Chealsea boyası ile boyanması; yıllarca bu kulüpte antrenör olarak çalışması, Trabzonspor'da 1 yıla yakın süre antrenörlük yapması ve Türkiye kupasında sergilediği oyun tarzı ile Eddie Newton bu işi kotarır sanmıştık.

Zaten başımıza ne geldiyse; Mersedes görünümlü Anadol'lardan geldi hep. Artık Anadol görünümlü bir Mercedes'e denk gelsek bari.

Novak'ı kayıp olarak saymamakla birlikte; aslında 2 tane ilk 11 oyuncumuz, Sorloth ve Sosa gitti diyebiliriz. Kaldı ki diyelim Sorloth halâ bizde olsaydı ve uzun bir sakatlık süreci geçirseydi, yerini doldurmak zorunda kalmayacak mıydık?

Hâkeza ilk yıl hiçbirşey yapmayan, ikinci yıl topu topu adam gibi 5 maç oynayan ve sadece son yıl; o da pandemiye kadar verim aldığımız bir Sosa gerçeği. Ama Fener'de neyse şap yemiş Arap atı gibi koşmaktan geri durmuyor ve de hırslı.

Bıktık bu ikiyüzlü, riyakâr ve Trabzonspor'u basamak olarak kullanan şarlatanlardan.
Yerlerini doldurmak, olmadıkları zor zamanlarda bile oyunumuzu buna entegre ederek oynayabilmek, mecburiyetimiz olurdu.
Sorunumuzun Sorloth ile Sosa'nın yokluklarından kaynaklandığına inanmak basit kaçar.
Esas sorunsalımız; o çok değer yüklemesi yaptığımız, Chelsea kumaşına aldandığımız ve gözümüzde bayağı büyüttüğümüz Eddie Newton'un bir oyun sisteminin olmaması, oyunu okuyamaması, oyuncu değişikliklerinde geç ve yanlış hamleler yapması ile oyuna müdehale edememesi diyebiliriz.
Evet çok beyefendi, çok sakin ve düzgün bir adam olabilir Newton, ama bu O'nun iyi bir hoca olabileceği anlamına gelmiyor. Saha sonuçlarından anlaşılacağı üzre.
Hiç teknik direktörlük deneyimi olmaması; yıllardır Chelsea gibi dev bir kulüpte futbolcu ve antrenör olarak hizmet vermesine binayen, gözümüzden kaçmasına sebep oldu sanırım. Teknik direktörlük deneyiminin çok da fazla önemli birşey olmadığını düşündük heralde. Aldandık!
Halbu ki bu çok büyük bir eksiklikti aslında ve sanırım Newton ile yola devam edilirse de hata üstüne hata yapılmış olacak. 
Zira her hafta maç sonu değerlendirmelerinde Newton; hep eksikliklerden, ideal 11'i bulamamaktan ve aslında şu dakikaya kadar üstün taraf bizdik gibi açıklamalarda ve bahanelerde bulundu.
Yani her hafta benzer mazeret üretmekten pek öteye geçemedi aslında diyebiliriz.
   
Mwakaeme, Ekuban, Sorloth, formda Ömür, Parmak ve Sosa ile kazanmak kolay zaten. Önemli olan Onların yokluğunda da kazanabilmek ve fark oluşturabilmek esasen.
Kaldı ki eksik bölgelere transfer de yapıldı. Fenerbahçe sıfırdan takım kurdu. 16 yeni oyuncu aldı ve süper olmasa da puanlar alarak ilerliyor. 
Bahane yerine çözüm bulalım lütfen!
Bizler; antrenörlük yapmakla teknik direktör olarak da başarılı olunabileceğini düşünerek hata yaptık, bu apaçık belli. Zirâ aynı hatayı Hüseyin Çimşir'le de yaşamıştık halbu ki.

Ama dediğimiz gibi; Newton'un Chelsea cilâsına o kadar aldandık ki, bunların yaşanabileceğine hiç ihtimâl vermedik demek ki.
Gel gelelim sözün özüne kıssadan hisse.
Daha fazla bedel ödemeden ve işler daha içinden çıkılmaz bir hâl almadan, en kısa zamanda takıma kolayca adapte olabilecek bir teknik direktör bulmamız şart oldu galiba.

Zira bu gidiş hiç hayra alâmet değil ve Newton ile sene sonunun gelmeyeceği çok açık ve net bir şekilde gözüküyor.
Çok istekli, arzulu, kazanmaya ve tekrardan bir çizgi yakalamaya aç; yüzyüze ikili görüşmelerde ki projeleri de başkan tarafından beğenilen Abdullah Avcı'yı bir görsek herhalde birşey kaybetmeyiz.

Ya da bu kadronun altında nice şampiyonluklar yaşamış ve ismi olan son derece iyi hocalar var. Onları mı getirsek acaba takımın başına hiç vakit kaybetmeden.
Hangisi olacak bilemiyoruz ama ikisinden birinin olacağı belli. O yüzden bir an önce bu plânı hayata geçirmek elzem ve ivedi oldu.
Keşke böyle olmasaydı...
Bıktık bu keşkelerden artık ama sonuç bu...
Sanırım Eddie Newton'a çok değer yüklemesi yaptık ve O'ndan Isaac Newton başarısı bekledik.
Trabzonsporumuz için inşallah en hayırlısı olur. Bu şehir çok teknik direktör ve başarılı futbolcu çıkardı ve çıkaracaktır da...
Trabzonspor'un en büyük sıkıntısı bir türlü istikrarlı bir sistem oturtamaması. O da oturursa çok güzel başarılar bizi bekler zannımızca.
 
Selâm ve muhabbetle sevgiler...