İlkokulda öğrenciyken sınıfımızda Enes adında bir arkadaşım vardı. Bizim sınıf biraz çalışkan bir sınıftı ama Enes bir türlü derslere uyum sağlamamıştı. Öğretmenler Enes'i sürekli azarlıyor, eziyor, sınıfın ortasında biz arkadaşlarının yanında küçük düşürüyorlardı. Sanki bütün öğretmenler Enes’e cephe almış, rencide etmek için birlik olmuşlardı.

Bir defasında Enes derse katılmak istedi, sınıf öğretmeni onun parmağını başlarda görmezden geldi, sevdiği diğer öğrencilere söz hakkı verdi, en son Enes kalmıştı. O da artık parmağını indirmişti. Öğretmen daha sonra Enes’e döndü, “Ne söyleyecektin, sen?” dedi ismini bile demeden. Enes de, “Bir şey demeyecektim, öğretmenim” dedi. Öğretmen de, “Sen zaten o küçücük, aciz kafanla ne diyebilirdin ki?” deyip derse döndü. Bütün sınıf gülmeye başladı. Enes’e baktığımda, yumruğunu sıkıp gözlerini kapamıştı çoktan. Günler böyle geçiyor; Enes artık okuldan, öğretmenlerden iyice uzaklaşıyordu. Hiçbir öğretmen sevmez olmuştu Enes’i. Onların bu yaptıklarına karşılık Enes de iyice haylaz, hırçın bir çocuk olup çıkmıştı. Sürekli kavga eden, söz dinlemeyen ve saygısını kaybeden bir çocuk oldu Enes. Müdür ailesini çağırır birde onların yanında küçük düşürür;  Enes bir de ailesinden azar işitirdi. Arkadaş olarak tek benimle konuşur, başka kimseyle konuşmazdı; iyice içine kapanmıştı. Birinci dönem böyle bitti, ikinci döneme başlamıştık. Sınıfa geldiğimde Enes'i görememiştim; Enes'i başka bir sınıfa almışlardı. Bu dönem bizim sınıf hocamızda değişmişti ve bütün derslerimize artık yeni bir hoca giriyordu. Çok tatlı iyi bir Büşra öğretmen gelmişti. Çok kısa zamanda onu çok sevmiştik. Bütün hepimizle ayrı ayrı ilgilenirdi. Enes’i öğretmenler odasında duymuştu. Bir gün Büşra hocamız, pencereden bakarken Enes'i gördü ve bende en önde oturduğum için bana,“Kim diye sordu”. Ben de kim olduğunu söyledim. Tabi sıra arkadaşım Ahmet de hemen kötü huylarını anlattı. Öğretmenimiz sürekli Enes'i takip eder olmuştu. Hatta bunun için müdürle konuşmuş, bütün hocalara rağmen Enes'i kendi sınıfına aldırmak istemiş. Müdürümüz, “Ondan bir şey olmaz, gereksiz, şımarık tembel bir öğrenci” demişse de Büşra öğretmenimiz, Enes'i sınıfına almayı başarmıştı. Derslerde soruyu ilk ona soruyordu, Enes bilemeyince, Ahmet onunla dalga geçti. Enes de hemen gidip Ahmet'e vurmuştu, Büşra öğretmeni dikkate almadan. Enes de Büşra öğretmenin kendisine vuracağını düşündüğü için hemen gidip ellerini açtı ve uzattı. Oysa Büşra öğretmen, vurmamıştı, her ikisini de yerine oturttu ve dersi anlatmaya devam etti. Zil çaldı ve öğretmenimiz Enes'in sınıfta kalmasını istedi, tabi Ahmet’in de. Herkes korku içinde beklerken, bir süre sonra üçü de sınıftan gülerek çıktı. Hepsi de çok mutluydu. Öğretmenimiz Enes'i geri kazanmıştı. Derslerde ona söz hakkı verir, yanlış olsa da “işte bu” diye teşvik ederdi. Sadece Enes'e değil, hepimize karşı öyleydi. Enes, artık ödevlerini yapar, derslere katılır olmuştu. Okula kıyafetleri temiz, kendisi çok düzenli gelmeye başladı. Herkes şaşırmıştı. Sınıfta Enes’e şiir okutur, kendisi bizzat alkışlar ve “Böyle harika bir şairimiz var” derdi. Enes gitgide azimli, gayretli bir öğrenci oldu ve hatta sınıfın en çalışkanı haline geldi. İyi ki Büşra öğretmenimiz gelmiş ben de hep onun gibi bir öğretmen olacağıma söz verdim, kendi kendime.

Bu örnek olayda istenmeyen öğrenci davranışı olarak, öğrencinin saygısız, kavgacı, sorumsuz olması gösterilebilir. Bu davranışların istenmeyen davranış oldukları açıktır. Ne var ki, öğrencinin böyle davranmasında öğretmenlerinin büyük etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim eski öğretmen gittikten sonra yeni gelen öğretmenin öğretmenliği bu öğrenciyi kazanmış ve bu öğrencide daha önce görülen davranışlardan eser kalmamıştır. Yeni gelen öğretmen öğrenci ile kurduğu iletişim sayesinde anlaşmış, onu adam yerine koyarak öğrencinin hayatında bir kırılma meydana getirmiştir. İşte lider öğretmen olmayı hak eden bu öğretmen, masallardaki prens yerine hayattaki öğretmen olarak rolünü oynamıştır. Kendisine “harika şair” sıfatı veren bu öğretmen, öğrencinin hayatını değiştirmiş ve bambaşka bir öğrenci olmasının yolunu açmıştır. Bütün bu değişiklikler, bu öğretmenin, lider öğretmen olarak anılmasını hak ettiğinin işaretlerini ortaya koymaktadır. Eğitim sisteminin ruhu olan öğretmenlerin, buradaki öğretmenin yaptığı gibi yaparak lider öğretmen olmayı hak etmeleri işten bile değildir. Bizi kurtaracak olan ancak böylesi öğretmenlerdir, gerisi yalan…