İnternetin aşırı kullanımı kullanıcıların aile ilişkilerinde ve sosyal ilişkilerde bozulma, öğrencilerde derslere katılımın azalması, okuldan uzaklaşma, işyerlerinde iş veriminin düşmesi, işten ayrılma, yeme içme gibi günlük yaşam aktivitelerinin ihmal edilmesi, obezite, yorgunluk, yaygın beden ağrıları gibi yıkıcı sonuçlara yol açıyor.

Sorunlu internet kullanımı psikiyatrinin en yeni ilgi alanlarından biri haline gelirken, ülkemizde genç nüfusun yüksekliği ve internet kafelerin kontrolsüzce yaygınlaşmış olması, henüz yeni tanımlanmakta olan hastalık için oldukça uygun bir zemin oluşturuyor.

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH) bünyesinde açılan İnternet Bağımlığı Polikliniği birkaç yıl önce hizmet vermeye başladı.

İnternet Bağımlılığı Polikliniği, uyguladığı tedavi yöntemleriyle internet kullanımını tekrar kişinin kontrolü altına alabilmesini hedefliyor ve bağımlılıkla ilgili bilgilendirme yapıyor.

Poliklinikte, chat ve sosyal medya bağımlılarından, online alışveriş meraklılarına, cinsel içerikli site tutkunlarından, saatlerce bilgisayar oyunu oynayanlara kadar yetişkin, kadın-erkek, ergen, çocuk birçok kişi tedavi görüyor.

Yukarıdaki ifadeler,  yazılı basında çıkan bir haberden alınmıştır. Pandemi süreci dijital bağımlılığı daha çok artırmıştır; üstelik yalnız çocuk ve gençler değil bütün toplum bu hastalığa yakalanmış görünmektedir.  “Dijital/teknolojik bağımlılık” artık bir hastalık haline geldi. Bu hastalık pandemi öncesinde daha çok çocuk ve ergenlerde görülürken bugün, bütün yaş gruplarında görülebilmektedir; hepimiz teknoloji bağımlılığı riski ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız. Aileler maalesef pandemi şartlarını yönetirken bunu fırsata çevirmede başarısız kalmışlardır.

Çocuk ve gençlerden oluşan öğrencilerin internet hastası olmasında biz eğitimcilerin etkisi olduğu açıktır. Ancak bugün durumun daha kötü bir hal almasında evde kalmanın çok büyük etkisi olduğu açıktır. Acaba öğretmenler olarak, öğrencilere ödev verirken onları internete bağlamakla, onları bu bağımlılığa itmiş olmadık mı? Böyle ödev vermede ısrar eden öğretmenleri uyarmayan okul müdürlerinin de bu konuda sorumluluğu yok mu? Bu durumu daha da kötü hale getiren “online ders” ten bir fırsat elde ettiğimizi söylememiz zordur.

İnternet bağımlılığını, “teknoloji bağımlılığı” olarak da düşünürsek, çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu anlamış oluruz. Çocukları akranlarından alıkoyarak, teknolojinin esaretine vermeye devam ettikçe, bu tür hastaların sayısı gün geçtikçe artacaktır. Bu konuda öncelikle aileler, okul yöneticileri ve öğretmenler sorumludurlar. Görüntülü ve yazılı basın ile sivil toplum örgütleri de bu sorumluluktan kurtulamaz!..

Pandemi şartları da maalesef teknoloji bağımlılığını daha bir kökleştirdi. Her şeyin aşırısı hastalık olduğuna göre teknolojinin de aşırı kullanımı tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Okulun etkisizleştiği bu süreçte teknoloji kullanımı hepimizin sorunu olmaya başlamıştır. Bu durumda teknoloji bağımlılığından psikiyatri polikliniğine başvuruların artması sıradan bir iş haline gelecektir.