Eğitimciler, eğitimin bir ürün değil, bir süreç olduğunu söylerler. Eğitim bir yerde başlayıp bir yerde bitmez; beşikten mezara kadar devam eder. Öyleyse eğitim, insanın her döneminde, her zaman, insan için önemli bir konu olarak değerlendirilmelidir. Acaba biz gerçekten eğitimi önemsiyor ve bir süreç olduğunun gereğini yerine getirebiliyor muyuz? Eğitimi genellikle okullar açıldığı, ulusal sınavların yapıldığı gün konuşarak, eğitime gereken hassasiyetin verildiğini sanıyoruz; yanılıyoruz. Galatasaray takımının transfer ettiği bir futbolcuyu konuştuğumuz kadar eğitimi konuşsak, eğitime kafa yorsak, inanın ki eğitim diye bir sorunumuz kalmaz. Okulların açılacağı şu günlerde eğitime dair ne düşündüğümüzü hiç zihnimizden geçirdik mi? Okulu salt çocuklarımızın akademik ilerlemesine odaklayarak, çocuklarımızı iyi eğittiğimizi sanmak, yapılabilecek en büyük yanlışlardan biridir. Acaba biz okuldan ne bekliyoruz? Okulun amaçları büyük bir kayma yaşamaktadır. Okulun iyi insan, iyi vatandaş ve iyi meslek adamı yetiştirme amaçlarını tek kaleme indirdik; prestiji ve parası bol olan meslek adamı yetiştirmek.

Gerçekten okuldan ne bekliyoruz? Eğitim sistemi “insan yetiştirme düzeni” olarak bilinir.
Dünyanın her yerinde, eğitim sistemi hangi topluma aitse, o toplumun geleceğini oluşturacak insanlar yetiştirmek üzere kurgulanır. Eskiden sözü daha çok  edilen “milli ve manevi değerler” le donatılmış insanlar yetiştirmek üzere kurguladığımız eğitim sistemi, artık eğitimin bu boyutu ile ilgilenmez olmuştur. Sistem, öteden beri milli ve manevi değerleri yerle bir ettikten sonra, şimdi “değerler eğitimi” diye bir yoldan medet ummaktadır. Şunu açıkça söyleyelim ki, değerler eğitimi marifetiyle kimseye değerleri öğretemezsiniz. Çünkü değerler yaşanır, öğüt vererek değerler kazandırılamaz. Değerlerden soyutlanmış bir eğitim sistemini, daha bir tartışmak ve konuşmak gerekir. Eğitim sistemini her gün konuşmadan eğitimden beklenen sonucu almak güç, hatta imkânsızdır. Ama gelin görün ki eğitim, bizim gündemimizin çok alt sıralarında yer almaktadır. Üstelik bu yer alış, eğitimi gerçekten eğitim gibi anladığımız bir konumda değildir. Eğitimin “terbiye” olduğunu düşünmeden, eğitime gereken önemi vermemiz zordur. Eğitim ile terbiyeyi farklı kavramlar sayarak, aslında eğitime gereken değeri veremiyoruz. Nitekim davranışlarını beğenmediğiniz birine “eğitimsiz” deseniz, muhatabınız bundan hiç gocunmaz. Ama aynı davranışı gösteren başka birine “terbiyesiz” deseniz, her şeyi göze almalısınız. Demek ki eğitimi gereği gibi anlamakta sorunumuz var.
 
Eğitim her sorunu çözer mi? Evet çözer. Eğitim insan yetiştirme düzeni olduğuna göre, eğitimden yetiştireceğimiz insan kalitesine bağlı olarak her sorunumuzu çözebiliriz. İyi mühendis yetiştirirsek, kimse inşaatı yaparken yolsuzluk yapmayacak. Ekonomik kalkınmanın lokomotifi olan nitelikli insan yetiştirebilirsek, az gelişmişlikten kurtulabiliriz. Bu listeyi çok daha fazla uzatabilirsiniz. Her şey insan için olduğuna göre, her şeyimizi yetiştireceğimiz iyi insanlarla, iyi bir şekilde kullanıp, kalkınıp gelişebileceğiz.
 
Evet, her şey eğitimle çözülebilir. Yapılacak olan, öncelikle inanmak, sonra da herkesin kendi işini iyi yapmasından başka bir şey değildir. Ülkeyi sevmek, ülkeye hizmet etmekten ibarettir; gerisi teferruattır. Eğitimin yeniden kurgulanması için öncelikle eğitim üzerine yeniden kafa yormak zorunludur.