Yaşamın erdem, fazilet, insanlık… gibi kendine özgü belirleyici kuralları vardır.  Toplumsal sorunların aşılmasında bu ulvi değerler ciddi bir önem arz eder. Her canlı aynı ölçütlerde yaratılmadığına göre reflekslerimizde de aynı olamayız.

Korona virüsü nedeniyle bir yıldır dünya ciddi sıkıntıların hegemonyasında çırpınıyor. Adeta yaşamın şekli değişti. Herkes bir birinden kaçar oldu. Ne yazık ki, dünyada ciddi bir korku ve endişenin hakimiyet sağladığı görülmektedir. Umutlar tükeniyor, geleceğe dair endişe, karabasan gibi toplumları kontrolüne almış sürüklüyor. Ancak hiçbir şey çözümsüz değildir. Sabır, birlik ve beraberlik sorunların çözümünde en etkili ilaçtır.

Kimse bana ne diyerek kendisini sorumluluktan kurtaramaz. İyi durumda olanlar zor durumda olanlara destek olmalı. Bir komşumuza destek olmak için özel yasa gerekmiyor. Yazılmamış vicdani yasalar zaten var. Kara kışın kapılara dayanmasına ramak kaldı. Sadece ibadet yetmez. Kaldı ki, ihtiyaçlı olana yardım etmek de bir ibadettir.

Esnafı dinliyoruz iki gözleri iki çeşme. Alışverişe gelince hele de burunlarından kıl aldırmıyorlar. Meraklandım birine sordum neden müşteriye karşı böyle sert mizaçlısınız? Bizim yapımız böyle dedi. Ona bal ve sirke satan tüccar öyküsünü anlattım. Ne iş yaparsın diye sordu. Nazik bir şekilde avarenin biriyim dedim. Bilmem ki Koronaya yararı olmuş mudur?