Trabzon, kuruluşu milat öncesine kadar uzanan tarihi bir şehirdir. Jeo stratejik yapısı, coğrafi ikliminin güzelliği nedeniyle yıllar boyu pek çok milletlere ev sahipliği yapmıştır. Kralların taç koydukları, yabancı kralların ağırlandığı, şehzadelerin büyütülüp, devlet yönetim tecrübesine ilk adımlarını attıkları, bir şehirdir. Bu önemine binaen İstanbul’dan sonra Anadolu’nun en önemli şehri unvanına layık görülmüştür.  Pek çok istisnai özelliği nedeniyle şehir, daima yabancıların tamahkâr bakışlarını üzerine çekmiştir. Kısacası M. Secron’un “çatıları altın kaplama” diye tanımladığı bir şehir.

Varoluşun kaynağı kültürel birikimdir. Bunu “tarih” diye de adlandırmak yanlış olmasa gerek. Zaferler bir medeniyetin devamı için yeterli değildir. Son zamanlarda bu kültürel birikim göz ardı edilerek yol yıkma yapma felsefesi ile tarih bilinci yok ediliyor. Şehir planlamacılığı modern şehirlerin oluşturulmasını sağlar. Tarihi mekânlarda yapılan yeni düzenlemeler de arkeologların bilgilerine başvurulur. Aksi halde her şey yavaş yavaş yok olur gider, gidiyor da!..  

Elbette ki yaşamsal gereksinimler için şehirde yeni çalışmalar ve düzenlemelerden vazgeçilecek değil. Ruslar bile 1916-1918 yıllarındaki işgal döneminde şehirde imar çalışmalarını yürütürken böylesi sorumsuz davranmamış, arkeologlar gözetiminde şehirde altyapı çalışması yapmışlardı. Yapılan güzellikleri alkışlamak bir erdemdir, aynı zamanda yanlışları da dile getirmek bir sorumluluktur. Koca tarihi şehrin neresine kazma vursan altından kültürel bir miras çıkıyor. Ancak kimin umurunda? Tarih kepçelerin insafına teslim edilmiş.  

Ortahisar Belediye binasının Roma limanı üzerine kurulması, onlarca tarihi eserin restorasyon adıyla sıradan kara taş ustalarına emanet edilmesi, molozda ortaya çıkan üç taş köprünün (şimdilik ikisinin) betonla kapatılması, Tabakhanede önce Roma hamamının moloz olarak denize dökülmesi, ardından Tabakhane camii önünde yol çalışmasında ortaya çıkan tarihi dehlizlerin kum ile doldurulması, Bahçecik, Tabakhanedeki dönüşüm çalışmalarında pek çok tarihi bulgunun yok edilmesi, son olarak Maraş Caddesinde ortaya çıkan tarihi su yolunun ve sarnıçların yıkılarak kum doldurulması…  neler neler!.. Bu umursamazlığı anlamak olası değil. Sözün kısacası Trabzon’da tarih feryad ediyor.