Türkiye Büyük Millet Meclisi devletimizin en önemli organlarından biridir. Oldukça sıkıntılı süreçlerden geçerek bugüne gelen parlamentomuz milletin temsilcilerinin yer aldığı bir kurum olarak varlığını sürdürmekte ve millet adına karar almaya devam etmektedir.

Türkiye’nin parlamenter hayat ile tanışması Meşrutiyet döneminde gerçekleşmiştir. İlk parlamento ise 1876 Kanun-ı Esasi (İlk Osmanlı Anayasası) ile oluşturulan Meclis-i Umumi’dir. Genel seçimlerin ardından sonra oluşturulan Meclis-i Umumi 19 Mart 1877’de açılmış ve ilk toplantı Dolmabahçe Sarayının muayede salonunda yapılmıştır. Meclis-i Umumi’nin yanında bir tür danışma meclisi olarak Meclis-i Ayan vardı. Bu meclisinazaları doğrudan doğruya padişah tarafından atanırdı.

Uzun bir mücadele sonucu açılan ilk Osmanlı parlamentosu 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi dolayısıyla kapatılmıştır. Sultan Abdülhamit tarafından anayasanın askıya alınması nedeniyle uzun bir süre kapalı olan meclis bir daha ancak 1908’de açılabilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Meclis bir kez daha kapatılmıştır. Bu arada savaş sona ermiş ve Osmanlı Devleti, işgal edilmeye başlanmıştır. Bu sırada Anadolu’ya geçerek işgallere karşı direniş çareleri arayan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararının kurtaracağını ifade ederekmeclisin açılması için gayret sarf etmiştir. Amasya Görüşmesi sonunda İstanbul Hükümeti bu konuda ikna edilmiş ve Son Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920’de faaliyete geçmiştir. Fakat Meclisin, Misak-ı Milli kararlarını kabul etmesi işgalcileri çileden çıkarmış ve neticede 16 Mart’ta İstanbul’u resmen işgal eden işgal kuvvetleri,bazı mebusları meclisten alıp Limni ve Malta’ya sürmüşlerdir. Üyelerinin çoğu tutuklanan Meclis 11 Nisan 1920’de tamamen kapatılmıştır.

Bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’nun güvenli bir yerinde “olağan üstü yetkilerle donatılmış yeni bir meclis” açılması için harekete geçmiş ve 23 Nisan 1920 günü büyük bir törenle Ankara’da o günkü adıyla Büyük Millet Meclisi açılmıştır.

Türk siyasi tarihinin en demokratik ve çok sesli meclisi olan bu kahraman meclis, Milli Mücadele yıllarının çetin şartlarında görevini yerine getirmeye çalışmıştır. Bir aradüşman kuvvetlerinin Ankara’ya yaklaşması üzerine meclisin Kayseri’ye taşınması fikri gündeme gelse de başta Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey olmak üzere birçok vekil bu fikre karşı çıkmıştır. Bu şekilde Milli Mücadeleyi yürüten meclis, diğer yandan da yasama vazifesiyle meşgul olmuştur.

Milli Mücadele’nin zaferle neticelenmesinin ardından “Gazi” unvanı alan meclis, Cumhuriyetin ilanı sonrasında kısa darbe dönemleri hariç genelde açık kalmıştır. Meclisimiz bir badire de 15 Temmuz gecesi yaşamış ve maalesef bombaların hedefi olmuştur.

Kuruluşu, gelişimi ve geçmişi şanlı bir maziye dayanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, günümüzde farklı siyasi partilerden müteşekkil bir yapıya sahiptir. Son zamanlarda terörle doğrudan iltisaklı olduğu anlaşılan bir vekilin bu şanlı meclisin çatısının altında bulunduğu iddiaları ortaya atılmış ve bu iddialar görüntülerle desteklenmiştir. Bu durum maalesef vicdanları derinden yaralamıştır.

Günlük siyasi çekişmelerin dışında şunu ifade etmeliyiz ki, Türk Milleti’nin emeğiyle bugünlere kadar taşıdığı Gazi Meclis’imizin içinde milletimizin birlik ve beraberliğine kasteden, askerine kurşun sıkan kişilerin veya onları koruyan kimselerin bulunmaması gerekir.

Ortak bir akılla bunu sağlamak bizim aynı zamanda geçmişimize, Gazi Meclisimize ve onun kahraman vekillerine vefa borcumuzdur.