Bireyin yetişmesinde ailesinden aldığı eğitimin önemi çok büyüktür. Aile eğitimini yeterince almamış bireyler ileriki yaşamlarında çok ciddi sorunlar yaşamaktadır. Çocuğun karakterinin ve zekâsının olgunlaşmasını aileden aldığı eğitim sağlamaktadır. Bebeklik döneminde yenilen gıdalar beyin gelişimini önemli ölçüde etkilediği için ailenin ekonomik durumu çocuğun zekâsının gelişiminde önemli bir role sahiptir.

Eğitimci bir yazarımız ailede eğitimin önemini anlatan bir olayı şöyle aktarmaktadır: ‘Bir gün tanıdığımızı ziyaret etmek için bir köye gittik. Evin hanımı sofaya kadar gelen tavukları kovalıyor, sizi gidi aile terbiyesi görmemişler sizi diye bağırıyordu. Bu lafa çok şaşırdım, aile terbiyesi görmemişler ne anlama geliyordu? Evin hanımına bu sözün ne anlama geldiğini sorduğum da o da bana: Eskiden tavuklarımız kuluçkaya yatırır bunlardan civciv elde ederdik. Bu civcivleri anneleri gezdirir ve asla sofaya çıkarmazdı. Onlar yetişkin olduklarında da buralara kadar gelmemeleri gerektiğini bilirlerdi. Ama şimdi tavukları kuluçka makinesinden çıkmış civciv alarak büyütüyoruz. Bunlar büyüyüp tavuk olsalar bile anne terbiyesi almadıkları için evin her tarafında geziyor, gerekirse sofamızın içine bile giriyorlar. Ne kadar onları sofamızdan kovsak bile, bir zaman sonra aynı harekete tekrar yapıyorlar.

Bu hikâye bize sağlam bir aile eğitimi veremediğimiz takdirde tavukları bile sağlıklı bir şekilde yetiştiremeyeceğimizi göstermektedir. Çocuğun yetişmesinde ailesinden aldığı terbiye onun bütün hayatını şekillendirmekte, yaşamının her devresinde çocuk, aile eğitiminden izler taşımaktadır.

Çocukların en çok rahatsız oldukları durumlardan birisi ailelerinin kendilerine devamlı nasihatte bulunmalarıdır. Çünkü çocukların nasihate değil, modele ihtiyacı vardır. Aileler çocuklarına öğüt vermek yerine örnek olmak gibi bir sorumluluk taşımalıdırlar.  Anne- baba, çocuklarına siz diğer odada dersinize çalışın, diyerek kendileri televizyonda dizi izlemeye devam ederse, çocuklar örnek model aldıkları ailelerinin bu tavırlarını bir türlü benimseyememekte, onlar da yan odada ders çalışır gibi yaparak kendilerini başka türlü etkinliklerle avutmaktadırlar.

Bu durumda aileler televizyonun karşısında saatlerce dizi izlemek, sigara içmek, kaba konuşmak gibi davranışlarını terk etmelidirler. Çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmeli, onlarla kitap okuma etkinlikleri yaparak onların ders çalışma alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olmalıdırlar.

Unutulmamalıdır ki ders çalışmak da sigara içmek, dizi izlemek gibi bir alışkanlıktan ibarettir. O da bağımlılık yapar, kişi küçük yaşlarda ders çalışma alışkanlığı kazanırsa hayatının bundan sonraki dönemlerinde ders çalışmadan duramaz, sorumluluk bilinci artar.

Okullarda sorun oluşturan çocuklar ile konuşulduğunda aile ortamlarının çok sağlıklı olmadığı, çocuğun derdini paylaşacağı veya örnek alacağı sıcak bir aile ortamından mahrum olduğu görülmektedir.

Ailelerin çocuğun eğitimi için ceketini satmayı, ya da saçını süpürge etmeyi değil, onunla birlikte ders çalışmayı, onunla ilgilenmeyi, onda güzel alışkanlıklar oluşturmayı öncelik hâline getirmelidir.

Günümüzde teknoloji çok ileri gitmesine, eğitim alanında birçok araştırmalar yapılmasına rağmen başta aileler olmak üzere tüm toplum bireyleri en ağır imtihanı çocuk yetiştirme üzerine vermektedirler. Dış etkenler çocuğun karakterini bozmak için çok ciddi potansiyel taşımaktadır. Buna karşı oluşturulacak en dirençli yapı aile eğitimin sağlam verilmesi ile ortaya çıkacaktır.