Okullarımızda karakter eğitimi gibi bir kaygının olduğunu kim söyleyebilir? Okullarımızda verilen eğitim, tamamen “öğretim” ağırlıklı olup bu öğretimle verilen bilgilerin de salt sınavlardaki başarıyı yakalamaya yönelik olduğunu biliyoruz. Bundandır ki eğitim sistemi eğitimi görmezden gelmeye devam ediyor. Karakterli insanlar yetiştirmenin yolunu bile müfredata göre düzenlemeye çalışan bir sistemden karakterli insan nasıl yetişecektir? Bundan birkaç yıl evvel okullarda birinci sınıftan itibaren “karakter dersi” konulacağına ilişkin çıkan bir haber üzerine aşağıdaki yazıyı yazmıştım. Ne değişti? Karakter eğitiminde bir şey değiştiğini kim iddia edebilir?

Birkaç yıl önce çoğu gazetenin birinci sayfasında “Birinci Sınıfta Karakter Dersi” diye bir haber vardı. Bu başlık, yeni sistemde “karakter eğitiminin” programa konulacak bir dersle verileceğine ilişkin bir haberdi. Bizde böyle bir alışkanlık var: Toplumda ortaya çıkan bir sorunun çözümü için ilk akla gelen şey, okullarda buna ilişkin bir dersin konması! Toplumda şiddet olayları mı arttı? Koyalım bir ders! Öğrencilerde toplumsal değerlere karşı bir ilgisizlik mi var? Koyalım bir değerler eğitimi dersi!..

Çok söyledik; tekrar söyleyelim: Bu işler ders ile müfredat ile olmaz! Doğru dürüst Türkçe okuyup yazamamamız, Türkçe dersinin programda olmayışından mıdır? Hayır!

Görünen o ki, okullar karakter eğitimi konusunda sınıfta kalmıştır! Karakter eğitiminin olmayışı, ilgilileri çeşitli uygulamalara yöneltmektedir. Örneğin “Değerler eğitimi” konusunda bazı çalışmalar yapılmaya çalışılmaktadır. Batı önce değerleri değersizleştirdi, şimdi de değerler eğitimi diye bir dersi müfredata koydu. Batı koyar da biz durur muyuz? Biz de müfredatımızı değerler eğitimi ile zenginleştirdik.

Eğitim uygulamalarının sağlıklı olabilmesi, bu uygulamaların sağlam eğitim felsefelerine dayanıyor olmasına bağlıdır. Eğitim uygulamalarının başarılı olabilmesi için de sıkça bakan değişikliğine gidilmemesi gerekir. Her bakan değişikliği sistemin enerjisini boşa harcamaya neden olur. Nitekim oluyor. Her ne kadar “devlette devamlılık esas” ise de, her yeni bakan yeniden başlıyor, eskileri bir tarafa bırakarak…

Klasik ve modern eğitim felsefeleri diye sınıflandırabileceğimiz eğitim felsefelerinden sadece klasik felsefe sınıfında değerlendirilen “Daimicilik Felsefesi”nde, eğitimin “karakter eğitimi” olması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Yani modern eğitim felsefeleri; bireyin özgürleşmesi, demokratik eğitim, gevşek bir disiplin, vb. konuları üzerinde dururken, “karakter eğitiminden” söz etmemektedir. Türk Eğitim Sistemi de “modern eğitimden” esinlendiği için “karakter eğitimi” ile ilgili bir uygulamaya girmemiş, girilen alanlarda da başarısız olmuştur. Modern eğitim sisteminin “karaktersiz eğitim” özelliği taşıdığı söylenebilir.

Karakter eğitimi ders programı marifetiyle verilebilecek bir eğitim değildir! Eğitim bütünüyle karakter eğitiminin olması gerektiğine inanan bir felsefeye dayalı olarak uygulanırsa, sonuçta karakter eğitiminde istenilen başarı elde edilebilir. Aksi halde “ahlâk bilgisi” dersinin durumuna düşme ihtimali her zaman vardır.

Öğretim programına bir karakter dersi konulursa, bu dersten sorulacak testleri işaretleyerek öğrenci başarılı olabilir ama öğrencinin karakter eğitimi konusunda istenen sonuç elde edilemez.

Her sorun için öğretim programına bir ders koymak yerine, okullarda hangi değerlerin yaşatılması gerektiği üzerinde durup, bu değerlerle donanık bireylerin nasıl yetiştirileceği hususu üzerinde kafa yormak gerekir. Karakter eğitiminin olabilmesi için öncelikle “karakter eğitimi” kavramı üzerinde herkesin ortak bir akılda buluşması gerekir. “Ortak aklın” yönlendirmediği hiçbir uygulama başarı getirmeyecektir. Eğitimde ulusal ve uluslararası değerlerin yer alması, eğitimin karakterli bireyler yetiştirmesine katkı sağlayacaktır. Aksi takdirde karaktersiz eğitim kaderimiz olmaya devam edecektir.