Karadeniz Köylüsü, kendi arazisi yüzünden mahkûm ediliyor’ başlığı ile çok yazı yazdım. İlgilileri, bölgedeki siyasileri uyardık. Değişen bir şey olmadı.

Dedelerimizden, babalarımızdan, dahası atalarımızdan miras kalan yaylalarda, mezralarda ev yapmak, eskisini onarmak artık suç oldu. Hem de hapislik suç. Şaka değil gerçek..

Karadeniz’de yaşayanlar bilirler. Yayla ve mezraların geçmişi 500 yıllara dayanır. Tapu kadastro çalışmaları yapılmadığı için mülkiyeti tescil edilmeyip, köy ve mezra statüsü’nde olup, her ailenin, akrabanın yeri bellidir. Hiç bir sorun yaşanmadı..

Baba mirası yerlere ev yapan köylüye .’Devletin yerini işgal etmekten, ” En az altı ay hapis cezası veriliyor. Ceza alanların sayıları de her gün çoğalıyor. Burada yargıyı suçlamıyoruz tabi ki, bunun sorumlusu, köylüyü arazisinden eden yasa koyucuları ile bölgedeki siyasilerdir.

Bunun anlamı şu: 500 yıllık mazisi olan, Ata’dan miras yayla ve mezralar artık vatandaşlardan alınıp, devlete tescil ediliyor. Gelecekte başkalarına satılacak. Köylü yıllardan beri koruğu, sahip çıktığı, parası ile satın aldığı, dedesinden miras arazilerinde işgalci durumda..

Bunun yüzlerce örneğini verebiliriz. En son Rize-Ardeşen’de; en az 55 yıllını bildiğim, çocukluğumda çobanlık yaptığım, dedemin, babamın yaşadığı dere mezrası de bu kapsama alındı..

Babasına ait oturulmaz evin yanında; tarım ve hayvancılıkta kullanılmak üzere ev yapmak isteyen Tahsin Yazıcı’ya ,’Rize-Pazar  2.Aslıye Ceza Mahkemesi tarafından, ”Devlet malını işgal etmekten’  6 ay hapis cezası verildi!

 Doğaya uyumsuz ev yapmayı yasaklamak anlarım. Bunu desteklerim. Ancak ”Devletin malını işgal etmek” ne demek? Orası köylünün. Osmanlı’dan beri gelen, bilinen köy ve mezra statüsündeki belgeler ortada...100.Yıldan beri böyle bir şey yaşanmadı.

Olacak iş deği,l köyde yaşayan herkes bilir ki, dere mezrası orada evi olan, yıllardan beri eken, biçen ailelere ait..

Köylü kendi arazisinde işgalci

Orman davasından çok Karadenizli ceza aldı, mahkûm oldu. Şimdi yaylalarda ve mezralarda gözetim altına alındı.

Ardeşen-Tunca beldesi-Armutlu köyü, köy olarak mahkûm edilmişlerdi. Hemşin-Çamlıhemşin’deki birçok köylü ceza aldı.Pazar-Dağdıbı köylüleri, kendi ormanlarında ahşap evleri yapamıyor, yapanlara ceza veriliyor.

Bunlar sadece birkaç örnek.. Karadeniz’deki(Samsun-Artvin arasındaki) bütün köyler, yaylalar ve mezralarda durum aynı. Bütün köylüler aynı durumda derken, yaylalarda da ev yapmak yasaklandı.

Geçen hafta Ardeşen-Yukarı durak-Dere Mezrası de eklendi. Yaşlılarımız sağken, yılın 8 ayını burada yaşayıp, ekip biçerler, hayvancılık yaparlardı. Gençler şehre  göçünce bakımsız kaldı. Bir çok otlak yerler orman oldu.

Bildiğiniz gibi Yayla ve mezralarda kadastro çalışmaları olmadığı için birçoğunda köy, yayla tapusu vardır.

Böyle giderse birileri gelip ‘Çıkın buradan”’ diyecek. Bu cezaların amacı bu.. Köylerdeki durumda yürekler acısı. Dede ve babadan kalan yayla ve mezralar, devlete tescil edildi, köylünün haberi   bile  yok..

Tapu Kadastro çalışmaları adı altında yüzde 40 arazını ormana tescillendi. Karadeniz köylüsü, kendisine sahip çıkacak, haklı davasını savunacak siyasi irade istiyor ve bekliyor.

Artvin’den Samsun’a kadarki bölge milletvekillerine seslenen köylüler ‘Bu durumu düzeltin. Aksı halde bedeli ağır olur ve bu ağırlığın altında ezilirsiniz..

Karadeniz’de bir şeyler oluyor.

Bir yerlere kayıyor. Plan program dâhilinde “Yasalar, yönetmelikler emrediyor” gerekçeleri ile Karadeniz köylüleri, köyleri terk etmeleri konusunda sistematik bir şekilde zorlamalar başladı.

Karadeniz köylüsü, yaylasına gidemeyecek, mezrasında ekin ekemeyecek, köyündeki tapulu arazisinde; kendisinin büyüttüğü bir iki ağacı kesemeyecek, ormanlara giremeyecek, çayır çimen toplayamayacaksa, köyde neden kalsın?

Boşaltsın gitsin.! Zaten İsrail ile Araplar bütün Karadeniz ve köylerine talip.

Ülkemizdeki ormancılığı düzenleyen 1956 yılındaki 6831 sayılı yasalar, ormanla insan arasındaki husumeti artırmış, ağacın ve ormanın mülkiyetini engelleyen bir öcü gibi görülmesine neden olmuştur.

Köylüye hapis cezaları veriliyor..

Kadastro çalışmalarındaki yasanın gerçekleri ile uyumluluk göstermeyen; orman kadastro çalışmaları sorunu çözecek yerde yasanın sorunların kaynağı olmuştur

Mülkiyet hakkını tanımayan devletçi anlayışla kaleme alınan bu yasa ile ormanlar tamamen devlet adına tescil edilmiştir. Bu yasalar ormanla köylü arasındaki husumeti artırmış, yıllarca ormanı koruyan köylü kendisine ait olan arazinin elinden alınmasından dolayı; kolladığı, koruduğu ormanlarına nefret duymaya başlamıştır.

Bu kadastro çalışmaları ile yıllardır ağacını koruyan köylüler, adeta cezalandırılarak arazisi devlet adına el konulmuştur.

Köyler-Yaylalar- Mezralar devlete tescil mi edildi?

Karadenizliler, yüzlerce yıldır kullandıkları ve atalarından miras kalan yaylalarında ve mezralarında  bulunan tarihi evleri nedeniyle İşgalci konumuna düşürüldüler.

Bu yüzden Karadeniz köylüleri 6’şar aya mahkûm edilmişlerdi.. Ayrıca 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmuşlardı..

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Sal ve Pokut yaylalarında yaşayan 239 yaylacı, dedelerinde kalan evlerine ”kaçak yapı yapmak ve kullanmak” suçundan ceza almaları, Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan tüm yaylacıları tedirgin ediyor.

Yine atalarından kalan ve yüz yıllar boyunca kollayıp, koruduğu arazileri “ormandır” gerekçesi ile Orman Bakanlığı el konuldu, köyler devlet adına tescil edildi.

Yetmedi, kendi arazisinde yakacak için bir iki ağaç kesen binlerce köylü; Orman işletme Müdürü ve Şefleri tarafından savcılığa sevk edilip yargılanıyorlar.

*

Bu arada, bölgede yapılan HES’ler nedeniyle ormanlar katlediliyor, binlerce ağaç kesiliyor, dereler kurutuluyor. Bu durum, heyelanlara, toprak kaymasına neden oluyor. Ama ses çıkaran, işlem yapan olmuyor.

Anlayacağınız Karadeniz köylüsü çaresiz ve yalnız. Sahip çıkanı, hakkını arayanı yok. Karadenizli  sesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duyurmak istiyor..

Bu baskı devam ederse, köylüler ”Alın köyleri, yaylaları, mezraları sizin olsun, kime satacaksanız satın..!”  diyecekler.