Herkesin kendine göre bir hesabı olduğu gibi doğanın da kendisine göre bir işleyiş mekanizması var. Zamansız “guggu” ötmez der atalar. Ancak sahip olduğu tüm olanaklara ragmen doğanın takviminde bir aksama olmaz. Bir başka deyişle daima doğanın arzu ettiği olur.

Bilinçsizce ihanet edip durduğumuz doğa yine de bize yaşama şansı vermekte, yeni lütuflar yapmaktadır.

Bunlardan nasiplenmek ise nasip ve akıl ile alakalı bir durum. Yani ab-u hayat suyundan yararlanabilmek için testiyi çeşmenin kurnasına yaklaştırmak gerek. Aksi halde boş testi ile geri dönersiniz.

Zira 20 Şubatta “cemre havaya, 27 Şubatta ise suya ve 6 Martta ise toprağa düştü. Böylece Mart ile doğasal devinimlerin başlangıcı oldu. Bu devinim sürecinde yapılması gereken çok iş var. Mart ayının ilk haftasında bağ budama, ikinci haftasında  aşılama (özellikle kalem aşısı) yapılır. Zira 10 Martta asmalara su yürümesi başlar.

Mart ayı sevinç muştusu sağlayan ay olsa da daha çok süprizleri ve zorlukları ile dimağlarda yer etmiştir. “Mart ayı dert ayı”, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” şeklindeki atalar sözleri bu nedenle literatürümüze girmiştir. Bunun nedeni 11-15 Mart tarihlerinde gerçekleşen “kocakarı soğukları”dır. Mart ayı sürpriz ayıdır. Mart ayında her an çatkapı mevsimin beyaz gelinliği ile gelip oturduğu sıkça görülen vakalardandır. Bu durum tırmanan dağcının zirveye bir kaç metre kala tırmanma halatının kopmasına benzer.

Ancak sonsuzluk Tanrı’ya özgü bir kavramdır. Bu nedenle her ne kadar Mart ayı kavi bir ay olsa da nihayetinde onun da yazgıya boyun eğerek çekip gitmesi gerekiyor. Gelinlik renkleri yer değiştirmeye çoktan başlamış ise gitmek kaçınılmazdır. Gitmemekte direnmek olanaksız. 2 Nisanda gelinliğin taç kısmı da takılmış olduğundan börtü-böçek ve kuş sesleri bir şenliğin başlamış olduğunu haber veriyor.

Bu şenlikte zamanında yer alabilmek için gerekli hazırlıkların yapılma zamanı Mart ayıdır. Dikenlerin temizlenmesi, aşıların yapılması, fide dikimi bu hazırlıklardan sadece bir kacıdır.

Atalar “bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” sözünü boşuna söylememişlerdir. Yazın bereketinden yararlanabilmek için şimdiden bağda budamalar tamamlanmalı, aşılar yapılmalı. Unutulmamalı ki doğa geç müdahaleleri önemsemiyor.