Eski başbakan Mesut Bey ile ilgili yüzlerce yazı yazdım. Vefatının ardından ‘Veda’ niteliğindeki bir yazıyı kaleme alacağımı hiç düşünmemiştim.

Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz’ı 1983 yılından beri ailece tanırım. Kendisi ile tanıştığımda , Özal hükümetinde   kabinenin en genç bakanı idi..

Gazeteci-Bürokrat ve siyasetçi olarak ilişkilerimiz hep devam etmiştir. Onunla geçen yıllarım taze duyulan bir heyecanla daima muhafaza ediyorum.

Ankara’ya gidişimde, bürokrasideki tüm görevlerime gelişimde, Mesut Bey’in destekleri olmuştur. Bunun için samimi şükranlarımı ve teşekkürlerimi her seferinde tekrar etmekten onur duyuyorum.
*
 Mesut Yılmaz, çok tecrübeli bir siyasetçi, Karadeniz’in yetiştirdiği çok önemli insandı. Türkiye sevdalısı, Karadenizlilere âşıktı.
Bu ülkede üç kez Başbakanlık yapmış, 12 yıl önemli bakanlıklarda bulunmuş, 1991-2002 yılları arasında Anavatan Partisi Genel başkanlığı yapmış; onurlu, dürüst, Türkiye’nin alışık olmadığı önemli devlet, siyaset adamı idi.
 
Böylesine önemli devlet ve siyaset adamını tanımaktan, emrinde çalışmaktan onur duyduğumu belirtmekten ayrıca mutluluk duyuyorum.
Bana göre Mesut Yılmaz, Türkiye’ye en az 50 yıl öncesinden gelmiştir. Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu başbakanı, bakanı ve siyaset adamı olarak tarihte yerini almıştır…
Söz konusu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası olunca, kişisel beklentilerini ve ikballerini elinin tersi ile iten, taviz vermeyen, sözde ABD ve Avrupa’daki dostlarımıza gerekli dersi veren, bunun bedelini de ödeyen ciddi bir devlet adamı idi.
Türkiye’den taviz isteyen diğer ülkelerin devlet adamlarına verdiği dersler ortadadır.

Allah sevdiği kullarını, bu dünyada acılarla test edermiş. Tıpkı eski başbakan Mesut Yılmaz’da olduğu gibi. Mesut Bey, acılar üstüne acılar yaşadı.
Eşi Berna Yılmaz'ın tedavisi için ABD'deyken oğulları Yavuz Yılmaz'ın ölümü ile sarsılan eski Başbakan Mesut Yılmaz, o günden sonra büyük acı yaşadı. Dostları kendisini yalnız bırakmasa da o kendini bir türlü toparlayamadı.
Bir anlamda Mesut Bey,29 Ekim’de değil, çok sevdiği oğlunu kaybettiği gün ölmüştü. Öyle bir acıya dayanması mümkün değildi. Ve özlediği oğlunun yanına koştu. Hem de  doğum gününe  bir hafta kala.

Berna Yılmaz evlat acısını tarif ederken  “O acı, daima bizimle gelecek. Acımızı ailece beraber kenetlenerek yaşamaya devam edeceğiz” derken, şimdi de eşini kaybetmenin acısıyla ayakta durmaya ve hayat arkadaşına karşı son görevini yapmaya çalışacak.
Yılmaz, rutin kontrolleri sırasında, akciğer kanseri olduğu ortaya çıkmıştı. Hemen ameliyat oldu. Tam toparladı derken, beyin sapında tümör saptandı.
Yeditepe Üniversitesi'nde 5 Mayıs günü yapılan ameliyat ile tümör başarılı bir şekilde alınmış ve hastanede tedavi görüyordu.
Türkiye önemli bir devlet ve siyaset adamını kaybetti. Aziz milletimizin, ,sevgili eşi Berna hanımın, oğlu Hasan’ın, ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun.
Mesut Bey’in de mekânı cennet olsun.