Önce bir sin ki, tehlike geçsin.

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ile igili bir suç örgütü liderinin yaptığı açıklamalar sırasında da beklediler.

Neden?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyecek diye!

Demediler ki,

-Bu Bakan yüreğini koydu ortaya,

-Bu adam anaların gözyaşlarını sildi.

-İçişleri Bakanımız gecede 3 saat uyudu, terörün başını ezdi.

-Diyarbakır annelerini 5 yıldızlı ortamda tuttu ve dünyaya terörün çirkin yüzünü gösterdi.

Demediler..

Kim dedi?

Trabzon’un Şalpazarı ilçesi’nin Belediye Başkanı Refik Kurukız çıktı tam sayfa ilan verdi.

Sakınmadan. Soylu’nun bu ülke için değer olduğunun altını çizdi.

İçişleri Bakanı Soylu’nun mücadelesi kiminle?

Terörle..

Terör nereden besleniyor?

İki yerden.

Birisi Suriye

Diğeri Kuzey Irak’tan.

Barzani kim?

Bakmayın birkaç yıl önce zılgıtı yedi de sustu. Terörün arkasındaki isimlerden biri de odur.

Elbette ki, ticaret olacak.

Şalpazarı’nın göbeğinde hem de Kurukız’un kirasını bile almadığı işyerinde böyle bir hareket olduğunda durur mu?

Durursa Soylu’ya olan desteğinin anlamı olur mu?

Olmaz.

Önceki akşam konuştuk.

Devlet Bahçeli aramış ve tebrik etmiş.

Ankara’ya çağırmış.

Hatta fabrika baskınından rahatsızlığı olan bazı Ak Partililer de  bilgilendirilmiş ve ikna edilmiş.

Kurukız, diyor ki, ‘Oraya baskına tek kendim gitmedim. Oraya Emniyet birimleri ve zabıtam ile gittim.’

Yani  hukuk dışı bir iş yapmadım diyor.

‘Eğer Kurukız oraya müdahle etmeseydi ne olurdu?’ sorusunu bir daha sorayım ve cevaplayayım,

Şalpazarı’nda aylardır MHP’li Başkan Refik Kurukız’u yemeye çalışanlar harekete geçerdi.

Hemen o şapkaların fotoğraflarını Genel Merkeze gönderirlerdi.

Ve gelecek seçimde de Şalpazarı’nı Kurukız’un elinden almak için plan yapanlar başarılı da olurlardı.

Onun için, karar anı dedim ya..

Kurukuz devletin politikası ve milletin vicdanı doğrultusunda bir adım attı.

Ticaret devam etsin ama Kürdistansız.

Zaten Kuzey Irak’taki Kürdistan ismini bu millet

Kabul etmiyor.