Trabzonspor’un Hatay maçı, dip yaptığı maç olarak kayıtlara geçti. Abdullah Avcı’nın geldiği günden beri oynattığı en kötü oyunu izledik ve hocanın oynayarak gelişeceğiz tezine zıt bir şekilde takımın oyun olarak çok geriye gittiğini gözlemledik.

İyi oyun kötü sonuç mu, yoksa kötü oyun iyi sonuç mu diye sorarsanız tereddütsüz kötü oyun iyi sonuç deriz. Ama beni asıl endişelendiren konu, böylesine kötü oyunla takım ligi götürebilir mi. Başta Bakasetas olmak üzere, birçok oyuncuda inanılmaz bir düşüş var. Burada sadece Abdulkadir Ömür’e ayrı bir parantez açmak isterim. Sahaya adım attığı andan itibaren oyunun şekli değişti, attığı paslar, adam eksiltmesi, topa hükmetmesi ve attığı muhteşem gol ile 3 puanın başmimarı oldu.

Bu sezon, geçen sezon olduğu gibi kolay olmayacak bu belli, dolayısı ile takım silkinmeli ve Trabzonspor’a yakışır bir oyun ortaya koymalı. Oyuncuların yaşadığı bu sendrom neyse acilen tespit edilmeli ve tedavisi yapılmalıdır. Bu oyun biçimi ile kazandıkları sürece belki sorun olmayacak ama kaybedilen ilk maçtan sonra panik başlayacaktır. Bu panik saha içinde oyuncularda kenar yönetiminde ve en önemlisi de tribünlerde yaşanacaktır. Çünkü Trabzonspor camiası çok kırılgan bir yapıya sahip, toparlaması zor olur.

Takım tabiki maç kaybedecektir, tüm maçları alması zaten mümkün değil, ama kaybederken bile oyun olarak tribünleri tatmin etmeli. Trabzonspor seyircisi futbolu iyi bilir, iyi analizler yapar, böylesine futbolla iç içe olan taraftara iyi oyun sunmanız gerekir. Bu çok zor olmamalı çünkü ligin en zayıf takımları bile oyun olarak bizden çok yukarıdalar. Takım iyi giderken bunları yazarak ve eleştirmeyi belki uygun bulmayabilirsiniz ama Nasrettin hoca misali testi kırılmadan acizane uyarmayı doğru buluyorum. Bu kötü oyuna rağmen kazanılan maçlar akıllara “Kötü Oyun Taktik Gereğimi” sorunu getiriyor.

Her şeye rağmen ikide iki yaparak lige iyi bir başlangıçla giren oyuncuların, ligin ilerleyen dönemlerinde gerçek performanslarını sahaya yansıtarak Trabzonspor’a yakışır bir oyun ortaya koyacaklarına inanıyorum.