Bu lafı hiç sevmiyorum ancak, ‘O sene bu sene’ parolası şimdilerde Trabzon’un milli marşı haline gelmiş. Çarşıda pazarda, kahvehanede, meydanlarda, sosyal medyada, basında herkesin diline pelesenk olmuş bu parola. Bu platformdan Trabzonspor yönetimine zaman zaman eleştiri yaptık, dilimiz döndüğünce, kalemimiz yazdığı kadar, haddimizi bilerek sitemde bulunduk. Bu tamamen takımımıza duyduğumuz sevgiden, uzun yıllar besleyip büyüttüğümüz şampiyonluk özleminden kaynaklanıyor. Nazar göz değmesin, bordo mavili takım ilk dokuz hafta itibarıyla yolunda namağlup ilerliyor.

En son Fenerbahçe’yi Akyazı’nın çimlerine gömmesi camiada fosilleşmiş (şike ile çalınan şampiyonluk hariç) şampiyonluk hissiyatını uyandırdı. Eski jenerasyon dışında, ergenlik sivilcesi henüz çıkan, bıyığı terlemeye başlayan gençlerde de uyanan bu hasret fırtınası camiayı demir ağlarla örmeye başladı. Ahmet Ağaoğlu ve beyin takımı son galibiyetle daha bir sarıldılar takımlarına, Abdullah Avcı’nın orkestra şefliği yaptığı teknik heyet daha inançlı, futbolcular daha hırslı. Fenerbahçe maçında gördük bu inancı ve hırsı. Kalecisinden defans bloğuna, orta sahasından forvet hattına kadar rakip takımı ablukaya alıp sahasına zincirlemesi, pandemi nedeniyle uzunca bir süre tribünlerden uzak kalan taraftarların deniz yeliyle birlikte şampiyonluk şarkıları söylemeleri Trabzonspor’daki milli uyanışın temsiliydi adeta. Maçtan sonra futbolcuların kaptan Uğurcan öncülüğünde sahanın ortasında toplanıp zafer çığlıkları atarak yaptıkları kolbastı şov da cabası… Tebrikler Trabzonspor, şımarmak, dizginleri bırakmak yok… Özgünlüğünüzle, adaletinizle, taraftardan aldığınız bitmek bilmeyen enerjiyle böyle devam…  Yaktığınız şampiyonluk meşalesinin sezon sonunda tüm Türkiye’yi aydınlatacağına yürekten inanıyoruz.

MANKURTLAR AÇIN GÖZLERİNİZİ!

Hani İstanbul’un mankurtları var ya… Beyinleri güneşte kala kala sulanıp başkalarının güdümüne giren… Anlamadıkları, bilmedikleri bir konu hakkında atıp tutup ‘Metal Fırtına’ yaratmaya çalışarak ortalığı toz duman ettiklerini zanneden sözüm ona ‘akil insanlar’… Sezon başından bu yana, özellikle Uğurcan’ı pasifize ederek Fener’in bebesi Altay’ı kulakta deve(!) göstermeye çalışan bu mankurtlar Hanya’yı da Konya’yı da Akyazı’yı da gördüler bir kez daha.

O devasa dedikleri Altay’ın Uğurcan’dan kaç beden düşük olduğunu da. Dalçık gibi sırf dostlar alışverişte görsün misali olayın içine bodoslama dalıp çıkan prematüreler, ne oldu? Gözünüze dizinize dursun Uğurcan! Kimliksizleştirilmeye çalıştıkları Uğurcan’ın yaptığı kurtarışları at gözlüğüyle izleyip görmeyen bu prematüreler Trabzonspor’un yıldız futbolcusuyla ilgili subliminal mesajlar vermeyi de kendilerinde hak görmüşlerdi. Oysa gördük Fenerbahçe maçında Rusya’daki dağ sırası gibi yücelttikleri Altay’ı. Genç kaleci, Bakasetas’ın vuruşunda ne savunmaya ayar verebildi ne de gelen topu nitelikle bir kaleci gibi kontrol edebildi. Trabzonspor’un akın akın gelen atakları karşısında eli ayağı tutuldu. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç adaşı Şansalan’ı tefe koyacağı yerde öz eleştiri yapıp Altay’ı teraziye çıkarsın bence. Baksın ağırlığı kaç, darası falan var mı? Nalıncı keseri gibi her şeyi kendine yontacağına, Trabzonspor’un kırmızı çizgisini ihlal ederek safi değerlerine saldıracağına takımına ayar versin.

TEHLİKELİ SULAR

Fener maçından sonra kızılca kıyamet koptu. Bir kaşık suda fırtına koparan eyyamcı, çığırtkan, cazgır İstanbul basını bir kez daha sahne aldı. Hedefte Trabzonspor üzerinden maçın hakemi Ali Şansalan vardı. Trabzonspor’un anasının ak sütü gibi helalinden galibiyetini lekelemek isteyenler futbol otoritelerinin aksine sarı ve kırmızı kartların yanı sıra penaltıya gölge düşürüp su yüzeyine çıkmaya çalıştılar. Maçtan sonra takımının avukatlığına soyunan başkan Ali Koç’un ayaklanma çağrısı ise bardağı taşıran son damla oldu. Savaş tamtamları çaldıran bu davet ve TFF ile MHK’ye meydan okuma hamlesi spordaki kirli düzenin iç sesi gibiydi. Karnından konuşan Ali Koç’un, Trabzonspor’un aleyhine verilen kararlar ve özellikle şike ile elinden şampiyonluğunun alınması sonrasında neler yaptığı hafızalardadır. Şike davasında ‘müşteki’ sıfatıyla ifade veren Koç, illegal bir örgütün sarı lacivertli kulübü ve futbol camiasını ele geçirmek istediğini söylemiş, Fenerbahçe’nin pirüpak olduğunu iddia etmişti. Koç’un ifadesinde “Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım henüz ifade dahi vermeden, hastane kontrollerinde ev adresi olarak, sanki tutuklu yargılanmasına karar verilmiş gibi, Metris Cezaevi yazılmıştır. Bunlar daha soruşturmanın en başında yaşadığımız masumiyet karinesi gibi en temel hukuk kurallarının bile tamamen yok sayıldığının göstergelerinden sadece birkaçıdır” sözleri de yer aldı. Aynı Ali Koç temiz bir maç yönettiğine inandığımız Ali Şansalan’ı ‘Ali Maçalan’ diye küçük düşürücü bir dil kullanıp futbol camiasına ayar çekme derdine düşmüş.

Koç’un “Camiama sesleniyorum. Ne gücümüz varsa omuz omuza vereceğiz ve bu düzeni yıkmak için elimizden geleni yapacağız. Artık harekete geçme, ayaklanma zamanı. Bu düzeni yıkmak için elimizden geleni yapacağız” sözleri de tansiyonu yüksek ortamı daha da germe amacı taşıyor. Bundan sonra söz Türkiye Futbol Federasyonu ve yargıda. Tehlikeli sularda yüzerek iki güzide camiayı karşı karşıya getirme amacı taşıyan bu sözlerin hesabı sorulmalı. Eeee, Ağaoğlu ve daha önceki başkan ve yöneticiler bangır bangır isyan ederken, yıllardır TFF ve MHK tarafından Trabzonspor’a pranga vurulurken hakemler iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Üstelik tu kaka yapmaya çalıştığınız hakem futbolun duayenlerinden geçer not almışken… Fakir Baykurt’un sözüdür: Haksızlık haksızlıktır kızım. İsterse baban olsun, yapanı ezeceksin. Sayın Koç, bizim Karadeniz’de bir sözümüz var, “Sevduğuni alamaysan, alduğunu sevecesun…” Sizde alışkanlık yaptı hakemler tarafından korunmak. Bu çarpık düzen böyle gelmiş böyle gitmeyecek. Alışın bu duruma.

Türk futbolunu yıllarca tahta kurusu misali kemirip durdular, haram lokmaları midelerine indirmekte, cukkaları ceplerine cebellezi etmekte hiçbir beis görmediler. Oysa şimdi sözüm ona haksız mağlubiyet aldıkları gerekçesiyle ortalığı yangın yerine çevirdiler. Türkiye'yi ve Türk halkını karşılarına alıp koçbaşı Ali Efendi öncülüğünde sarı lacivertli taraftarları isyana teşvik edip Ali Şansalan üzerinden Trabzonspor'un surlarına dayanıp bu güzide kulübe kinlerini kusmaya başladılar. "Yiyin efendiler yiyin /Bu iştah veren sofra sizin / Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin" diyerek bu yağma düzenine seyirci kalmamızı istiyorsanız yanılıyorsunuz. Unutulmamalı ki adaletsizliği işleyen çekenden daha sefildir. Tıpkı adalet kavramından mahkum Fenerbahçe kulübü gibi...

SANCAR’IN SEMPATİSİ

Aziz Sancar… 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmış biyokimyager, akademisyen, bilim adamı, moleküler biyolog. Mardin’in binlerce yıllık tarihine tanıklık etmiş verimli topraklarında doğan Sancar, ABD Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilen iki Türk’ten biri. Araştırma, TÜBİTAK, Vehbi Koç ödülleri gibi birçok başarıyı sığdırmış şu ana kadarki yaşamına. Türkiye’nin gururu olan Sancar’ın Trabzonspor sempatisi internette, sosyal medyada sık sık gündeme geldi. Mardin Trabzon hattında gönül köprüsü kuran Sancar’ın beslediği duygular Trabzonspor kanadından maalesef karşılık bulmadı.

Hiç olmazsa bir formayla ya da protokol tribününe davetle gönül alınabilir, dünyaca ünlü bir bilim adamı ileride koyu bir Trabzonsporlu yapılabilirdi. Hadi Fenerbahçe maçında bu olmadı ama bundan sonra oynanacak derbi maçlarda Sancar’ı bordo mavili formayla tribünlerde görebiliriz. Bu davetime kulüp yönetimi ne kadar icabet eder bilemiyorum ama bundan sonraki süreçte Trabzonspor’un bu tür ılımlı adımlara ihtiyacı var. Bu fahri davranışı tüm taraftar adına yönetimden bekliyoruz.

KRAL DAİRESİNDE KALAN KAÇAK!

Trabzonspor'un Fenerbahçe'yi 3-1 mağlup ettiği maçın en şanslı ismi kim dersiniz? Akyazı Stadı’nda kendilerine ayrılan yüzdelik dilimi tıkış tıkış dolduran taraftarlar mı, maçı şeref tribününden izleyen yöneticiler mi, sahaya yakın bir konumda konuşlandırılan güvenlik görevlileri mi, yoksa adrenalini tavan yapan karşılaşmayı ekran başından kalpleri gümbür atarak izleyen futbolseverler mi? Hiçbiri! Bu karşılaşmanın en talihlisi şüphesiz Fenerbahçe'nin Nijeryalı futbolcusu Bright Osai Samuel. Şaka değil, gerçek. Maç öncesi Trabzonspor'u hamsiye benzetip Akyazı'da ziyafet çekeceklerini söyleyerek sözüm ona mizahi anlayışlarını geliştiren sarı lacivertli ekibin kalecisi Altay'ın Bakasetas'ın çektiği frikikte hamsi gibi ağlara takılması sosyal medyada trend topic oldu.

Ama özellikle bu gol öncesi Fenerbahçe'nin kurduğu barajın arkasına yatıp güya Yunan futbolcuya önlem alan Osai Samuel'in top ağlara giderken golü kral dairesinden izler gibi takip etmesi Trabzonspor taraftarının gönlünde derin bir haz bıraktı. İğne deliğinden geçen topu adeta yan gelip yatarak seyreden Samuel'in o an tek eksiği şöyle yanardönerli, janjanlı tropikal ve bol köpüklü bir kokteyldi. Üstelik bu arkadaşın locaya giriş bileti de yoktu. Ben hayatımda böylesine şanslı birini görmedim! Hem kaçak hem de ehlikeyf... Adamın resmen kimyası bozuldu, gelgitler yaşadı, alzaymır oldu. Bordo mavili formayı giymiş gibi kendinden geçti o an. Bence kısa zamanda doktora gitmeli, kesin hamsi çarptı onu. İnsanlık bizde kalsın, geçmiş olsun dileklerimizi de iletelim kendisine.

GÜÇ, POPİLİZM VE HADDİNİ BİLMEK!

Tam bir Trabzonspor sevdalısı… Gözü pek, sözünü kimseden sakınmaz. Lafını evelemeden gevelemeden direk karşısındaki insanın yüzüne söyleyen Trabzonspor aşığı Yaver Şahin, Fenerbahçe başkanı ve yorumcuların yaptığı yorumlardan sonra bu yazıyı kaleme aldı.

Yaver Şahin yaptığı açıklamada, “Bu Pazar(17.10.2021) oynanan Süper Lig 8.hafta maçlarından Trabzonspor-Fenerbahçe maçından sonra Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un açıklamalarını hayretle dinledikten sonra, bu iskanı ve ikamet yazıyı yazma ihtiyacını hissettim. Güç somut bir kavramdır. Yaptığınız etkinliğe ve uğraşa göre, maddi, fiziki ve manevi güçlüyseniz ‘Güç sizdedir’.

Eğer siz ailenizin iskanı ve ikameti dışında herhangi bir oluşuma taraf olursanız. ‘Populistzimdir.’ Eğersiz taraf olduğunuz camianın veya oluşumun her halde ve her şartta yukarılarda ve üstünlükte olmasını isterseniz durumlarda abesle iştigal eder. Bir siyasi parti genel başkanı edasında, devletin meclisini ve anayasal düzenini kaile almayan tavırlar sergilerseniz, ‘Haddinizi bilmemiş ve aşmış olursunuz.’ Spor kanallarına yerleştirdiğini, elemanlarınızın bile çabası sizi haklı çıkaramamıştır. Fizik kurallarını elifi ‘Mertek’ sanan sözde spor yorumcularından öğrenecek değiliz. Maçın hakeminin 2.sarı kartı da fizik kuralları göz önüne alındığında doğrudur. Başka bir maçta yapılan farklı uygulama, doğruyu yanlış etmez önemli olan uygulamanın, hangisi doğrudur. Oyuncağı elinden alınan çocuk gibi ağlamak size yakışmaz.

1995-1996 sezonunu geçtik… Saha siz 2010-2011 sezonunda 18 maçın 17’sini kazanıp, yalnız birinde beraberlik aldınız. Bunu nasıl becerdiniz? Biraz da bunun ‘Adaletle’ ilgili tarafına bakalım. Siz, açıklamalarınızda TCK 216 maddeyi ihlal ederek Cürüm işlediğinizin farkında mısınız? Anlayana On yedi üçten büyüktür.

KANARYA DA FIRTINADAN KAÇAMADI

Geçtiğimiz hafta özellikle bizim açımızdan muhteşem bir maç izledik. Çok uzun süredir beklediğimiz Fenerbahçe galibiyeti ve ardından liderliği sonunda ele geçirdik. Oyunun hakimi bizdik. Bakasetas başta olmak üzere tüm takım harika işler çıkarttı. Abdülkadir de geçirdiği zor zamanlardan sonra tekrar güven vermeyi başardı. Nwakaeme ve Peres’in sakatlıkları ise bizi çok üzdü. Bir an önce takıma geri dönemlerini umuyorum. Fenerbahçe yediği kırmızı karttan sonra çok kapandı. Tüm takım defansa kapanınca biz de ceza sahasına girmekte çok zorlandık ve geride sürekli top çevirdik. Boşluk aradık ancak üstünlüğümüze rağmen zorlandık.

Maçın hakemi de çok iyi bir maç yönetti. Kartları ve penaltı kararı sonunda adaletli bir şekilde sonuç verdi. Trabzonspor eksiklerine rağmen galip gelmeyi bildi. Sonuç itibariyle de; Namağlup fırtına bu kez de Kanarya'yı boğdu! Trabzonspor Abdullah Avcı döneminde Allah'ın izniyle bileği bükülmeyecektir. Bordo-mavili ekip önümüzdeki maçları başarıyla geçeceğine ve şampiyonluğa adım adım yürüyeceğiz! Tüm takımı, Abdullah hocayı ve teknik ekibini tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Bu sene son gülen biz olacağız. Ben inanıyorum, siz de inanın!