1990’lı yılların ilk yarısında Trabzon Valisi Alâaddin Yüksel’di. Bilmeye, öğrenmeye ilgisi, farkını hissettirme niteliği, merakı vardı. Toplumla ilişki kurmada zorluk çekmez; şehir insanının mekânında da, valilik makamında da sohbette bulunmaktan kaçınmazdı. Trabzon’da iz bırakan valilerden olduğunda şüphe yoktur. 


Günlerden bir gün Türk resmi heyeti ile Budapeşte’de bulunan Valimizin başından bir olay geçer. Macar heyetinin teveccühüne mazhar olduğu bu olay kendini takdimi sırasında yaşanır. Bir görüşmede:
“Bir ilin yöneticisi, valisiyim” der, misafiri olduğu topluluğa bakarak, “Trabzon Valisi…”. 


Macar muhatapları, hayranlık ve memnuniyet ifade eden bakışlarla, “Trabzon mu? Bizim Süleyman’ın doğduğu şehir yani?” derler. Valimize iltifatlar eder, özel ilgi gösterirler.


Valimiz ise şaşkındır. Öylesine şaşkındır ki bu anı “hücrelerime kadar sarsıldım” diye ifade edecektir. Bunun bir kaç nedeni vardı. Birincisi Macarların Sultan Süleyman’ı ülkelerine egemen olan bir Müslüman-Türk olmasına rağmen benimsemeleri, “Bizim” diye kimliklerinin bir unsuru saymalarıydı. Bir diğer neden de Trabzon’da doğduğunu bilecek kadar da tanımalarıydı. Oysa Vali Bey, Trabzon’u bileceklerinden bile emin değildi. Fakat bilmişlerdi, üstelik Kanunî Sultan Süleyman ile bağlantı kuracak derecede.


Bu hislerle şehre gelir. Araştırma yaptırır. Koskoca ilde cihan padişahının Trabzon doğumlu olduğunun yeterince bilinmediğine kanaat getirir. İş başa düşmüştür. Kanunî Sultan Süleyman gibi dünya tarihine geçmiş önemli bir devlet adamının Trabzon’da tanınması ve Trabzon ile anılması için girişimlere başlar.  

Karadeniz Yazarlar Birliği


1990’lı yıllarda şehrin âkil insanlarının derli toplu bir arada olduğu derneklerin başında Karadeniz Yazarlar Birliği (KYB) geliyordu. Şair, yazar, gazeteci, ressam, karikatürist her türden kültür insanı derneğin üyesiydi. Vali Bey, derneğe gider, gözlemlerde bulunur. Üyelik teklifini memnuniyetle kabul eder. Bundan sonra ayda en az bir kere uğradığı mekânlardan biri de Yazarlar Birliği lokali olur. 


Çok sürmez Macaristan hatırasını paylaşır. Kendini anlayan, kendi gibi konuya inanan insanlar görmekten hoşnuttur Valimiz. Bundan sonra Kanunî Sultan Süleyman gibi dünya tarihine geçmiş önemli bir devlet adamının tanınması ve Trabzon ili ile anılması çalışmalarını İl Kültür Müdürlüğü ve Karadeniz Yazarlar Birliği aracılığıyla yürütür. 


Öncelikli olarak Kanunî’nin yaşı ile ilgili ihtilafı gidermek için Türk Tarih Kurumu ile yazışmalar yapılır. Yazışmalar sonunda 1995 yılı, Sultan’ın Doğumunun 500. Yıldönümü olarak belirlenir. 
Tarih Kurumundan tarih profesörleri şehre davet edilerek, Karadeniz Teknik Üniversitesinde Kanuni sempozyumu düzenlenir. 


Karadeniz Yazarlar Birliği’nin dergisi Kanuni Özel Sayısı çıkarır.


Kanunî’nin Bütün şiirleri, Muhibbi Divanı adı ile iki büyük cilt halinde Trabzon Valiliği tarafından bastırılır. 


Kurumsallaşma adına en değerli adım olan Kanunî Vakfı kurulur. Vakfın açılışını dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Kültür Bakanı Ercan Karakaş yaparlar. 
Yanı sıra Ganita sahilinde Macaristan Dostluk parkı açılır.

Ve Necmi Koç 


Kanuni’nin tanıtılması faaliyetleri içerisinde Kanunî hakkında kitap yazma işi de vardır. Bu işi de Vali Bey, KYB Genel Sekreter Yardımcısı, Yazar Necmi Koç’tan ister. Bazı yazarlarda görülen kaprislere hayatında yer vermeyen Necmi Koç, kendisinin de inandığı bu çalışmayı çok kısa bir sürede tamamlar. Herkesin istifade edeceği düzeyde yazılan kitap, Trabzonlu Cihan Padişahı Kanunî adıyla Trabzon Belediyesi tarafından bastırılır. Sultan Süleyman’ın Trabzon’da doğduğu, çocukluğu, ilk valiliğine atanana kadar Trabzon’da kaldığı dönem doyasıya anlatılır kitapta. Beğenilmiş olmalı ki kitabın iki farklı yayınevi tarafından iki baskısı daha yapılır. 


Aradan uzun zaman geçer. Necmi Koç, daha tafsilatlı, akademik niteliklere haiz yeni bir Kanuni kitabı daha çıkarır: Muhteşem Süleyman Kanunî. Kanuni’nin çocukluğu, eğitim süreci, hocaları, arkadaşları, kanun yapıcılığı, şairliği (muhibbi), yanı sıra Kanuni için yazılan kasidelerden gelen edebiyat zevkini de Muhteşem Süleyman Kanunî kitabında görmek mümkün.


Ayrıca kitapta, Alâaddin Yüksel döneminde yapılan çalışmaların fotoğrafları ile Osmanlı arşiv belgeleri, Kanuni’nin hamsi motifli kılıcı, kaftanı gibi şahsi eşyalarına ait görsellere yer veren ekler de yer almaktadır. 

Tanıtımda Tarihsellik


Nereden bakılırsa bakılsın Kanunî etkinliklerinin yapıldığı 1994-1995 döneminin başarılı geçirildiği görülecektir. Vali Bey’in konuya verdiği önem büyük oranda anlaşılmış; Kanuni’nin ismine, birikimine sahip çıkılarak Trabzon ile anılması sağlanmıştır. Kanunî Vakfı, Kanunî Müzesi, Trabzon Muhibbi Edebiyat Müze Kütüphanesi, Kanunî Parkı, Kanunî Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Kanunî Bulvarı gibi kent mekânları Kanunî Sultan Süleyman’ı günübirlik yaşamların doğal, kalıcı unsuru haline getirmiştir. 


Hâsılı, 1994-1995 yılları Kanunî’nin şahsında Trabzon’un uyanış dönemidir. Şehir insanının özellikle kültürel bakımdan kendi kendinin farkına varması açısından yapılmış bir ileri hamle gibidir. Bu tarihlerden sonradır ki Trabzon’un takdim ve tanıtımları doğal güzellik, folklor, yeme içme ve geleneksel yaşayış biçimlerinden ziyade tarihsel bir perspektiften yapılır olmuştur. En meşhurları da “Fatih'in fethettiği, Yavuz'un yönettiği, Kanunî’nin doğduğu, Atatürk’ün üç kez ziyaret ettiği şehir” cümlesi olsa gerektir. 


İsimleri tek tek zikredilerek anılmayı hak eden kişiler, kurumlar, yazılmayı bekleyen nice hatıralar olduğu kesindir.
Emeği geçenleri selamlamak gerekir. 

Ra: Kanunî’nin 500. Doğum Yıldönümü etkinlikleri nedeniyle Karadeniz Yazarlar Birliği lokalinde Vali Alâaddin Yüksel(1) ile Karadeniz Yazarlar Birliği Başkanı Refik Karaağaçlı(2), Trabzon Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Salih Özkan(3), Araştırmacı-Yazar Necmi Koç(4) bir arada görünüyorlar.
Hayati S. AYÇİÇEK

Editör: TE Bilisim