Milyonlarca ilk, orta ve lise öğrencisi bu hafta sonu karne almaya hazırlanıyor. Ama bu hazırlıkta bizim bildiğimiz gibi bir heyecan maalesef yok. Çünkü öğrenci karnesinin nasıl olduğunu “e-okul” denilen bir yolla biliyor. O zaman bu öğrencilerin heyecanlanmaları için ne yapıyoruz? Demek ki şeffaflık her zaman iyi değildir.
 
“Bizim zamanımızda” diye başlayan cümlelerin anlamı yok, biliyorum. Ama gerçekten bizim zamanımızda karnenin bir anlamı vardı; bizi heyecanlandırırdı. Şimdiki nesli heyecanlandırmak için ne yapmamız gerekir? Şimdiki nesil, heyecanlanmayı da bilmiyor, gülmeyi de, espri yapmayı da… Oysa insan, gülerse, heyecanlanırsa insandır.
 
9.sınıfa giden oğlum geçen hafta dedi ki, “Baba ben bugün okula gitmek istemiyorum!” “Niçin” dedim. Cevap; “Baba sınavlar bitti nasıl olsa!” Nitekim de okullar fiilen resmi takvimden bir hafta önce bitti.
 
Şimdi okul, sadece sınavların yapıldığı bir ortam mıdır? Çocuk bu kanaate nasıl vardı? Hani okulları “sınav odaklı” olmaktan kurtaracaktık?
 Ne yaptığımı merak ediyorsunuz: “Olabilir, istersen gitme!” dedim ve o gün okula göndermedim.
Ne kaybetti? İşte burası önemli! Eğer çocuk okula gitmemekten bir şey kaybetmiyorsa, okulun işlevi tartışılır demektir. Okul artık bir formaliteler yumağı haline geldiyse, oturup okulu yeniden kurmak gerekir. Yeniden kurmak için önce okulu bir güzel yıkmak gerekir!
 
Çocuklar okula başlarken de heyecansız, karne alırken de… Hatta diploma alırken de en ufak bir heyecan belirtisi yok, maalesef…
 
Bu çocuklar ne zaman heyecanlanacak? Maç izlerken mi? Maçta ortaya çıkan heyecan sağlıklı bir heyecan değildir…
 
Karneyi eski heyecanlı hale getirmenin yolu nedir bilmiyorum. Ama bunun bir yolu olmalıdır? Çocuğun eline “karne” denilebilecek cinsten bir evrak verilip, çocuğu heyecanlandırmadıktan sonra, okullu olmanın ne anlamı var? “Okullu olmak” bazı rituelleri gerektirir. Bu rituellerden biri de “karne töreni” dir. Karne töreni, öğrencilerin nasıl bir karne ile karşılaşacaklarını belirleyen bir törendir. Böylesi törenler çocuk ve gençleri heyecanlandırır, hayatlarını anlamlı kılar.
 
Heyecanlanmasını bilmeyen çocuklar doyumsuz olurlar; hiçbir şeyden keyif almazlar. Böylesi çocuklar da hayatın tadına varmakta zorlanırlar; hayatı anlamsız kabul ederler.
 
Yeni bir tatil döneminde “Çocuklar ne yapsın?” biçiminde sorular ortalıkta dolaşmaya başlayacaktır. Çocuklar ne yapsın? Lütfen çocukları rahat bırakın; eğlensinler. Eğlensinler, ama akranları ile sokakta eğlensinler. İnternetteki gezintinin eğlence aracı olmadığını bilmekte fayda vardır. Çocuklar tatilde arada bir kitap okurlarsa, en büyük işi yapmış olurlar; sakın test filan çözdürmeyin, zaten yeterince testlerden mutsuz olmuşlardır.
 
Çocuğunuz, akranları dışarıda oynarken, o internette dolaşmayı tercih ediyorsa, tehlike çanları çalıyor demektir; lütfen bunun çaresine bakın!
 
Einstein başarıyı şöyle formüle ediyor: Başarmak=Çalışmak+Eğlenmek+Çenesini tutmak! Tatiller “eğlenmeye” imkân veren önemli fırsatlardır. Çocuklarımızı bu fırsatlardan mahrum etmeyelim. Olur ki, çocuklar eğlenirken heyecanlanırlar!
 
İyi tatiller…