Yazı dizimizi takip edenler veya yaşı 70’in üzerindeki ihtiyar delikanlılar, Trabzon’un bugün gözde yerlerinin çoğunun eskiden mezarlık olduğunu bilirler. Yaklaşık beş aydır haftalık olarak devam eden “Mazideki Trabzon” adlı yazı dizimizin bugünkü bölümünde, şehrin iki büyük mezarlığının iki önemli parka nasıl dönüştüğünün hikâyesini yine Trabzon Belediyesi’nin Meclis arşivinde arayalım;

ŞEHİRDE BİR TANE ÇOCUK PARKI YOK

Malûm 1930’ yıllarda Trabzon’da insanların hava alacağı, dinleneceği tek bir park var; o da Meydan Parkı’dır. 1933 senesinde Meclis’te Millet Bahçesi’nin (Meydan Parkı’nın) yeniden tanzim edilmesi gündem olmuş, Meclis Üyesi Temel Nücumi Bey, çocuk bahçesi yapımı için ödenek konulmasını önermiştir. Ancak üyelerden Ali Rıza Bey, şehirdeki onca mezarlığa rağmen, mezarlık ihtiyacının daha aşikâr olduğunu söylemesi üzerine, Temel Nücumi Bey’in cevabı yazılmaya değer;

“Dünya medeniyeti ve insanlık, çocukların bakılmasını en ön safta görür. Bir cemiyetin çocuğu o cemiyetin temeli olduğuna göre, bunlara bir bahçe yapıp oraya toplamak ve çocukların yaşam tarzlarını ve oynamalarını da tanzim etmek icap eder. Bu artık elzem ve zaruri bir ihtiyaç halinde tecelli etmektedir. Mezarlık da lazımdır, fakat çocuk bahçesi ve halk bahçesi de elzemdir” der.

Bu vesile ile konuşmanın yapıldığı yıllarda şehirde bir tane bile çocuk parkı olmadığını belirtelim. O günkü görüşmede Taksim Mezarlığı’nın parka çevrilerek çocuk bahçesinin orada yapılması önerilmiş ise de, bazı üyeler buna karşı çıkmıştır.

 Mesut Bey; “Biz çocuk bahçesinin mahallini tayin edemeyiz. Bu hem terbiye bilgisine ve hem de fenni bilgiye muhtaç bir iştir. Biz ödeneği kabul edelim. Yer, mütehassısı tarafından tespit edilsin” demiştir. Yapılan görüşmelerde 1933 senesinde Trabzon Belediye Reisi olan Kadri Mesut Bey, bahçeler için 2500 lira ödenek konmasını teklif ederken, bu para ile Taksim Mezarlığı’nın bir bahçe haline dönüştürüleceğini söyler.

TAKSİM MEZARLIĞI NERESİDİR?

Taksim Mezarlığından önce “Taksim” ismi nereden geliyor? Ona bakacak olursak; Cumhuriyetin ilk yıllarında şehrin en önemli su kaynağı olan Değirmendere,Trabzon-Erzurum yolunun 16. kilometresinden bir bent ile dereden ayrılmakta, 13 km. uzunluğundaki kısmen kapalı arkla şehre gelmekte ve burada Taksim Meydanı’ndaki depoda toplandıktan sonra çeşmelere dağıtılmaktaydı. O bölgeye ismini veren “Taksim’deki eski su deposu, 1938 yılında kaldırılarak, civarında yeni bir depo yapılmak suretiyle eski depo yeri meydanlık haline getirilmiştir.”

Taksim Mezarlığı ise bu meydanın hemen üzerinde, içerisinde bugün Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Fatih Parkı’nın olduğu yerden başkası değildir. M. Akif Bal’ın tespitine göre burası eski bir Müslüman Mezarlığı olup, Trabzon’un Ruslar tarafından işgali sırasında Ruslar tarafından tahrip edilen alanlardan birisidir. Nitekim Trabzon’un işgali sırasında Rusların, mezarlığı amacının dışında kullandıkları, mezarlıktaki servileri yok ettikleri ve mezarlığın üst kısmına bir ahşap tiyatro yaptıkları bilinmektedir.

LAMBERT’DE TAKSİM MEZARLIĞININ PARK OLMASINI İSTEDİ

Belediye Meclis Zabıtları arasında yaptığımız incelemede, 1945 yılı Faaliyet Raporunda; “Taksim Mezarlığı, mütehassıs Lambert Planı’na göre modern bir park haline getirilmeye başlanılmıştır” cümlesinden, Taksim Mezarlığı’nın park haline dönüştürülme çalışmalarına 1945 senesinde başlandığı anlaşılıyor.

Hâlbuki Taksim Mezarlığı’nın parka dönüştürülmesi, yukarıda bahsedildiği üzere 1933 yılında Meclis’te görüşülmüş, bu konu için ödenek bile ayrılmıştı. Hatta o yıllarda yerel basında bu mezarlığın parka dönüştürülmesi ile ilgili yazılar yayınlanarak Belediye’den ve milletvekillerinden talepte bulunulduğu görülmektedir. Örneğin 1935 yılında Yeniyol Gazetesi’nde yayınlanan yazıda aynen şöyle denilmiştir;

“Trabzon’un yazı yamancadır. Deniz kıyısında olan kent, denizden küskün gibi durumda kurulduğundan ötürü, alçak mahalleler denizi görmekten uzaktır. Kent budununun yüzde doksan beşinden çoğu yazın sıcak aylarını kent içinde geçirir. Hava almayan, güneş görmeyen evlerde çile dolduran bunca zavallı kadın ve çocuğun şöyle serbest, biraz hava alacak biraz güneş görecek bir alana, bir bahçeye, bir parka yani şöyle bambasit olsun bir ağaçlı yere, çok ama pek çok ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaca çok iyi karşılık verecek, tam yerinde, denize ve güneşe karşı güzel, fakat yıllardır bomboş duran bir yerimiz de yok değildir; Taksim Mezarlığı”

TAKSİM PARKINA İTİRAZLAR

1945 senesinde Taksim Mezarlığı’nın park haline getirilme çalışmalarının başlamasına bazı Meclis üyelerinin itirazları vardır.  Başkan’ın yaptığı açıklamalara göre Taksim Mezarlığı, imar planı gereğince park haline getirilecektir. Söz alan Meclis Üyesi Bekir Sükûti (Kulaksızoğlu);

“Görülüyor ki Taksim Parkı lüks ve fantezi bir park haline getiriliyor. Hâlbuki bu şehrin ihtiyacına kifayet eden Meydan ve Atapark gibi umumi bahçeler mevcut iken, bugünkü ahval içinde yeni park tesis olunması yerinde değildir. Burası daha ziyade ağaçlandırılmalı ve koruluk haline getirilmelidir. Kanaatimce süslü park yaparak lüzumsuz yere para israfı doğru değildir” der.

Başkan; “Şehrin imar planını tanzim eden mösyö Lambert, bu mahalli park olarak tespit etmiş ve parkın krokisini ve planını da bizzat kendisi yapmıştır. Uzun seneler boş bir arsa halinde bulunan bu eski mezarlık yerini yine sizin arzu ettiğiniz şekilde koruluk haline getireceğiz. Zannedildiği gibi süslü ve masraflı bir park yapacak değiliz”

Bekir Sükûti görüşünde ısrarcıdır; “Lambert’in yaptığı şehir planını henüz tatbik edemediğimiz bir sırada, bu planın bir cüzi bile olmayan bir parkı ele alarak fantezi bir bahçenin meydana getirilmesine taraftar değilim. Gerçi buranın bir koruluk olacağı söyleniyorsa da görünüş hiçte öyle değildir. Binaenaleyh buraya yapılan masraf bugün için bir israftan ibarettir ”der.

Başkan Tevfik Yunusoğlu, parkın yapımına kendi Başkanlığından önce başlanılması, kendi zamanına gelinceye kadar ufak bir kısmının düzenlenmiş olması nedeniyle, bir hayli masraf yapılan bu işin yarıda bırakılmasını doğru bulmaz. Neyse ki Başkan’a destek veren üyeler de vardır. Sonunda istenen ödenek kabul edilir.

Taksim Parkı Ne zaman açıldı?

Tutanaklarda 1947 senesinde parkın toprak tesviyesinin devam ettiği belirtilmiş olup,  “az zamanda şehrimizin modern ve çok cazip bir parka sahip olacağı” kayıtlara girmiştir. Meclis zabıtlarından Taksim Parkı’nın 1949 yılında tamamlanıp halkın kullanımına açıldığı anlaşılmaktadır. Yine o yıllarda şehirde halkın kullanımına açık olan parkların; Taksim Parkı, Meydan Parkı, Atapark, Halk Müzesi (Atatürk Köşkü) Bahçesi’nden ibaret olduğu, Boztepe ormanının ise henüz fidanlık aşamasında olduğunu tespit ediyoruz.

Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinin 503. yıl dönümünün tarihi önemi ile mütenasip bir şekilde 25-27 Ekim 1964 tarihlerinde üç gün süre ile kutlanılması, İl Turizm Komitesi tarafından karara bağlanmıştır. Trabzon Belediye Başkanlığı da hazırladığı teskere ile Maraş Caddesi’nin bu tarihi kurtuluşa izafeten isminin Fatih Caddesi olarak değiştirilmesini önermiştir. Belediye Başkanı Suat Oyman’ın tutanaklara yansıyan konuşmasında;

“Trabzon’da ismi bulunmayan (geçmeyen) Büyük Fatih’in ebediyen yad edilmesi için İl Makamınca da tensip buyrulduğu üzere Maraş Caddesi’nin Fatih Caddesi olarak değiştirilmesini teklif buyuruyoruz.” der.

Üyelerden Ertuğrul Atakan;

“Vakti ile Trabzon’da bir Taksim mevkii vardı. Burada eski Değirmendere su arkına ait bir depo ve önünde çeşme mevcuttu. Bugün buranın şekli tamamen değişmiş Taksim vasfını kaybetmiş oluşu ve arkasındaki çok eski bir mezarlığın da park haline gelmiş bulunması dolayısı ile bu meydana Fatih Meydanı ve parkına da Fatih Parkı adı verilmesini teklif eder.”

Yapılan görüşmeler sonucunda Ertuğrul Atakan’ın görüşü oya sunulmuş ve Taksim Meydanı’na “Fatih Meydanı” ve Taksim Parkı’na da “Fatih Parkı” isminin verilmesi ve Maraş Caddesi’nin isminin aynen muhafaza edilmesi 1964 senesinde ittifakla kabul edilmiştir.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun olarak yenilenmiş olan bu şirin park, bugün, şehrin en cazip dinlenme alanlarından birisidir.

Editör: TE Bilisim