Nedenini ise; Askeriyede, bölük, tabur, alay olduğu gibi, diyanetin hac uygulamasında da yönetim açısından bu uygulama var’ diyerek özetleyen Öztürk, devamında ise şu ifadelere yer veriyor, “Her bölüğün başına bir görevli, birkaç bölüğün başına bir müftü hacca gönderiliyor. Buraya kadar doğal olması gereken ancak bu seçim karpuz seçer gibi yapılıyor. Yani, on yıllık bir diyanet çalışanı üç-beş defa hac veya umreye gönderilirken otuz yıl çalışıp emekliliği gelmiş bir başkası hac veya umreye gönderilmeden emekli ediliyor” ifadesiyle bir de serzenişte bulunuyor.  Her hac döneminde müftülükte bir takım kargaşaların yaşandığına dikkati çeken emekli din görevlisi Mehmet Öztürk, “Beni de hac veya umreye göndermeden emekli ettiler. İşin garibi de paramla gitmeye kalkınca da benden de hacca kayıt parası ve orada din hizmeti parası aldılar. Bu beni kahretti, mahvetti, emekli olduktan sonra ölene kadar hac ve umre işi yapmaya kendime söz verdim.” şeklinde konuştu. İşte çarpıcı açıklamalarıyla Mehmet Öztürk ile yaptığımız kısa röportajımızdan kesit:  

AMACIMIZ MÜSLÜMANLARA HİZMET

Türkiye’de İslam algısını nasıl değerlendiriyor? Sorusuna Öztürk şu şekilde cevap verdi:  “Bu hizmette elbette amacım para kazanmak değil, diyanet Cidde’de Havva anamızın mezarını ziyaret ettirmez, Hira ve Sevr dağlarına çıkarmaz, Hudeybiye’de deve sütü içirmez ama ben bunları yapıyorum, benimkisi bir inat, Müslümanlara bir hizmet. Aynen diyanet parasını alıyorum, onlar kâr ediyor, ben gerekirse cebimden veriyorum. İslam evrenseldir, belirli bir bölgenin veya milletin değildir. Dolayısı ile “Türkiye’de İslam algısı” deyimine katılmıyorum. Çerçeveyi biraz genişleterek “Türkler de İslam algısı” olarak cevaplamaya çalışayım. Karaim Türklerinin birazı Yahudi, Gagavuz Türklerinin birazı Hıristiyan, Uygur Türklerinin birazı Şaman, İran Türklerinin birazı şia, Türkiye Türklerinin birazı laik… Arı-duru Müslüman Türk bulmak zor. Şu an dünya üzerinde bir Türk İslam devleti yok. Algı bu! Yani bizim neden bir devletimiz diye sorgulayan yok denecek kadar az. 

PEKİ BU DURUM HAC’DA DABELLİ OLUYOR MU ? 

Kesinlikle göze çarpıyor. Elimde yazılı belge yok ancak gözlemlerime göre Uzakdoğu (Endonezya, Malezya) Müslümanları bize göre daha eğitimli, İran dışında Asyalı Müslümanlar en geri, batılı ve Türkiye Türkleri orta sınıfta sayılır. Hacılara neye, niçin hacca gittiğini soruyorum “dünya Müslümanlarıyla tanışmaya, konuşmaya, danışmaya, bir şeyler paylaşmaya gidiyorum” diyene zor rastlıyorsun.  Çoğunluk hurma ve zemzem almaya veya günah çıkarmaya gidiyor. Hacca gidip geldikten sonra üzerinde değişiklik yapan binde bir çıkıyor. İşte bu Türkiye’de din eğitimi verilmediğinin açık bir belgesidir. Müslüman niçin hacca gittiğini, niçin namaz kıldığını bilmiyor. Namaz, namaz da namaz diyorlar da niçin namaz bunu öğretmiyorlar. Namaz bir silkinme, uyanma, temizlenme, beyni dinlendirmedir. Elini, yüzünü yıkayıp temiz bir köşede kendini dinliyorsun, fikrediyorsun, şükrediyorsun, zikrediyorsun. Kendini sorguluyorsun… 

MÜSLÜMANLAR YETERİNCE İSLAMI TEMSİL EDEBİLİYORLAR MI? 

Keşke olumlu cevap verebilseydim, keşke ben yanılmış olayım ama İslam nere, biz nere? Dördüncü kitabıma yazdığım bir konudan örnek vereyim. Abacıbükü Camisinde iki görevliydik. Rahmetli Hasan Durgut hocam beni kitabına geçirebilir misin diye sordu, ben de düşündüm, taşındım, “geçireyim” dedim. Ve şöyle bir olay yaptık. Hasan hoca aynı hutbeyi iki hafta üst üste okuyacak gelen tepki ile birlikte Hasan hocayı kitabıma geçirecektim. İki hafta aynı hutbe üst üste tekrar okundu, dinleyenlerden hiçbir etki veya tepki gelmedi. Buradan cemaatin hutbe okumadığını test etmiş olduk. Niçin dinlemediklerini de sorduğumuzda diyanete güvenmediklerini söylediler.  Kadınların baş örtüsü hakkında ne düşündüklerini öğrenmek için Giresun Atatürk Merydanı’nda, Gazi Caddesi’nde ilçelerde, köylerde yüz değişik yaş ve eğitim dalında hanım kişilere Kuran’da başörtüsü ayeti var mı diye sordum. Ezici çoğunluk “bilmiyorum” cevabı verirken beş on kişi “vardır herhalde” üç beş kişi var var ama yerini bilmiyorum, sadece bir eczacı hanım var dedi, Kurandan yerini söyleyebildi.”diye konuştu. 

KİTABI İLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ

Hala hac ve umreye gitmek isteyenlere yardımcı olduğunun altını çizen Mehmet Öztürk hoca, “Ölene kadar kendimce bu görevi yapmayı düşünüyorum, amma gide gele yoruldum. Peşimi bıraksalar yapmayacağım, ancak beni bulup buluşturup bizi sen götür diyenler oluyor şimdilik umre kaydı yapıyorum. Kitap yazmak konusunda da benim için oyuncak, bir ayda bir kitap yazarım. Ancak bıraktım okurlarımın isteği üzerine “Yazarken utandım, utanmadan da yazdım” adında bir kitabım yakında piyasada olacak.”
Sedat KARAKAYA  
 

Editör: TE Bilisim