Basına yansıyan haberlere bakılırsa son günlerde Trabzon Kalesi içinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde Roma, Bizans, Komnenos ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda tarihi eşya ve kalıntılara ulaşılmıştır.

Trabzon Kalesi’nin geçmişine kısaca göz attığımızda Helenistik döneme kadar inmek mümkündür. Fakat bununla birlikte kalenin gerçek anlamda Roma döneminde inşa edilmiş, Komnenoslar zamanında önemli değişikliklere uğramış olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlılar döneminde ise çeşitli inşa ve onarım faaliyetleri yapılmıştır. 

Trabzon Kalesi üç kısımdan oluşmaktadır. En güneyde ve yüksekte bulunan kısma Yukarıhisar (Kule) deniliyordu. Burası kalenin en müstahkem yeriydi. İçinde Cuma namazı kılınan bir cami vardı. Yukarıhisar’ın kuzey tarafında Ortahisar vardı. Ortahisar’ın kuzeyinde ise Aşağıhisar bulunuyordu. Aşağıhisar deniz kenarında olup kuzey surlarının bir bölümü denize bitişikti.
Kalenin çeşitli kısımlarında Kule Kapısı, İmaret Kapısı, Yenicuma Kapısı, Sotka Kapısı, Moloz Kapısı, Mumhane Kapısı ve Pazarkapı denilen kapılar bulunuyordu ve bu kapılar güneş battıktan sonra kapatılırdı. 

Burada ifade edilen Yukarıhisar, Ortahisar ve Aşağıhisar’ın oluşturduğu Trabzon Kalesi’nin iç kısmı “kaleiçi” idi. Yani asıl Trabzon’un bulunduğu kısımdı. Surların dışında kalan alanlar ise şehrin dış bölümü yani varoş mahalleleriydi. 
Bu şekilde şehri dış saldırılardan koruyan Trabzon Kalesi, zaman geçtikte tahrip edilmeye başlanmıştır. 19. yüzyıla kadar genel hatlarıyla varlığını muhafaza eden kalenin, 1872 yılındaki yol yapımı esnasında hükümet konağı civarındaki surları ve Tabakhane Kapısı yıktırılmıştır. 

İlerleyen yıllarda kale surlarının önemli bir kısmı gerek devlet eliyle gerekse şahıslar tarafından yok edilmiştir. 1900’lerin başında eski kale surlarının en kıymetli kısmı yıkılmış; enkaz ve arsaları da satışa çıkarılmıştır. Kale surlarının tahribatı Rus işgali sürecinde de devam etmiştir. 

Cumhuriyetin ilk yıllarına gelindiğinde kale üzerindeki tahribat olanca hızıyla sürmüştür. Üstelik yasak olmasına rağmen bu tahribata dönemin Trabzon Belediyesi de göz yummuştur. Zira kanuna muhalif bir şekilde kale duvarları üzerinde ilk binayı yapan, belediyenin kendisi olmuştur. Moloz civarındaki sebze pazarı, kale duvarlarına bitiştirilmek suretiyle yapılmıştır.  Yine aynı bölgede bir fabrika kale duvarları üzerine oturtulmuştur. Belediye sonraki yıllarda pek çok vatandaşa kale duvarları üzerinde bina yapması için ruhsat vermiştir. Bu suretle özellikle Kuzgundere ve Zağnos Deresi yani kale duvarlarına yakın yerler tamamen binalarla dolmuştur.

Buna ek olarak bilinçsiz yapılaşmadan dolayı kale surlarının bir kısmı yıktırılmıştır. Mesela Moloz mevkiindeki kale duvarlarının önemli bir kısmı 1930’ların ikinci yarısında belediye tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Trabzon Kalesi’nin yıkımına 1940’larda da devam edilmiş, sebze halinin bulunduğu mevkide umumi hela yapmak amacıyla burada bulunan kale duvarları yıktırılmıştır. Kale surlarındaki değişim 1950’lerden sonra da sürmüş, 1953 yılında Trabzon Belediye Meclisi, eski eserler arasında bulunan kale duvarları ve bunlara yakın arsaların satılmaması yönünde bir karar almıştır. Fakat ilerleyen yıllarda yaşanan gelişmeler sonucunda kale surlarının yıkımının önüne geçilememiştir.

Bugüne geldiğimizde kale içinde yapılan kazılar neticesinde tarihi malzemeler ortaya çıkarılmaktadır.  Bu durum Trabzon tarihi için sevindirici bir gelişmedir. Umuyoruz ilerleyen süreçte kale surlarının korunması konusunda da bazı adımlar atılır. Zira tarihi kimliğini kaybetme tehlikesi altında olan Trabzon kentinin elinde kalan yegâne değerlerden biri de asıl bölümleri yıkılmış ve geride ancak enkazı kalmış olsa da Trabzon Kalesidir. Hiç değilse onu muhafaza edelim.