Sevgili okurlar birden fazla kişiyi ilgilendiren konuların var olduğu yerde bazı dengesizlikleri sıfırlamak çok zordur. Hal böyle olunca o toplumlar içlerinde barındırdığı bu sorunlarla adil bir düzende süreçte yaşamayı hep öğrendiler. Söz gelimi bir toplumda adalet varsa zengin ile fakir güzelle çirkin iyi ile kötü farklılıklarına rağmen hep bir arada yaşadılar yaşamaya da devam ediyorlar. Dikkat ettiyseniz her iki satırda da adaletten ve de adil düzenden bahsettik. Yani burada sihirli olan sözcük adalettir.

Ülke olarak da yıllardır adaleti sağlaması gereken yargıyı tarafsız hale getiremediğimiz için dün Ergenekon Balyozdan zulme uğrayanlarla bugün gerekli cezayı vermezsem fetocu derler düşüncesi yeni zulümlerin yaşanmasına neden oluyor. Adaleti bu durumda olan ülkemizin önemli bir kurumu olan Futbol Federasyonu’ndan ne bekleyebiliriz? Kaldı ki bu kurumu biz şike davasından da oluş biçiminden de çok iyi tanıyoruz.

Şimdi de gelelim Adana maçında hakemin lehimize verdiği karara. Öğünerek söylemeliyim ki en fanatik taraftar bile böyle kararı içine sindiremediğini üç büyüklere sesini çıkartamayanların gücü Adanaspor’a yetti diyerek yüksek sesle herkese duyurdu. Beklenti o ki aynı yüksek tonda başkanın da devreye girip Adana’ya yapılan haksızlığı dile getirmesi idi. Bu düşünceye düne kadar Anadolu’nun ağabeysi olan Trabzonspor’un başkanının yapması gereken bir görev olarak bakanlardandım. Ne yazık ki son on beş yirmi yıldır o köprünün altından çok sular geçti. Gelinen noktada himmete muhtaç bir dede duruma düşen kulübümüz bu görevini yapamaz haldedir. Kendine yapılan haksızlıklara direnmek için en büyük gücü her koşulda haksızlıklara karşı durmandan almalısın.
Sonuç olarak iradesi önce siyasetin sonra da bu yıl başta Beşiktaş olmak üzere FB ve de GS’nin etkisi altında olarak yönetim yapan bir kurumdan adil bir davranış sergilemesini beklemek hayalcilik olur. Tüm bu haksızlıkları ve de adaletsizlikleri yapının kendisi üretiyor Adana maçı da bizim lehimize olması açısından örnek bir maç niteliği taşımaktadır. Zira yıllarca takım olarak neler çektiğimizi bilmeyen yoktur. Bu yapılanlar da unutuldu zannedilmesin,eğer olaya maçlar bazında bakacak olursak sadece bu yıldan en az yedi sekiz maç alacağımız olur. Ancak kulüp ve de takım olarak başkasının alın terini çalarak kazanılacak tek puanı da kabullenmemiz mümkün değildir. Keşke bu kurumu yönetenlerin verilen emeğin ve de alın terinin ne anlam ifade ettiğini bilerek yönetseler bu sorunların hiç biri yaşanmazdı.

ÖZEL NOT; Atatürk, ben sporcunun zeki çevik aynı zamanda ahlaklısını severim sözünün ahlak kısmının altını çizerek tüm sporculara olduğu gibi Mustafa’ya da hatırlatmak isterim.