Deniz Baykal’la CHP Genel Merkezinde, Tansu Çiller ile Trabzonlu Gazeteciler olarak Ordu’da otelde, Mesut Yılmaz’la Başbakanlıkta Trabzonspor kafilesi ile Necmettin Erbakan ile de Mahmut Yazıcı’nın evinde sohbet ve söyleşi yapma imkanı bulmuştum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilk karşılaşmam ise 1995 yılında Karadeniz Gazetesinde idi.

İstanbul Belediye Başkanı iken Nurettin Aydın ve Muhittin Bal ile birlikte Gazeteye gelmiş ve sohbet etmiştik.

Yıllar sonra Erdoğan, başbakanlık koltuğuna oturdu. Trabzon’da karşılama ve uğurlamalarda karşılaşsak bile ilk yakın görüşmemiz Ahmet Metin Genç’in başkan seçildiği 2006 il kongresinden sonra grup toplantısında olmuş, ayaküstü grupta konuşmuştuk.

2007 seçimleri. Trabzon’da Erdoğan’ın yaptığı en büyük mitinglerden birisi.

Miting akşamı Zorlu Grand otel. Kaçkar TV’nin Genel Müdürü Adnan Onay ve Trabzonlu gazeteciler sorduk Erdoğan cevapladı.

Akyazı’nın sözünü de o gece vermişti..

Sayın Genel Başkana, Başbakana ‘Ankara’da da özel söyleşi yapmak isteriz’ dedik.

Dönemin Başbakanlık Koruma Müdürü Ali Uzuner her şeyi ayarladı, son anda aksilik çıktı. Ardından Basın Danışmanlığına getirilen Akif Beki ile temas kurduk. Rize’de yapmak için söz aldık fakat direkten döndü.

Sonradan Milli Eğitim Bakanı olan Nabi Avcı Basın Danışmanlığı görevine geldi ve yazışmamıza da şu cevabı verdi:

‘Anadolu’da binlerce gazete var, birine konuşsan diğeri küsecek.’

Ali Babacan Trabzon’daki basın buluşmasında Anadolu basınına yönelik yeni tasarruf tedbirlerini eleştirdi. Anadolu basınını övdü.

Bu arada Ali Savaş sabah kahvaltısında DEVA Partisinin Genel Başkanına  sordu.

İşbaşına gelene kadar Anadolu basını baştacı ama geldikten sonra da sizleri yakalamak zor.

Doğru liderler farklı davranıyor ama devleti yönetmeye başlayınca da farklı kulvara giriyorlar..

Anadolu basınına kulvar kalmıyor.

Liderler, Anadolu’yu gezerken kendi seslerini duyurmak için Anadolu basınından yararlanıyorlar.

Ama hükümetin sorumluluğunu yüklendiklerinde de Anadolu basını bu fedakarlıklarını unutuyorlar.

Unutmamalılar.

Şöyle de bakabiliriz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İnanılmaz bir yoğunluk var.

Bir taraftan Birleşmiş Milletlerde konuşacaksın. Bir taraftan tüm liderlerle değerlendirmeler yapacaksın.

Ekonomi sende onun cevabını vereceksin.

Örgütlerde bir rehavet olmayacak ona dikkat edeceksin bir de Basınla ilişkileri düzenleyeceksin.

Onun için diyorum  ki liderlik ayrı,

Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ayrı.

Yine de yılın belli dönemlerinde anadolu basını ile özel programlar yapılabilir ve bir araya gelinebilir.

Ali Babacan’ın Novotel’deki buluşması.

Trabzon basını ilgi gösterdi.

Uzun uzun sohbetler yapıldı.

Ama Sayın Babacan hazineden sorumlu bakan iken onunla görüşmek mümkün mü idi?

Sadece 3/5 imtiyazlı ekonomi gazetecisi vardı, başkası yanına yaklaşamazdı.

Yani Erdoğan gibi çarıklı siyasetçi olmadı.

Sayın Babacan bu yolculuğunda bunun sıkıntısını çekecek.