Faruk Özak, Süleyman Seba'dan sonra Türk futbolunun en centilmen başkanlarından biridir. Trabzonspor'a hizmetleri asla unutulmaz. Her insan gibi onun da hataları vardır... Artıları ve eksileri karşılaştırıldığında artıları çok fazla çıkar. En büyük, belkide en önemli hatası, 96 yılında kaybedilen şampiyonluktan sonra kamuoyu baskısına yenilerek başkanlığı bırakmasıdır. Şayet devam etseydi Trabzonspor, çöküş dönemine girmeyecek. Tam tersi çıkışını devam ettirecek, devamlılığı yakalayacaktı. Özak'ın bu zamansız ayrılışı gel-gitlere neden oldu. ''Yönetim de istikrar'' fırsatı kaçırıldı. Tam Sadri Şener'le bu istikrarı yakaladık derken, araya 3 Temmuz süreci girdi. Her şey alt üst oldu. Büyük kulübün gelenekleri olur. Büyük kulüpte ''Param var, yarın başkan olmak istiyorum'' diyemezsiniz. Yeri geldi taşın altına elinizi sokacaksınız. Sorumluluk alacaksınız. Kulübünüze koşulsuz destek vereceksiniz. İyi-kötü gününde yanında olacaksınız. Zamanı gelince de görev alacaksınız. Faruk Özak işte böyle bir Trabzonsporlu. Derin Trabzon suçlamalarıyla Faruk Özak gibi Trabzonsporluları köşeye sıkıştırmak isteyenlerin tek bir amacı vardır... O da Trabzonspor'u ele geçirmek. Normal yoldan başaramadıklarını, dedikoduyla başaracaklar. Neymiş, Faruk Özak kulüpten elini çekecekmiş... Niye çekecek? Meydanı fırsatçılara bıraksın diye mi? Keşke Faruk Özaklar'ın sayısı daha fazla olsa. Biz az olanı da yok etmeye çalışıyoruz. Özak'ın Trabzonspor'a hizmetleri bu sayfalara sığmaz. Siyasi kimliğine rağmen, kulübe siyaset bulaştırmamıştır. Şikeye ceza, ilk kez onun bakanlığı döneminde hayat bulmuştur. Faruk Özak'a ya da Trabzonspor'a hizmet edenlere ''elini çek'' diyeceğimize, dışarıdan seyredenlere ''elini uzat'' demeliyiz. Elini taşın altına sokanlarla, Trabzonspor'a sahip olmak isteyenleri aynı kefeye koymamalıyız. Trabzon insanın birbirini yeme özelliği, ifla etmez bir hastalıktır. Geçtiğimiz günlerde Özak'la bir görüşmemiz oldu. Üzgündü. Yaptığı hizmetleri anlatmak zorunda kalmasına hayli içerlemişti. Kupa Başbakanda kitabında ki bir kaç makalede adının geçmesine tepkiliydi. Tabi kendisine dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. ''Özak mı güçlü, yoksa Aziz'' derken, aslında yaptığımız sadece bir uyarıydı. Daha dikkatli olması için bir tahrik. Yine de başarılı olamadık... Boşuna demiyorlar ''hırsız kollanmaz'' diye. Faruk Özak belki şikeye engel olamadı. Ancak çıkardığı yasayla şikecilerin ceza almasını sağladı. Hepsinden önemlisi, o sezon Trabzonspor'un hakkını yedirmedi. Yiğidi öldüreceksiniz. Ama hakkını vereceksiniz. Her ne kadar Faruk Özak ''hakkımı helal etmem'' dese de, ben kendisine Trabzonspor'a hizmetlerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Editör: TE Bilisim