''Diyanet çalışanı ve din görevlisi olarak, aslımızı asla ve asla unutmadan sendikal hakkımızı arayabilmenin mücadelesini, çalışmasını yapmaktayız'' Nuri Ünal, Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Uygulama Oteli Konferans Salonu'nda sendikanın il temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen istişare toplantısında yaptığı konuşmada, Diyanet görevini sürdürürken elbette ki Allah'ın rızasını kazanmak gibi bir yüce gayeleri bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Bu milletin geleceğine hizmet edebilme gibi bir düstur ve yine bu cennet vatanın bölünmez bütünlüğünden vazgeçmeden, o şehit kanlarıyla sulanmış al bayrağının yerlere indirilmesine müsaade etmeden, o minarelerden beş vakit okunan ezanın dindirilmesine asla ve asla müsaade etmeden toplumu din konusunda aydınlatma gibi, herkesin hocası olma gibi, herkesi kucaklayan, kimseyi dışlamayan, kimseyi başka görmeyen, hangi düşüncede olursa olsun, hangi mezhepte olursa olsun, hangi giyim kuşamda olursa olsun herkesi Allah'ın bir emaneti olarak gören ve o beşeri mahlukat dediğimiz insana hizmet eden camianın mensuplarıyız.'' Hazreti Ömer’in adaleti Diyanet çalışanı ve din görevlisi olarak, asıllarını asla ve asla unutmadan sendikal haklarını arayabilmenin mücadelesini, çalışmasını yapmakta olduklarını ifade eden Ünal, şunları söyledi: ''Zor bir süreçte sendikacılık yapıyoruz. Türkiye şartlarında bunu değerlendirdiğimizde gerçekten sendikal hareket çok zor. Biz her kürsüde o yüce Resulün 'bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz ben bu davamdan geçmem' dediğini anlatıyoruz. Yine o adalet timsali Hazreti Ömer efendimizin hilafet döneminde, 'ben bir yanlış yaparsam ne yaparsınız', 'yanlış yaptığında seni (kılıcını göstererek) bununla düzeltiriz' ve onun karşılığında yine efendimizin Allah'a şükretmesini hep anlatırız. Esas nedir? Bunları anlatmaktır. Ancak esas idarecisiyle, görevlisiyle cemaatiyle, vatandaşıyla bunları yaşayabilmektir, bunları yaşatabilmektedir. Bunu sendikacılık anlamında getirdiğimizde işte bizimde sendikaya bakış açımız, hak arama dediğimiz, hakkı tutup kaldırma dediğimiz hadisenin, sendikacılığın özü burada yatıyor.'' Yanlış Olana Yanlış Denir Ünal, basit menfaatler uğruna davalarından, anlayışlarından, ideallerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, ''Biz güç ne anlarsanız ister siyasi güç, ister iktidar gücü, ister hükümet gücü, ister idari gücü, ister başka başka güçler, yanlış yaptığında bu gücün arkasında boyun eğme anlayışı içinde olamayız. Günlük menfaatlerle, basit hediyeler ve promosyonlarla birilerinin yaptığı gibi dün farklı, bugün farklı, yarın farklı olacak bir sendikal anlayışı biz reddettik. Çünkü biz sendikacılığın bir gönül birliği olması için çaba harcadık'' diye konuştu.

Editör: TE Bilisim