Yarın yapılacak olan rektörlük seçimleri öncesinde konuşan rektör adaylarından Prof. Dr. Süleyman Baykal, Ben bütün öğretim üyelerine açık ve net söylüyorum. Geleceklerinden endişe etmeyecekler. Özlük hakları ile ilgili olarak en ufak bir endişe duymayacaklar. Hak, hukuk ve liyakatın gözetileceği bir yönetim vaat ediyorum, bunu sadece vaat olarak söylemiyorum, icraata geçireceğim’ dedi. Baykal şu mesajları verdi: ‘Ben bütün öğretim üyelerine açık ve net söylüyorum. Geleceklerinden endişe etmeyecekler. Özlük hakları ile ilgili olarak en ufak bir endişe duymayacaklar. Hak, hukuk ve liyakatın gözetileceği bir yönetim vaat ediyorum, bunu sadece vaat olarak söylemiyorum. Bu benim sözüm, inşallah bunu da görecekler. Allah izin ederse yepyeni bir dönem beklentisini hep beraber gerçekleştireceğiz. Adalet, hak, liyakat, özgürlük, güven ve onurlu yepyeni bir dönem. Çünkü siz idare olarak öğretim üyesine yakın olursanız zaten o size yakındır. Genç arkadaşlar heyecanlarını yitirmemesi lazım, o heyecanı bir güce dönüştürmek lazım. Bu da ancak dediğim gibi gelecek endişesi taşımayacak, çalıştığının karşılığını alacağını bilecek, idarenin yanında olduğunu, desteklediğini bilecek.. Sonuçta üniversitenin imkanları bellidir. Bu imkanları adaletli bir şekilde kendisine destek olarak sunarsanız o öğretim üyesinin başka beklentisi yok. Çünkü ben ziyaretlerim esnasında şunu gördüm. Öğretim üyeleri bireysel bir beklenti içerisinde değil. Öğretim üyelerinin esas beklentisi bir güven içinde olma, ikincisi desteklenmek. Bugün bir öğretim üyesinin yanına gittim, bana sorduğu soru şu; projelerle alakalı olarak ben bir sıkıntı yaşayacak mıyım? Bu ne demektir, yaşayabileceği imajı kafasında hala var. Eğer siz bunu  onun kafasından silerseniz o zaman daha çok çalışır, daha fazla üretir.’ 50 bin öğrenci ‘Üniversiteye 50 bin öğrenciyi alıyoruz ve eğitiyoruz. Bir de lisansüstü öğrencilerimiz var. Biz bir kere bir sorumluluk üstleniyoruz. Size gereken öğrenciye, vermeniz gereken temel mesleki bilgiyi sadece teorik olarak değil pratik olarak da vermek zorundasınız. Ama bu bilgi 20 sene öncesinin hatta 10 yıl öncesinin bilgisi de olamaz. Güncel bilgi ne ise onu vermek zorundasınız, vermekle sorumlusunuz. Sizin öğrenciye karşı sorumluluğunuzu yerine getirmek zorundasınız. Bu sadece mezuniyet öncesi değil mezuniyet sonrası da. Mezuniyet sonrası yükseklisans, doktora programlarında da sizden mezun olan birisinin çok rahatlıkla bir yerlere gidip öğretim üyeliği yapabilecek kapasitede olması lazım. O yetenekleri ona eğer verirseniz bunu hak edersiniz, yani iyi bir eğitim verdim diyebilirsiniz.  Yoksa alelade bir öğrenci yetiştiriyorsanız üniversite olarak gerektiğini yaptığınız anlamına gelmez. Bu anlamda arkadaşlarla beraber hazırladığımız benim bildirgemde de var. Biz birincisi lisans ve lisansüstü programlarını güncelleyeceğiz, tabi öğretim üyelerimizle beraber yapacağız bunu. Çünkü biz artık 20 sene öncesinin bilgileriyle beraber gidilemeyeceğini bilen bir durumdayız. Dolayısıyla öğretim üyelerinden isteyeceğimiz bu programların güncellenmesi. Sadece bir kere değil belki her yıl gözden geçirilerek güncellenecektir. İkincisi mümkün olduğunca üniversiteye iyi öğrenci çekmemiz lazım. İyi öğrenci derken, sonuçta sınavla öğrenci alıyoruz. Daha iyi öğrenciyi nasıl alabiliriz? Kendimizi tanıtım tarafı var. Artık bu iş biraz tanıtmaktan da geçiyor. Eğer sisteminizi öğrenciye iyi tanıtabilirseniz öğrenci seçiminde bundan etkilenebiliyor dedi
Editör: TE Bilisim