Yeni Anayasa değişikliği ve İmralı açılımı(Barış Süreci) görüşmeleri Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirebilir. Nitekim Türkiye'nin gündemi Öcalan tarafından belirlenmekte. Gerçekten PKK silah bırakacak mı? Hükümetle PKK örgütü yeni açılımda anlaşarak bir barışa imza atıp terör bitecek mi? Görünen o ki; İKTİDAR-PKK görüşmelerinde belirleyici olan APO ve Küresel güçlerdir. Bu nedenle barışın, savaştan daha zor bir süreç olduğu gerçeğini görmek zorundayız. Başlatılan yeni İmralı açılımı ile barışın yakın olduğunu bir kesim heyecanla beklerken, Şehit Ailelerini ve  kamuoyunu teröristlerin affına hazırlamak kolay olmayacak elbette. Zira AKP iktidarının "açılım" politikası terör örgütünü moralmen güçlendirmiştir. Ayrıca çözüm için “açılımı” ortaya koyanlar halkı aydınlatma konusunda yeterli değiller. Şimdiye kadar olanlar ve olacak olanlar, tüm bilinenler halka anlatılmalıdır. Bu anlatımlar; milleti bilinçlendirmenin yanında, birlik ve beraberliğini de güçlendirecektir. Özellikle şunu belirteyim ki bu barış süreci Tayyip Erdoğan’ın sonunu getirebilecek güçte bir mesele. Zira Halkın, ‘TC’nin ve  ‘Türk’ ibaresinin kaldırılmak istenmesine ve çeşitli yerlerde akil adamlara gösterilen tepkilerden de kolaylıkla ölçülebilir. Habur ve Oslo'dan sonra İmralı barış süreci hükümetin üçüncü ve son el uzatma çabasıdır diye düşünüyorum. Zira halk artık  başka bir  barış sürecini asla kaldıramaz. Bence küresel güçlerin Türkiye’ye karşı kullandığı bir örgütün silahları bırakmasını beklemek saflıktır. Hele bölgemizdeki çatışmaların olduğu bir dönemde, küresel güçlerin terör örgütlerine çok gereksinmeleri var. Bu nedenle hükümetin teröristlere silah bıraktırma düşüncesi APO’ya özgürlükten öteye gitmez diyorum. İnşallah yanılırım. Buradaki esas hedef APO’ya özgürlük ve siyasi alan sağlamaktır. Türkiye uzun süredir küresel çetenin operasyon alanında, Ülkemize yapılan kansız müdahalenin sancılarını yaşıyoruz şu sıralar. Adeta deli gömleği giydirilip uyuşturulmuş bir toplum sinyali veriyoruz dışarıya karşı. Susturulmuş bir halk ve ellerini sevinçle ovuşturan küresel çetenin işbirlikçileri. Bu küresel çete hem PKK’ya hem de Türkiye’ye aynı anda yol gösteriyor. Bu yolun bizim lehimize bir yol olmadığını kestirmek zor olmamalı bence. Türkiye’ye müttefik gibi görünen ülkelerin aslında bize kendi stratejilerini, karşı tarafa da başka bir strateji uyguluyorlar. Bu kumpasa düşmüş ülke küresel stratejinin kurbanı Türkiye’dir. Hem halkın hem de Küresel güçlerin yanında görünmeye çalışan siyasetçilere de günü gelince bu halk en ağır şamarı vurur. Öyle bir şamar vurur ki, Küresel güçler bunu ta Atlantik ötesinde duyarlar. Unutmayalım ki, Küresel güçlerin oyuncağı taşeron bir örgüt karşısında yenilgiyi kabullenmiş bir ulus, asla bu coğrafyada yaşayamaz. Emperyalizmle ve ülkemizi bölmek ile yeni Sevr haritasını dayatmak için tüm güçlerle mücadelemiz  ülkemiz adına zor geçecektir. Türkiye henüz çözülmemiştir, dimdik ayaktadır, ayakta kalmaya devam edecektir. Elbette Türkiye gibi bir ülkeyi çökertmek hele de Türk milletini çökertmek öyle kolay değil. Nitekim bu topraklarda Türkler nice düşmanları toprağın altına gömmüştür. SAYGILARIMLA

Editör: TE Bilisim