Evet, sayın seyirciler! Trabzonspor transferde büyük bir atağa geçti. İki sezondur kaybettiği yıldızları yüzünden taraftarları ile başı dertte olan bordo mavili yönetim, nihayet kesenin ağzını açtı ve çok gizli pazarlıklar sonucu Barcelona’dan Messi’yi, R.Madrid’ten de Ronaldo’yu renklerine bağlamak üzere! İki futbolcuya ödenen astronomik rakam ise kulübün maliye ile başının derde girmemesi için açıklanmadı!  Messi ile Ronaldo’nun Trabzon’a inmeleri an meselesiydi ki… Bakın neler olmak üzere? Biliyorsunuz ki Trabzonspor hemen her yıl Şampiyonlar Ligi’ne katılıyor! Bu ligde kaç defa kupayı kaldırdığını ve kaç defa final oynadığını ben unuttum!!! Yani başarıdan başarıya koşuyor! Bu nedenle kadrosundaki sayısız yıldız oyuncudan neredeyse bıktı! Yine biliyorsunuz ki Trabzonlular çok zor beğenir! Çünkü, başarıya ve yıldız oyuncuya doymuş bir vaziyettedirler! Her şeyi en iyi onlar bilir! Nereden mi biliyorum? Eee, ben de Trabzonlu değil miyim? Bu nedenle şimdi emin olun ki Messi geldiğinde “ Ula, bu ne kadar küçük bir adammış! Habu boyda futbolcu mu olur? Bu adam parmak gibi… İstemüzük! Geldiği yere gitsin! Bize daha iyisi alın!” diyeceklerdir! Ronaldo mu?O da kim canım? Adam kavak ağacı gibi upuzun! Sanki fasülye çubuğu arıyoruz? Hem sonra bunun saçları da sürekli biryantinli! Hem bize uyum da sağlayamaz! Bunu da istemüzük.” laflarını şimdiden duyar gibiyim! Ayrıca “ Yahu bunlar İspanya La Liga’da birbirlerine düşman değiller mi? Bunlar Trabzonspor’un ahengini bozarlar! İstemüzük!”ler de cabası… Ya sevgili dostlar… Biz Trabzonlulara kimse bir şey beğendiremez, biz de hiçbir şeyi beğenmeyiz! Fatih Tekke satılırken bu kentin yüzde 99’u “Oh oldu! gitti kurtulduk demedi mi? Gökdeniz satılmadan Hüseyin Avni Aker’in basın tribünündeki futbol özürlü dallamaların küfürlerine az mı maruz kaldı? Satıldıktan sonra “Zaten yıldız değildi!” denmedi mi? Bitmedi! Bu kulübün taraftarlarının büyük çoğunluğu “Umut futbolcu değil. Bu bir kazma!” diye diye bizim başımızın etini yemedi mi? Umut sırf bu yüzden gitmek istemedi mi? Burak ilk geldiğinde her maçtan sonra ona okunan beddularının hesabını tutan var mı? Sayısız örnek verebilirim. Bu nedenle bırakalım da Messi ile Ronaldo kendi kulüplerinde kalsın! Bu rüya gerçek olsa, sizleri temin ederim ki yukarıda eleştirilerden onlar da paylarını mutlaka alırlar! Şimdi derin bir iç çekip, aynaya bakalım ve 10’a kadar sayalım. Hadi bakalım: Bir, iki, üç… “TRABZONSPORLU MU, TRANSFERSPORLU MU?” Trabzonspor’a transferin gerekli olduğunu herkes gibi, yönetim de Şenol Güneş de biliyor!  Tabii ki ben de aynı görüşteyim. Ama bir farkla… “İlla da transfer…” diye diye Trabzonspor yönetimi büyük baskı altına sokuldu. Onlar da artık hata yapmamak için bir genel menajer aldılar. Giray Bulak… Artık transferlerle Giray Bulak ilgileniyor. Elbette Güneş’in bilgisi dahilinde… Bugün yarın Giray Bulak  bir veya iki futbolcu ile gelebilir! Şimdi gelelim başlığa. Bu başlık benim değil… Bu başlık Trabzon basının genç kalemlerinden Ergin Zihni’ninErgin Zihni, “Transfer, transfer …” diye yırtınan yerel basının peşine takılmadan, medya dalkavukluğu yapmadan “ Trabzonsporlu olun, transfersporlu değil…” diye yazdı. Kendisini kutlarım. Yani Trabzonspor transfer yapmasa veya başarısız olsa, hatta küme düşse ondan vazgeçecek miyiz? Aferin Ergin Zihni! Umarım bu tutarlı çizgini devam ettirirsin. COLMAN NEREYE? Beşiktaş’ta Quaresma, Fenerbahçe’de Alex sorunu olur da Trabzonspor eksik mi kalır? Bizim de nur topu gibi bir Colman sorunumuz doğdu. Müjdeler olsun!  Colman da gitmek istiyor-muş! Eline kolunu sallaya sallaya gidenlerin peşinden… Bunun için Engin Baytar senaryosunu ezberletmişler kendisine… Öyle diyorlar. Kendisine verilen para cezasını – ki Trabzonspor yönetimi durup dururken, ortada hiçbir neden yokken kendisine ceza vermiş!!! - bahane ederek huzurluk yaratmış, sonra da idmanı izinsiz terk edip, maça da ağrılarım var diyerek çıkmak istememiş! Hem de hayati maçlar öncesi… Başka senaryolar da var! Sadri Şener güya onu satmak istiyormuş da bu bahane üretilmiş! Öyle ise Şenol Güneş de bu senaryoya dahil demektir! Peki siz Şenol Güneş’in yerinde olsanız elinizde kalan en iyi silahlarınızdan birini düşmanlarınıza verir misiniz? Şüphesiz vermezsiniz! O halde başka senaryolara bakalım… Bir duyuma göre, Alex’le sorun yaşayan Fenerbahçe, el altından Colman’a haber gönderip bir bahane ile ipleri koparmasını ve ayrıldıktan sonra Fenerbahçe’ye gelmesini istemiş! Yoksa Galatasaray da mı bu senaryonun başka bir tarafında? Belki de başka bir kulüp… Türkiye’de her şey mümkün! Şikenin, teşviğin mahkemece tescil edilmesine rağmen onu ve yapanları hala örtbas etmeye çalışanların  olduğu yerde tüm senaryolara açığız! Yalnız bu defa kazın ayağı hiç de öyle değil! Bir defa Colman’la geçen sezon tam 4 yıllık sözleşme yapıldı. Yani bu oyuncu, 2015 Mayıs sonuna kadar Trabzonspor’un malı… Ayrıca kendisine – ne demekse- “iyileştirme” de yapılmış… Eline koluna sallayarak gitmesi mümkün değil… Yönetim de bunca olaydan sonra para için bu oyuncusu satmaz, satamaz… Bu yükün altına giremez. Colman bu nedenle ya oynayacak, ya oynayacak! Başka yolu var mı? İlla da “Oynamam…” derse ki parasını aldığı, Trabzonspor sözleşmeye sadık kaldığı sürece bu da mümkün değil… Elbette bilmediğimiz başka nedenler yoksa… BU TAKIMA ELENMEK AYIP OLUR! Macaristan’ın Videoton takımı ile yarın akşam Trabzon’daki 0 - 0’ın rövanşı oynanacak… Geçen hafta oynanan maçta rakibi gördük. Daha önce iki takımı elemesine rağmen Avrupa’da 50 yıl önce oynanan futbolun son temsilcilerinden biri gibiydi. Sert Ye oba, vur topa” mantığı ile hareket eden, bolca vakit çalan bir izlenim uyandırdılar. Elbette küçümsemek için yazmıyorum fakat, Trabzonspor bu rakibi gözünde fazla büyüttü galiba… Ne kadar formsuz ve eksik olursa olsun Trabzonspor bu takıma deplasmanda yenilmez… 8’i hazırlık olmak üzere oynanan 11 maçta da yenilmedi bordo mavili takım! Bu nedenle yarın gece tur atlayıp döneceğine inanıyorum. Futbolda her şey olur ama, Trabzonspor’un bu takıma elenmesi ancak “ayıp”la izah edilir! Trabzonspor’un böyle bir ayıba imza atacağını sanmıyorum! BİR GALİBİYET GEREKLİ İDİ… Trabzonspor camiası sabırsız, aceleci, telaşe… İki maçta berabere kalandı diye neredeyse kenti yangın yerine çevirdiler. İşte SB Elazığspor galibiyeti… İki beraberlikle takım çökmezse, bu galibiyetle de zirveye çıkmayacak. Sadece şunu söylüyorum: Ne kadar eksik olursa olsun bu takımın adı Trabzonspor’dur. Ona bir galibiyet gerekli idi. O da geldi. Şimdi umarım sinirler rahatlamıştır. Taraftara düşen, sonuçlar ne olursa olsun takımlarını desteklemektir. 40 yıldan beri bunu söylüyor ve bunu yazıyorum. Dilimde tüy bitti. Sizin Trabzonspor sevginiz var da benim yok mu? Biraz izan ve biraz insaf… GEREKSİZ SÖYLEMLER! Trabzonspor yönetimi başta Sadri Şener olmak üzere özellikle Burak’ın gidişinden sonra haklı olarak hayli rahatsız oldu. Ancak bu rahatsızlık gereksiz söylemleri de beraberinde getiriyor. Şener’in dilinin kemiği yok… Düşündüğünü şakkadak diye söylüyor. Bu da bana göre Trabzonspor’a zarar veriyor. Sadri Şener’e ve diğerlerine tavsiyem her akıllarına geleni kamuoyu ile paylaşmamalarıdır. Trabzonspor yönetimi de politik olmayı bilmelidir. Bilmiyorsa öğrenmelidir. Trabzonspor yönetimi hiçbir kulüple polemik konusunda muhatap olmamalıdır. Kulübün izleyeceği yol, haklı olduğu davasında kamuoyunu sürekli canlı tutmak olmalıdır. Zaten bunu da yapıyor. Gereksiz polemikleri çöpe atın, gitsinler…
Editör: TE Bilisim