Ülkemizin kurucusu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, evladı olmamasına rağmen ülkenin bütün çocuklarına 23 Nisan’ı Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı olarak armağan ederken, eminim o savaş yıllarında bile çocuklarımız bu kadar çok mağdur olmamıştı… İki hafta önceki yazımda, Bitlis merkezden evimde misafir ettiğim kış günü ayağı terlikli minik yavrudan bahsetmiştim. Okuyana hikâye gelen o gerçekle iki hafta sonra barış süreci çerçevesinde Urfa’ya yardım götüren Tuzla Trabzonlular Derneği ile birlikte şehre giden gazeteci arkadaşımız Sevgili Zeki Gökçe’nin çekmiş olduğu kare ile karşılaşınca bir kez daha yüreğim buruldu... Kimse kusura bakmasın… Bence Kürt kardeşlerimizi bizimle değil, önce kendi bölgelerinde yaşayan zengin ve duyarsız hemşerileriyle barıştırsınlar! Önce o sorumsuz para babalarından başlasınlar… Sonra bize eyvallah! Devlet ilk iş Doğu ve Güneydoğu kökenli iş adamlarını tespit etsin! Oturtsun hepsini karşısına… Ve sorsun! “ Bu güne kadar neredeydiniz? “… Bahane aramayın desin… Hanginiz çıkıp? “ Ey halkım ben bölgeme yardım etmek istiyorum ama dağdaki bana müsaade etmiyor “ dediniz, diye sorsun? Deseydiniz! Bu 70 milyon şahlanır, ayağa kalkar, 7 bin dağlıyı o dağdan indirirdi… Bu ayıp Egeli’nin, Karadenizli’nin, Marmaralı’nın değil! Bu ayıp sizin desin! Devlet o bölgenin iş adamlarını oturtsun karşısına, sizin çocuklarınız marka ayakkabıları ile ABD de fink atarken, bak hemşerilerinin çocukları karda çıplak ayak geziyor desin! Ayağına giyecek bir çorabı bile olmayan o yavruların vebali sizin boynunuza desin! Devlet o bölge kökenli avukatları tespit etsin! BDP'ye hak hukuk diye yırtınırken, kendi bölgenizin evlatları yalın ayak karda yürüyor, hani o yavruların çocuk olma hakları desin, niçin onlar için yırtınmazsınız, onlar için ne yaptınız desin! Devlet o bölge kökenli doktorları tespit etsin! Devlet o bölge kökenli eli kalem tutan cebi para görenleri tespit etsin! Bu sizin rezaletiniz desin! 21. Yüzyıl da artık neyin neden kaynaklandığını herkesin adı gibi bildiği bir “ Dağ Oyununu “ bizlerin üzerine yıkarak kendi hatalarını, devletin tüm halkına mal ederek, sonra da yan gelip yatarak işin içinden çıkanlar artık bu yükü biraz da kendileri sırtlansınlar bir zahmet! Herkes siyaset ayağına lafları eveleyip geveliyor! Görüntü ortada! O kadar net! Yıllarca seyirci kaldıkları bu zulmü, biz vatanseverlerin üzerine “ Çözüm süreci” adı altında pas ederek yalandan kimse zırvalamasın! Benim sözüm kendi bölgelerinin evlatlarına sırtını dönmüş ağalara! Bilesiniz bizim kimseyle küsmüşlüğümüz yok! Emin olun ben, vatanımın Güney ve Güneydoğusunda yaşayanları sizden daha çok seviyorum. Emin olun benim güzel vatanımın tüm insanları da o bölgede yaşayanları sizden daha çok seviyor. Bende dâhil olmak üzere, hepimiz görevlerimizi fazlası ile yerine getirdik. En garibanımız bile o bölgenin kaçak kullandığı elektriği ödeyerek görevini layığı ile yerine getirmiş durumda. Benim sözüm Doğu ve Güneydoğu kökenli olan ülke zenginlerine. Kendi ceplerinden gayri kimseyi görmeyen, zifiri karanlığa bakar gibi bakan para babaları, lütfen önce kendi hemşerilerinizle barışın. Kucaklaşın... Göz göze gelin. Sarın hemşerilerinizin küçük yavrularını… Tembel tembel oturmayın. Bir önerim olacak hepinize… Mesela bu yaz milyon dolarlık yatlarınızı yenilemeyin, hatta satın üzerine biraz da para koyup her biriniz bir köyü kalkındırın... Buyurun size kalkınma… Buyurun size barış… Bu kadar basit. 24 saat karalama yaptığınız Mustafa Kemal Atatürk’ün düşündüğü kadar düşünseydiniz o yavruları, şimdi o çocuklar cennet gibi vatanda mutlukla yaşardı. Sonra meydanı boş bulan sosyolog bozması beyin fukarası cahil adamın biri çıkar“ Otistik yavrularımız da Allah alanı “ olmadığı zırvasını savurarak ve onları ateistlikle fişler… Sanki akıllı adamlarda Allah alanı var da? Olaydı o çocukların ayakları çıplak olur muydu?
Editör: TE Bilisim