Ligde bazı maçlar vardır ki 6 puan değeri taşır. En son oynadığımız Konyaspor maçı da bunlardan biriydi. Bu maç öncesi zirvenin iki ortağından biri olan Ç.Rizespor, bereketli Konya ovasından ambarlarını fulleyerek Rize’ye dönerken, Kayseri’nin Erciyes dağı, içerde abisi tarafından çoğu maçta dışlanarak “tarla” stadında değilde, bu kez “saray yavrusu” stadında Bolu dağına teslim oluyordu. Bu ligde sezon sonu mutlu sona ulaşmak istiyorsanız, şampiyonluk yolunda rakiplerinizi ekarte etmeniz gerekiyor. Bu bağlamada sırasıyla oynayacağımız Konya, Erciyes, Adana ve Karşıyaka maçlarının önemi büyük. Engin hoca, her zaman maçlara tek tek bakıyorum demişti. Doğru olan da bu. Futbolcunuza genel anestezi değilde, lokal anestezi uygulamanız gerekiyor. Topçunun kafasını fazla dağıtmadan, önündeki maça konsantre olacaksın. Yeşil mavili takım bu serinin ilk maçı olan  Konyaspor’u evinde yıkarken, bu hafta oynayacağı K.Erciyes takımına kilitlenmişti. Bu kısa film şeridinin ardından inelim yeşil cimlerin üstüne bakalım karpuz, dondurma ve güneş kremine hoşça kal dediğimiz kestane, ıhlamur ve kalın montların üstüne şemsiye takviyesi yaptığımız, doğal gaz faturasına tekrardan merhaba diyeceğimiz  Kasım ayının ilk haftasında oynanan maçta neler olmuş.. Maç öncesi zirvenin “Teras Katına” yerleşen Ç.Rizespor, hemen bir kat aşağıda komşusu Erciyespor’u evinde ağırlarken maça Engin hoca, Hakan’ın yokluğunda geldiği günden beri kendini doğru, dürüst gösteremeyen Mısır’lı Hassan hamlesi ile çıkarken, konuk Erciyes takımında kayda değer tek değişiklik Hüseyin Yoğurtçu olyordu. Maça deplasman takımı hızlı başlayan ekip oluyordu. Ortada Ragıp, Alaattin, Emre ve Hannı dörtlüsü, Fahri ve Hassan ikilisine karşı sayısal ve top kullanma üstünlüğünü kabul ettirirken, bizde forvet arkası görev yapan Kenan’ın ilk devre boyunca fazla katkı vermeyişi Kayseri temsilcisinin bir nevi ekmeğine yağ sürüyordu. 11’de Fransız futbolcu Hannı’nin pasında Gohou’nın şutunda içimizden "Bismillah” çekerek başladık. İlk 15’de yenilen baskının ardından kaleye çektiğimiz ilk şut gol olurken, kuşkusuz golü atan C.Ahmet’e pası veren kaptan Fahri’yi unutmamak gerekiyor. Kayseri takımının orta sahası seri oynayan oyuncularla kurulu. Araya atılan her derinlemesine pas, kalemize büyük tehlike yarattı. Bu devre Kenan Şahin’in direk dönen topu, Alaattin’in müsait pozisyonda kaçırdığı derken, gol bağıra bağıra 42’de korner ’den geliyor, fakat yediğimiz gol adam gibi değilde, içimizi sızlata sızlata bir nevi Gohou’ya çarpan top süzüle, süzüle ağlarımızla buluşuyordu. İlk devreyi buruk bir şekilde kapatarak, ikinci devre olacakları beklemeye başlarken, maçın hakemi Tolga Özkalfa içinde hiç de iyi olmayan kelimeleri bu devre içimden bolca geçirdim !.. İkinci devre Engin hoca mecburi kaleci değişikliğinin yanında, birde Kenan , Cumhur hamlesi ile başlıyor, bu devrenin ilk net gol pozisyonunu 53’de Kalu’nun kafasından değerlendiremiyorduk. İlk devre sahada çıkan fırtınanın aksine bu devre iki takımda kontrollü oyunu tercih ederken, 74’de kontrolsüz geri pasına bir o kadar kötü vuran kaleci Fırat, ilk golü atan Gohou’ya topu çarptırdığında kalemize kendi ayağımızdan bir gol daha görüyorduk. 1-2 Maç genelinde Hakan’ın yokluğunda bizim orta sahayı iyi parselleyen Erciyes takımı attığı iki “Bedava” golle evine üç altın puanla döndüm derken, son sözü Murat Sözgelmez söylüyor ve Ç.Rizespor tarihine 2000. golü atarak adını bu kulüpte altın harflerle yazdırıyordu. Son sözüm özellikle kale arkasına yer alan bir kısım taraftarlara: Takımın lider, sen destek vereceğine, köstek oluyorsun, geri duruma düştüğünde... Aynı taraftar uzatmada atılan golde bu sefer Rize, Rize diye bağırıyor. Arkadaşlar yapmayın , dik durun, yaşınız daha genç erkenden dizleriniz ağırır, romatizmanız başlar. Bu takım ve yönetim desteği fazlasıyla hak ediyor…
Editör: TE Bilisim