Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2023 Eğitim Vizyonu toplantısında, okul yöneticiliğine yapılacak atamalara ilişkin olarak, "Eğitim yönetiminde ehliyet ve liyakat olmazsa olmazımızdır. Bakanlığın en üst yöneticilerinden okul müdürlerimize kadar tüm yönetim kademelerimizi bu anlayışla ve dış müdahalelere kapalı şekilde çalışır hale getireceğiz." dedi.

Bu açıklama, eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi yolunda önemli bir açıklama olarak değerlendirilmelidir. Eğitim sisteminde, eğitim yöneticiliğinin önemli olduğunu kabul etmeyen yoktur. O kadar ki, eğitim yönetim bilimcileri, “Okulun, yöneticisi kadar kaliteli okul olduğunda” hemfikirdirler. Böyle olunca eğitimdeki başarının faturası, öncelikle eğitim yöneticilerine çıkarılması gerekir. Bu durumda eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi ve eğitim yöneticiliğinin seçme, atama ve geliştirilmesinin bilimsel bir yolla yapılması elzemdir. Çünkü meslekleşmemiş okul müdürlerinin böyle bir faturanın üstesinden gelmesi güçtür. Eğitim yöneticilerinin liyakate bağlı olarak seçilmesi ve atanması, bilimsel tutum ve davranışın gereğidir. Yani liyakat, ancak bilimsel kriterlerle belirlenir ve bu kriterlere göre uygulanır. Bu da eğitim yöneticiliğinin bir meslek olduğunun kabul edilmesi ile mümkün olabilir. Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması, eğitim yöneticiliğinin gelişmesi adına ümit verici bir açıklamadır.Geçmişte eğitim yöneticiliği, bir meslek olmaktan çıkarılmış ve eğitim yöneticileri bulundukları makamda “geçici elemanlar” olarak kabul edilir hâle gelmiştir. Kendini geçici bir eleman olarak kabul eden bir eğitim yöneticisinin, gününü gün etmekten başka bir kaygısı olamaz. Liyakate dayalı olarak seçilmeyen eğitim yöneticilerinin, kendilerini geliştirmek gibi bir endişeleri de olmaz. Çünkü ne zaman ne olacağı hakkından kimsenin bir öngörüsü yoktur.2023 Vizyon Belgesi, eğitim yöneticiliğinin, yeniden bir meslek hâline getirileceğinin işaretini vermektedir. Nitekim belgede, “Okul müdürlüğü, yüksek lisansa dayalı bir meslek oluyor.” denilmektedir. Bu, eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi yolunda önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. Okul yöneticilerinin özlük haklarının iyileştirileceğine ilişkin çalışma da eğitim yöneticiliği mesleği için önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Eğitim hizmeti bütün dünyada birincil kamu hizmeti olarak kabul edilmekte ve bütün gelişmiş ya da gelişmeye çalışan ülkeler, önceliklerini eğitime odaklanarak düzenlemektedirler. Hızlı bir değişim özelliği gösteren içinde yaşadığımız çağın “bilgi çağı” olarak adlandırılması da çağımızda eğitimin daha bir değerli olarak kabul edilmesine neden olmaktadır. Bilgi çağında değişimin hızı daha da artarak devam edecektir. Bütün değişimlerin odağında eğitimin dolayısıyla okul denilen kurumun yer alması kaçınılmazdır. Yani dünün anlayışıyla kurgulanan okulun, günümüzde değişime ayak uyduracak biçimde yeniden kurgulanması zorunlu görülmektedir. Bu nedenden dolayı, bu çağın okul yöneticiliği, bu çağın özelliklerini yansıtan, değişimi yaşayan bir okul sisteminde kendini bulacaktır. Eğitim yönetiminin sınırlı bir alana uygulanması olan okul yönetimi, okuldaki eğitimin verimli bir biçimde kamunun hizmetine sunulmasından sorumludur. Okulun etkili olması, etkin kamu hizmeti verebilmek için şarttır. Etkili okul için etkili yönetici olmazsa olmazdır. Etkili okul müdürü “lider yönetici” olup, okulu, görev, yetki ve sorumluluklarını paydaşları ile paylaşarak yönetişim tekniği ile yöneten kişi olarak ortaya çıkmaktadır. Çağın okullarını yönetmekle görevli okul yöneticilerinin “eğitim lideri” ya da “lider yönetici” olup olmamaları, okulların yeniden kurulup kurulamayacağının ipuçlarını verecektir. Lider yönetici olmanın olmazsa olmaz şartı da okul müdürlüğünün meslek hâline getirilmesidir. Vizyon belgesindeki hususların hayata geçirilmesi, eğitim sisteminin öncelikle yöneticileri için önemli bir kazanım olacaktır.