Ülkemizde son yıllarda savunma sanayinde yaşanan gelişmeler hepimizin göğsünü kabartıyor. Yerli ve milli sloganı altında üretilen ve ileri teknolojiye dayanan savunma sanayi ürünleri terörle mücadelede Türkiye’nin elini güçlendirmektedir. Bilhassa insansız hava araçları sayesinde terör unsurları yerlerinde tespit edilerek etkisiz hale getirilmektedir. Bu uçakların varlığı Libya ve Azerbaycan’da yaşanan savaşların kaderini değiştirmiş, bu sayede dış politikada Türkiye’ye hareket alanı açılmıştır. Ayrıca Ukrayna ve Polonya gibi bazı devletler insansız hava uçaklarından satın alarak kendi silah envanterlerini kuvvetlendirirken Türk ekonomisine de bu sayede dışarıdan kaynak girişi sağlanmaktadır. Bunların yanında yerli üretime dayanan tank, silah, helikopter ve denizaltı gibi diğer savunma sanayi ürünlerinin de üretimi hesaba katılırsa ileride Türkiye’nin bu alanda rakipsiz konuma gelebileceği muhakkaktır.

Türkiye’nin yüz akı olan bu hamlelerin başında bulunan Selçuk Bayraktar ve ekibini kutlarken bundan 75 yıl önce benzer bir girişim için yola çıkan Nuri Killigil Paşa’yı yâd etmemiz gerekir. Zira Nuri Paşa da aynı Selçuk Bayraktar gibi yerli üretime dayanan milli savunma sanayinin önemine inanmış, bu amaç için uğraşmış ve maalesef bu uğurda canını vermiştir.

Nuri Paşa aslından Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine damga vuran Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın kardeşidir. Nuri Paşa’yı Türk Tarihinde ölümsüzleştiren en önemli hususlardan biri de 1918’de Azerbaycan’ı Ermeni işgalinden kurtaran Kafkas İslam Ordusu’nun komutanı olmasıdır.  15 Eylül 1918’de Bakü’ye Osmanlı Sancağını diken Nuri Paşa’nın bu zaferi uzun sürmemiştir. Ziradiğer cephelerde yaşanan bozgunların neticesi olarak Osmanlı Devleti savaştan mağlup ayrılmış ve 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesigereğince Kafkas İslam Ordusu dağılmıştır.Kafkas İslam Ordusu mensubu askerler daha sonra 15. Kolordu emrine girerek Milli Mücadelede Doğu Cephesi’nin Ermeni işgalinden kurtarılmasını sağlamışlardır. Nuri Paşa, İstiklal Savaşı'nda Sarıkamış harekâtına iştirak ettiği için 1929'da İstiklal Madalyası almıştır.

Savaşın ardından ticarete atılan Nuri Paşa soyadı kanunu sonrası Killigil soyadını almış, İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru Zeytinburnu’nda bir silah fabrikası açmış daha sonra bu fabrikayı Sütlüce’ye taşıyarak genişletmiştir. Fabrikada meşhur Killigil Tabancası adıyla kendi dizayn ettiği tabanca başta olmak üzere matara, gaz maskesi, çelik başlık, soba gibi ürünler üretilmiştir. Bunların yanı sıra top ve havan mermisi de imal edilmeye başlanmış hatta bunlar Mısır ve Pakistan gibi ülkelere ihraç edilmiştir.

Fakat Nuri Killigil’in yükselişi bu alanda üretim yapan küresel güçleri rahatsız etmiştir. İsrail’in kuruluşuna karşı çıkmasıyla bilinen Nuri Killigil’in fabrikasında 1949’da sebebi tespit edilemeyen büyük bir patlama yaşanmış ve içlerinde Nuri Killigil’in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatını kaybetmiştir.

Tıpkı Vecihi Hürküş, Nuri Demirağ gibi Nuri Killigil de ülkesinin dışa bağımlı olmaması, kendi ayakları üzerinde durması ve güçlenmesi içinçalışan, gayret eden bir vatanseverdi. Fakat Nuri Killigil’in hayalleri esrarengiz bir patlama sonucu yarım kaldı. Belki de yerli ve milli sermaye ve teknolojiyle silah üretilip satılmasından rahatsız olan çevreler Nuri Killigil’in fabrikasını ve kendisini ortadan kaldırmış ve böylelikle Soğuk Savaş yılları boyunca Türkiye’nin savunma sanayinde dışa bağımlı bir şekilde kalması istenmiştir.  

GeçmişteNuri Killigil’in yaşadığı trajik olaylar bugünSelçuk Bayraktar’ın da başına gelebilir. Bu nedenle geçmişten ders alarak yerli ve milli savunma sanayi hareketini her türlü iç ve dış tehdide karşı gözümüz gibi korumalıyız. Esasen Selçuk Bayraktar’ın en büyük şansı, arkasında güçlü bir iradenin olmasıdır. Hayallerini gerçeğe dönüştürme hususunda devlet desteğini arkasına alan Bayraktar, umuyoruz ki Nuri Paşa ve diğerlerinin sahip olmadığı bu büyük şansı iyi değerlendirerek Türk Milletini gururlandırmaya devam edecektir.