ODAKLANALIM, ŞIMARMAYALIM O KUPAYI BU SEZON KALDIRALIM

Kapıyı iki kez çalmayan fırsat Trabzonspor'a bu kez altın tepside sunuldu. Ligin on ikinci haftası itibarıyla namağlup lider konumda bulunan Bordo-Mavili ekibin en yakın rakipleri Hatay ve Konyaspor'la arasındaki fark 7 puan.

Trabzonspor'un hayati Beşiktaş galibiyeti bir yana, olası şampiyonluk rakiplerinden Galatasaray'ın Karagümrük ile yenişememesi, Fenerbahçe'nin de Kayserispor önünde iki puan bırakmasının yanı sıra Hatayspor'un Adana Demirspor'a karşı aldığı yenilgi bordo mavililere şampiyonluğun yolunu açtı. Bundan sonrası ise matematik oyunları evresi... Trabzonspor'un, 'Üç İstanbul' takımının Avrupa sınavlarından kalan fiziksel yorgunluğunu da akıllıca değerlendirmesi kaçınılmazdır.

Konfüçyüs "Eğer ağaca çıkmak istiyorsanız, yıldızlara tırmanmayı isteyin" der. Trabzonspor'la koyun koyuna büyüyen bir şampiyonluk özlemi var. Tabii ki büyük hedefler için devasa badireleri, çetrefilli yolları aşmak gerekiyor. Bu da birlik olmakla mümkün. Ama dikkat! Trabzonspor sütten ağzı yanan bir kulüp ve yoğurdu bile üfleyerek yemeli.

Hatırlayın 2010-11 sezonunu... Yani şike skandalının patlak verdiği, Fenerbahçe'nin ev sahibini bastıran yavuz hırsız rolüne büründüğü sezonu... Tapelere ve mahkeme kayıtlarına göre, Fener'in kendisine payanda olan kulüpler sayesinde ve birtakım ayak oyunlarıyla Trabzonspor'un 9 puan gerisinden gelerek şampiyonluğunu ilan etmesi Türk futbolunun alnına çalınan kara bir lekedir. Bu nedenle, Trabzonspor camia halinde el ele yürümeli, tüm kırmızı çizgilerini çekmeli, her maça final gözüyle bakmalı, dizginleri elden bırakmamalı ve direkt başarıya odaklanmalı. Kulağa küpe olsun... Bu sezon ligin 8. haftasında Fenerbahçe 19 puanla lider konumdaydı. Son dört haftada kaybettiği puanlarla şu an Trabzonspor'un 10 puan gerisinde. Üç puanlı sistemde böylesine dalgalanmalar, türbülanslar, sirkülasyonlar yaşanabiliyor. Bu arada... Sakatlıkların ön plana çıktığı bordo mavili takımda hem rotasyon hem rehabilitasyon hem de transfer şart. Devre arasında bir sol bek ve bir santrfor alınırsa yeterli. Koita'nın arafta kalan belirsizliği, Trondsen, İsmail ve Denswil'in Trabzonspor'un büyüklüğüyle ters orantılı performansları bunda etken. Un var, şeker var, yağ var... Biraz da fındık ilave edelim... Ohhh şöyle lezzeti kıvamında helva kavurmaya ne dersiniz? Rakiplerimiz niyetine!

SUSTURUCU

Dile kolay, 24 maçlık yenilmezlik serisi ve yaklaşık bir yıllık abidevi periyot... Abdullah Avcı'nın karnesi bu. Vücudun kimyasına ve ekosistemine zarar veren Beşiktaş maçı da dahil kendisine harikalar diyarında bir dünya kuran Avcı'nın komutasındaki neferler hedefe bir adım daha yaklaştı. Avrupa kulvarında bağrı yanık Beşiktaş, Trabzonspor önünde dominant taraf olsa da her iki devrenin son dakikalarındaki kroşelerle nakavt oldu. Bakasetas'ın sakatlanıp oyundan çıkana kadar yaptığı pas hataları, 'Gölge adam' rolüne soyunan Hamşik'in sanat kokan paslarıyla gelen goller, Trondsen'in yediği baskı sonucu panik haliyle verdiği geri pas, yaptığı olağanüstü kurtarışlarla maça damga vuran Uğurcan'ın 90 dakika sonunda ikinci sarıdan yediği kırmızı kart bu karşılaşmanın özetiydi. Avcı'nın ritmi bozulan Djaniny'yi çıkarıp sahaya sürdüğü Cornelius'la galibiyete uzanması da gecenin kalın puntolarla yazılması gereken notları arasındaydı.

Göztepe deplasmanında alınan üç puana yaptığı dripling ve verdiği akıl dolu pasla doğrudan katkı sağlayan Abdülkadir Ömür, Beşiktaş'ı da boş geçmedi. Dikkat ettiyseniz Ömür uzun süreli sakatlık kabusundan tam manasıyla uyanamadı. Topu ayağına her aldığında yeteneğini bastıran bu kabusa rağmen Beşiktaş'a attığı gol ve sergilediği resital ayakta alkışlanacak nitelikteydi. Genç futbolcu performansını bir tık daha öteye taşıyabilirse tabiri caizse tadından yenmez. Beşiktaş'ın hocası Sergen Yalçın'ın her pozisyonun ardından canlı performansla maçı analiz etmesi çok ilginç. Eline bir şişe alıp kulağını kulübeye dayayarak rakip takım kulübesini dinleseydi daha makbule geçerdi.

Eee ne yapsın garibim, korku dağları aştı. Bu saatten sonra sende "Fırtına" bile kopsa bende yaprak kıpırdamaz Sergen Efendi. Maçın yıldızı Uğurcan Çakır'ın doksan dakika boyunca yediği küfürleri kaldıramayıp siyah beyazlı tribünlere 'sus' işareti yapması kırmızı kart görmesine neden oldu. Süper Lig'in on iki haftası itibarıyla toplam 43 kurtarışa imza atan Uğurcan bu karşılaşmada da (bir gol hariç) kalesine duvar ördü. O her kurtardığında kımıl zararlısı Beşiktaş taraftarının öfkesi büyüdü. Küfürler yağdırdılar Uğurcan'a. Az buz değil yani... Sabır taşı olsa çatlar. Sineye çekmeye çalıştı ama bir yere kadar... Eliyle o tribünlere "SUSUN DA!" işareti yaptı. Maçın bitiş düdüğüyle ikinci sarıdan gelen kırmızı kart, üzerindeki baskıyla sinir uçlarına dokunan travmanın sonucu olsa gerek. Avcı'nın maç kritiğinde dediği gibi, bu dosya kapandı, artık başka maçlar var. Kartlar yeniden karılacak ve Trabzonspor şampiyonluk parolasıyla 'yelkenler fora' diye haykıracak.

MASKELİ BALODAKİ KÜFÜRBAZ HAYDOLAR

Haydolar Bir zamanlar Atatürk yaşıyordu Dolmabahçe’de. Yapımına Osmanlı Sultanı Abdülmecid’in talimatıyla Mimar Garabet Balyan tarafından 1843 yılında başlanan, Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan güzergahtaki bu saray, Büyük Önder’in hayata son kez gülümseyip Türk milletinin kalbine gömüldüğü yer aynı zamanda. Bugünlerde yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı olan Dolmabahçe geçmişle gelecek arasında köprü vazifesi görüyor. Fatih donanmaları ilk kez burada karaya ayak bastı, İstanbul'un Fethi sırasında gemiler buradan yürütülmeye başlandı.

“Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklı olanını severim” diyen Atatürk’ten günümüze çok şey değişti hayatımızda. O dönemin otantik yapıları yerini plazalara, rezidanslara terk etti. O dönemin gümrah ormanları bugünlerde beton yığınına dönüştü. Dolmabahçe’de eskiden külhanbeyleri nara atıp etrafa korku salarlardı. Oysa şimdi bu naralar alabildiğince küfürlü, sinkaflı sözlerle hayat buluyor.

Dolmabahçe’de tanık olduk bu küfürlere Beşiktaş’ın Trabzonspor’u ağırladığı gece. Türkiye’de kültürel yoğuşmanın tavan yaptığı söylenen Çarşı grubunun da içinde olduğu Beşiktaş tribünlerinden Trabzonspor kalecisi Uğurcan Çakır’a yönelik küfürler çınladı Boğaz’ın semalarında. Beşiktaş’ın ilk pozisyonu Uğurcan’ın ellerinde püf olunca tribünlerde nabız yükseldi. Sonra bir daha… Ve bir daha… Maçın sonlarına doğru iyice azıttılar. Zaten TFF’nin duyurduğu seyirci kapasitesini aşan tribünlerden Uğurcan’ın başarısını hazmedemeyen, içine sindiremeyen çok sayıda sözde taraftar, pesimist duygularla Atatürk’ün kemiklerini sızlatırcasına kustukça kustular. Hele uzatmaların sonlarına doğru gelen Trabzonspor golüyle Küfürbaz Haydo’ya bağladılar. Yurdum insanına saygı pompalayan, popülizmi vandalizm olarak belleyen sözde kültür elçileri belli ki hafta boyunca dağarcıklarına küfür stoklamışlar.

Yıllar boyu maskeli balo oynayan Çarşı’nın foyası bu maçta bir kez daha ortaya çıktı. Hem nüfusu hem de nüfuzu bakımından (gereksiz) fazlalık oluşturan bu vandal taraftarlara en nazik cevabı Uğurcan verdi ama nafile… Hakemin radarına takılan yetenekli kalecinin tribünlere yönelik ‘susun’ işareti kırmızı kart olarak geri döndü. Bizden Uğurcan’a tavsiye, her şeye rağmen yılma, sen hiçbir küfrü hak etmedin, hak etmiyorsun. Atatürk’ün ‘zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklı’ olarak nitelendirdiği futbolcular kategorisinde yer alıyorsun. Sadece işine odaklan. Varlığın birileri için cam kırığı, yokluğun bizim için can kırığı… Trabzonspor’un şampiyonluk yolunda olmazsa olmazlarından birisin. Bu takımın hem ‘Uğur’u hem de ‘Can’ısın.

TAPINAK ŞÖVALYESİNİN TRABZONLU KURBANI

Lille'in PSG hegemonyasına son verip Fransa lig şampiyonluğunu kazanmasında yapı taşlarından biri olan Yusuf Yazıcı'nın yeni sezonda hocası Jocelyn Gourvennec ile yıldızları barışmadı. Arzu edilen performansı sergileyemeyen Yusuf yalnızca 4 maçta ilk 11'de forma giyebildi. Takımdan gönderilme seçeneği işleme konan yıldız futbolcu bir darbe de A Milli Takım'dan yedi. Millilerimizin üç puan cepte gözüyle baktığı Cebelitarık ve Karadağ maçları öncesi Alman teknik adam Stefan Kuntz'un Yusuf Yazıcı'ya yönelik tavrı "Dediğim dedik, çaldığım düdük" dedirtti. Gerekçeye bakar mısınız? "Yusuf, takımında kadroya giremiyor." Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Trabzonspor'un Avrupai lejyoneri ile ilgili bu ne bohem ve absürt karar? Oysa kendi takımlarında dışlanmalarına rağmen A Milli Takım kadrosuna alıp onurlandırdığı 5 - 6 futbolcu söz konusu. İşte eyyamcı tutumun belgesi... Caner Erkin... Hani derler ya, attan inip eşeğe binenlerden. Fenerbahçe'de bileti kesildikten sonra bir süre Trabzonspor'la da anıldı. Kendisine kulüp bulamayınca tecrit odasına girip uzunca bir süre düşündü ve uzatılan ilk el (Karagümrük) ile tokalaştı. Mesela Kenan Karaman... Sözde Beşiktaş'ın ofansif gücüne dinamizm katacaktı ama Sergen Yalçın tarafından kulübeye zincirlenince heder oldu. Ozan Kabak...

Norwich City defasına 'aranan kan' diye monte edildi ancak bir süre sonra maya tutmayınca maziye karıştı. Ozan Tufan... Watford'un apalak çocuğu Fenerbahçe'deki performansından uzak kalınca hocasından kesik yedi. Keza Galatasaraylı Taylan Antalyalı ve Fenerbahçeli Serdar Dursun da tırpan yiyen futbolculardan... Şimdi söz konusu bu futbolcular Kuntz'un gözdeleri olup 'milli' apoletiyle onurlandırılırken Yusuf Yazıcı'nın köyüne yollanması da neyin nesi? Kuntz'un kafasında kaç tilki dolaşıyor? Burada amaç, Trabzon düşmanlığı mı? Yok, yok... Çok sadist bir fikir. Zira Uğurcan Çakır, Berat Özdemir, Abdülkadir Ömür gibi futbolculara toz kondurmuyor. Biraz daha geri dönelim: Kuntz Beşiktaş'ın futbolcusu iken Trabzonspor'la oynadıkları ve yenildikleri bir veya birkaç maç beyninde kalıcı bir hasar mı yarattı? Yoksa arada hatır gönül ilişkisi mi var? Tamam buldum! Selefi Şenol Güneş'ten intikam alıyor... Çok nobran ve düşsel bir düşünce mi? Sahi neden Yusuf Yazıcı yok bu takımda? Sparta Prag ve Milan'a karşı oynadığı maçlarda hattrick yapan Avrupalı Yusuf egosu tavan yapmış bir tapınak şövalyesinin kurbanı mı seçildi? Siz bu soruların yanıtını arayadurun atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti bile.

AKYAZI'DA GÖZDEN KAÇAN AYRINTI

Trabzonspor'un da maçlarını oynadığı Akyazı'daki kompleks tüm ihtişamıyla göz kırpıyor sporseverlere ama dört dörtlük değil. Eskiden Amatör'ün kalbinin attığı Yavuz Selim sahasının ruhunu yaşatan Akyazı Tesisleri'nde keyfimce kurulup maç seyrederek stresten uzaklaşayım dedim geçenlerde. Ama gördüğüm manzara beni hem şaşırttı hem de üzdü doğrusu. Akyazı'da tesisleşme adımları atılmış fakat güdük kalmış. Buradaki maçların biri 13.00'te, diğeri 15.00 ya da 15.30'da. Saha zemini Yavuz Selim sahasının nostalji kokan toprağı değil, çim. İnsan basmaya kıyamıyor bu zemine, tahrip olur diye. Ama gel gör ki soyunma odaları yetersiz.

Bir takım maç yapıp soyunma odasına gittiğinde diğer takım en az yarım saat, kırk beş dakika onu beklemek zorunda. Haliyle maç takviminde aksamalar yaşanabiliyor. Bu durum hem futbolcular hem de kulüp yetkilileri için sorun yumağı haline gelmiş. Elazığ Palu'daki şelale önünde çektiği amatör videoyla sosyal medya fenomeni olan İsa Seferoğlu’nun dediği gibi "Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Her şey mükemmel" demek için bir an önce soyunma odası probleminin de çözülmesi kaçınılmaz. Bu tesisler kimin uhdesindeyse gerek Trabzonspor gerekse Gençlik Spor İl Müdürlüğü yetkililerinin ellerini taşın altına koyup radikal ve kalıcı adım atmalarını bekliyoruz. Ve bu sorun giderildiğinde biz de inşallah İsa dayı gibi bir video çekip "Görüyorsunuz her şey mükemmel" deriz.

FIRTINA ZİRVEDE FARKI AÇIYOR

Geçen haftaki Trabzonspor-Beşiktaş karşılaşmasını konuşacağız elbette. Maçın başlangıcında taraftarın da etkisiyle ilk 20 dakika Beşiktaş önde iyi baskı kurdu. Ne yazık ki bu baskılar sonucunda hatalı pas ile ilk golü yedik.

Ancak Abdullah hocamın taktiksel üstünlüğüyle bu baskıdan kurtulmayı ve maçın devamında galibiyeti almayı bildik. Trabzonspor'un en önemli oyuncularından Bakasetas"ın sakatlanmasıyla endişelendik. Ancak onun yerini Grande Marek Hamšik çok iyi doldurdu. Kaptanımız Uğurcan Ağabey’im ise bizi defalarca kurtarmasıyla harika bir performans sergiledi. Ancak Maçın son anlarında çıkan kırmızı kart bence haksız yere çıkartıldı. Gervinho'nun da sakatlığı sebebiyle sezonu kapatması bizi çok üzdü. Sonuç itibariyle Trabzonspor yoluna Namağlup unvanıyla devam ediyor. Milli aradan sonra da inşallah bu başarımız devam edecektir. (EFE KAAN ÖZTÜRK)