İlk kurulan Türk Devletlerinde de, Türklerin İslâmiyet'e intikal edişinden sonra da; manevi değerler, Allah'a yakarış ve dua Türkler için her daim başvurulan bir yardım isteme yolu olmuştur.
 
Tengri inancından, ruhlardan yardım istemeye ve Allahü Teala'ya yakarışa kadar her ritüelin muhtevatında manevi bir ihtiyaç hasıl olur.
 
Günümüzde de siyasi görüşü ve dış görünüşü ne olursa olsun; insanlar zor zamanlarında, imtihan zamanlarında, mutlu ve kederli anlarında veya günlük yaşamlarında dua mekanizmasına her daim başvururlar.

Duanın, Allah'ın ismini zikredişin ve Allaü Teala'ya yakarışın siyasi bir tarafı olmaz, olamaz, olmamalıdır da.
 
Yeter ki bunu canı gönülden arzulayalım, hissedelim ve odaklanalım.
 
Çünkü; dua vurdu mu devirir adamı! Tuttu mu kaldırır, yürütür, koşturur. Yeter ki inanalım ve uygun açıdan bakalım.
 
Devletimizin yüzyıllardır süregelen varoluşu, cenklerden zaferlerle dönmemiz ve bir zamanlar dünyaya hükmetmemiz asla tesadüf olamaz.
 
İslâmiyet öncesi inanılan ruhani değerler ve İslâmiyet sonrası manevi değerler ile inanç mefhumu birbirleriyle uyum arz eder. 
 
Bunu çok sevdiğimiz bir örnekle taçlandırmak dileriz...
 
Fatih Sultan Mehmet; topyekün İstanbul'u kuşatmış, lâkin şehir direnmektedir. Bir türlü düşmez...
 
Şahi topları, karadan denize gemileri yürütmek, Anadolu ve Rumeli hisarları fayda etmez. Koskoca donanma 3 tane Ceneviz gemisini zapt edemez.
 
Askerin yüzü düşer. Mehmet Han da homurdanmaya ve sinirlenmeye başlar. Kendini kaybedip, atını denize sürecek kadar!
 
Fatih'in hocası Akşemseddin, bakar bu iş böyle olmayacak; sultanı çağırır ve zamanın kutbundan yardım istemeli fikrini sunar. Bunun üzerine Sultan Mehmed; dua mekanizmasını devreye sokar ve hocasının dediğini yapar.
 
O zamanın kutbu; Buhara'da mukim Ubeydullah Ahrar Hazretleridir. Davet gelince hemen atına atlar. Buhara halkı son olarak Ahrar Hazretlerinin atıyla beraber Buhara'da ki kalesini tavaf ettiğini görürler. Bu; kendisini zahiren son görüşleri olur.
 
Aynı zamanda Sultan Mehmet ise İstanbul'da denetimdedir. Farklı giyimli, üzerinde kaftan olan birisi dikkatini çeker ve yanına yanaşır.
 
- Sen kimsin, neredensin? der...Yabancı cevap verir. - Buhara'dan sana yardım etmek için geldim.
 
Fatih sorar. - Sen tek başınasın ama! Nasıl yardım edebilirsin ki bana? diyince; Ahrar Hazretleri kaftanını açar ve:
 
- Yalnız değilim gördüğün gibi. Bütün ordumla geldim der. Bunun üzerine; Ahrar Hazretlerinin kaftanında ki yüzbinlerce minyatür askeri gören Sultan Fatih, Ahrar Hz.lerinin zamanın kutbu olduğunu anlar, hemen cezbeye gelir ve bayılır.
 
Rivayete göre de akabinde; 52 gün süren yorucu kuşatmadan sonra İstanbul düşer...

Duyduk ki devletin içişleri bakanı, saygıdeğer eşleri hanımefendi ve kıymetli evlâtları Covid-19 teşhisiyle tedavi görüyorlarmış.
 
Elimizden an itibariyle sadece dua etmek gelir. Ötesini yapmaya gücümüz de, çapımız da yetmez...
 
Siz ki tam Osmanlı kadını bir ananın evlâdısınız. Ana duası hastalıktan, kazadan, belâdan korur. Arkanızda ananızın duaları var. Müsterih olunuz!
 
Gece gündüz demeden; Cizre, Silopi, Gabar, Cudi, Kato ile Hakkâri'den Mardin'e, Şırnak'tan Van'a ayak basmadık T.C toprağı bırakmadınız. Arkanızda buralarda ki gönül hanedanının duaları var. Müsterih Olunuz!
 
Elazığ'da deprem olunca, Giresun'da afet olunca; sıcacık yatağınızı bırakıp Hızır misali koşarak, 15 gün evinizin yüzünü görmeden halkın içinde çırpındınız durdunuz. Arkanızda buraların duaları var. Müsterih olunuz!
 
Terörü bitirmeye aht edip, durak durmak bilmeden Doğu ve Güneydoğu'dan beri durmadınız. Arkanızda; Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun duaları var. Müsterih olunuz!
 
Evlâtlarını kaçıran pkk'ya karşı; korkmadan 1 yıldır basiretle direnen yürekli Diyarbakır annelerini bir an olsun yalnız bırakmadınız. Size Onların duası yeter. Müsterih olunuz!
 
Büyük uyuşturucu baronlarına, zehir tacirlerine, körpecik gençleri ailelerinden koparan mafyotik çetelere aman vermediniz. Bu anaların duaları yeter de artar. Müsterih olunuz!
 
İçişleri bakanının kader arkadaşı olarak; 7/24 mesaisini şehit ailelerini ziyaret ederek ve dualarını alarak geçiren; rahatı ve lüksü bırakıp, bir an olsun Onları yalnız bırakmayan saygıdeğer eşleriniz Hamdiye Soylu Hanımefendi ve arkasında ki dualar var. Müsterih olunuz!
 
Size inanan, güvenen, itimat eden, madden ve manen attığınız her adımda akıllarında olduğunuz Trabzon'lu hemşehrileriniz ve vatanperver, asil, soylu, sebatkâr ve vefakâr Türk milleti var. Rabbim Onların samimi ve içten dualarını boşa çıkarmaz, çıkarmayacaktır da! Müsterih olunuz!
 
Yer, mekân, zaman, hava koşulu mefhumu olmadan kaç defa sınır hudut karakollarında ki askerlerimize yarenlik etmişliğiniz var. Sayısını unuttuk.
 
Asker kışlası peygamber ocağıdır. Askerimizin duaları arkanızda. Müsterih olunuz!
 
İçişleri bakanımız Süleyman Bey, Covid-19 tanısıyla hastalanınca bizleri ziyadesiyle üzdü. Biz de kendilerine elimizde ki tek silâh olan duamızla destek vermek istedik. 
 
Bu vesileyle kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz ve çalışmalarında canı gönülden muvaffakiyetler diliyoruz.
 
Cennet mekân büyük üstad Barış Manço'muzun tam da dediği gibi...
 
" Süleyman is back in town "
 
Aramıza tekrar hoşgeldiniz!
 
Selâmlar & Sevgiler & Hürmetler