“ÖĞRETMENİM,  ATATÜRK HANGİ TAKIMI TUTUYORDU?”

Lise 2. sınıfta okuyordum. O zamanlar devlet yurdunda kaldığım için okul çıkışlarında yurtta etütler oluyordu. Yine bir gün etütteydik. Başımızda da okulumuz öğretmenlerinden yeni atanmış bir fizik öğretmeni duruyordu. Arkadaşlarımdan biri fizik öğretmenine, “Öğretmenim, Atatürk hangi takımı tutuyordu?’’ diye bir soru yöneltmişti. Bu soru karşısında fizik öğretmeni, sebebini anlayamadığımız bir şekilde sinirlenmiş ve arkadaşımıza tokat ve tekme atmaya başlamıştı. Sonrasında ise etütteki arkadaşlar ve diğer hocaların araya girmesiyle durumu yatıştırmıştık. Dayak yiyen arkadaşımızın yakın arkadaşları bu hadiseyi işitince hocayı dövmeye yeltenmişlerdi.  Lakin o ara etüde gelen yurt müdürünün müdahalesiyle bu olay da sükûnete ermişti. Fizik öğretmeninin arkadaşıma atmış olduğu dayaktan ve diğer arkadaşları içinde küçük düşürmesinden ötürü arkadaşım o hocanın derslerine karşı soğumuş, nitekim de o dersten geçememiş, sonrasında da okulu bitiremeden okuldan ayrılmıştı.

Bu örnek olayda öğretmen, öğrencinin sorduğu, "Öğretmenim, Atatürk hangi takımı tutuyordu?” sorusunu istenmeyen davranış olarak değerlendirmiştir. Böyle bir soru istenmeyen davranış değildir. Öğrenci her türlü soruyu sorabilir; öğretmen maharetiyle bu soruya ya cevap verir ya da geciktirir, espiriye vurur. Öğrencinin davranışı istenmeyen davranış değildir ama öğretmenin bu davranışı yönetme tarzı kesinlikle istenmeyen öğretmen davranışıdır.

Bilgi çağında öğretmen öğrencinin her türlü sorusuna cevap vermeye hazır olmalıdır. Bugünün öğretmeni öğrencilerden gelecek soruları bir fırsat bilip öğrencinin kişisel gelişimine katkı yapabilir. Günümüzde öğrencinin soru sorması, onun gelecekte iyi bir yere gelmesinin altyapısı olabilir. Günümüz öğretmeni soru soran, tartışan, olaylara farklı bakan, vb. öğrencilerin öğretmeni olmak zorundadır. Artık tahtanın önünde durup öğrencilere ders anlatan ve gerektiğinde soru soran öğretmen, sistemde etkili olamamaktadır. Kendisini iyi yetiştirememiş öğretmenlerin şiddeti normal öğretmen davranışı olarak kabul etmesi çok normaldir. Geçmişte öğretmen okulu bitirdiğinde “öğrenmiş insan” olarak mezun olurken şimdi “öğrenen insan” olarak mezun olmaktadır. Eğer öğrenen insan değilse öğretmen, öğrencilerin soru sormasına tahammül edemez. Soru sormayan öğrencinin düşünmesini beklemek boşunadır. Çünkü soru sormak düşünmektir. Soru sormanın içinde her şey var; yukarıdaki soruda olduğu gibi sorular da bu her şeye dâhildir.

Ben olsaydım bu soruya “Bilmiyorum” diye cevap verir, üstünde fazla durmazdım. Ya da espiri olsun diye “Trabzonspor” der geçerdim. Bu soruyu asla sorun yapmazdım.