Tarihler boyu birçok millete ev sahipliği yapmış, Şarkın en önemli ticaret merkezlerinin zirvesi olmuş bir ticaret şehri olan Trabzon daima ilgi duyulan bir şehir konumunda kalmıştır. Ancak bu tarihi şehir zamanın akışında daima güzellik ve değerlerini ne yazık ki kaybetmeye devam etmektedir. Bu nedenle iflas sürecini yaşayan bir dükkan konumundadır.

Mevcut potansiyel ile birlikte kültür- sanat ve tarihi değerlerinin yanında kültür adamlarını da başka şehirlere kaçırmaktadır. Şehir öksüzleşiyor, yoksullaşıyor. Adeta sokakları sorumsuz taşıt sürücüler tarafından işgal edilmiş durumdadır. Kim nereye istiyorsa orayı park alanı olarak kullanılmakta, yayalara yürüyecek bir yol kalmamaktadır.

Yaya kaldırımlarında yürüyebilmek maharet istiyor. Araç sürücüleri yaya kaldırımlarını dede malı gibi kullanıyor. Yağmurlu havalarda yayaların üst başları perişan oluyor, yürümek için yaya kaldırımı arıyoruz. Ama her nedense şehir trafiğinin keşmekeşliğine ve insanların ciddi şekildeki mağduriyetleri “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışıyla görmemezlikten gelinmektedir. Bildiğim kadarıyla kaldırım ihlal ve işgaliyle ilgili olarak 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun işgal başlıklı 38. maddesinde, "meydan, cadde, sokak ve yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden kişiler açıkça suç işliyorlar.

Unutulmamalıdır ki başkalarının haklarına saygı duymamak saygısızlıktır. Bu nedenle kaldırımları işgal etmek, ciddi bir sorun olarak karşımızdadır. Çünkü bu durum ölümlere, kazalara, yaralanmalara, maddi zararlara ve sakatlıklara neden olmaktadır. Yani mağduriyetin hedefinde insan vardır. İnsan hayatının söz konusu olduğu yerlerde bu sorumsuzluklar görmemezlikten gelinemez.

Koca şehrin yaya kaldırımları otopark ve dolmuş durağı olarak kullanılması gülünçlüğünü yaşıyor. Trabzonsporun şampiyonluğu nedeniyle dışarıdan şehre ilk defa gelmiş olanlar durumu hayret ve şaşkınlıkla karşıladılar. Şehir, her gün biraz daha nefes alamaz hale geliyor, her geçen gün kaybetmeye devam ediyor. Kimin umurunda?