Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
 
Evet Shakespeare meşhur eseri hamlet’te tüm meseleyi " onca çirkinliklere rağmen yaşamak mı? Yoksa kendi yolunu çizmek mi?" Şeklinde özetliyor.
 
Shakespeare'in zorlu hayat şartlarında insanın mücadelesine dair bu keskin ifadesi bana Türk futbolu içerisinde Trabzonspor'a reva görülenleri hatırlattı. Bana göre Trabzonspor'da olmakla olmamak arasında bir seçime zorlanıyor. Ya bu kirli düzenin reva gördüğü ikinciliklerle, üçüncülüklerle yetinecek ve şirin kalacak ya da Türk futbolunun egemen güçlerinin gazabının tadına bakacak, tu kaka olacak…
 
Ama Trabzonspor bu! Kazım'ın deyimiyle statüko ile savaşın sancağı olmuş bir kulüp. Savaşmadan yenilgiyi kabul eder mi? Yine bizi yanıltmadı ve bu sezon ikincilik ve üçüncülükle yetinmeyip çıtayı şampiyonluğa koydu. Rakip büyük takımlar da Fırtına ile baş edemeyince Türk futbolunun ağababaları topuyla tüfeğiyle Trabzonspor'u durdurmak için harekete geçti.
 
Çünkü çok iyi biliyorlar ki Sisteme entegre olmayan güçlü bir Trabzonspor bugün şampiyon olursa önündeki 5 yıla ambargo koyacak ve belki de bu adaletsiz düzeni yerle bir edecek.
 
Futbolun egemen güçlerinden bahsetmiştik ya işte o vicdansızlar sürüsü Geçen hafta hızını kestikleri Trabzonspor'un tümüyle fişini çekmek adına ayak bağı olabileceğini düşündükleri Ankaragücü'nün Trabzonlu Teknik direktörü M. Reşit Akçay'ın ekmeğiyle oynadılar, görevine son verdiler. Yetmedi ardından da Ligin ilk yarısında yönettiği Beşiktaş-Başakşehir maçından sonra ( hakemlerin Başakşehir aleyhine düdük çaldığı tek maç) TFF tarafından sözleşmesi feshedilen Suat Arslanboğa (Göksel Gümüşdağ’ın araya girmesiyle hakemliğe geri dönmüştü ) bu maça VAR hakemi olarak verildi.
 
Gelelim Ankaragücü maçına;
 
Sakatlıklarla başı dertte olan ev sahibi ekipte Maça dakikalar kala son günlerin formda ismi Ekuban'ın da sakatlanması canları sıktı. Ekuban ve N'wakaeme'nin yokluğunda bir kanatta Abdülkadir Ömür, bir kanatta Guilherme ile ezberinden uzak ama iştahlı bir başlangıca sahne oldu Akyazı stadı. Zaten daha iki dakika geçmeden de kuzeyin kralı skorboardu değiştirdi. Golün ardından tekrardan vites düşüren fırtına zaman zaman ciddi pozisyonlar yakalasa da skora yansıtamadı. Abdülkadir Parmak'ın da sakatlanması ile oyuncu kalitesi iyice düştü. Oyuncu kalitesinin düşüşü ile oyun kalitesi de düştü ve devre 1-0 sona erdi.

İkinci yarının başlaması üzerinden daha 10 dakika geçmeden özellikle seçilmiş gibi sarı kart sınırında ki önce Pereira'ya sonra Campi'ye kart gösteren kara vicdanlı, kara gömlekli kişi iki oyuncuyu da Galatasaray maçında cezalı duruma düşürdü. Hemen ardından da bir penaltı uyduran kara vicdanlı, kara gömlekli skoru dengeye getirdi.
 
Üretken iki kanat oyuncusundan noksan fırtına pozisyon üretmede zorlanınca Son 30 dakika maç doldur boşata döndü. O da yeterli olmayınca dakikalar da ümitlerimiz de birer ikişer tükendi..