Makaleme hafta içi yaşanan Adana Demirspor - Beşiktaş maç sonu demeç savaşlarına değinerek başlayacağım. Bana göre ligin en keyifli geçmeye aday maçıydı. Şampiyonluk umudu yok denecek kadar az ama kadro kalitesi son derece iyi iki takımın, şampiyonluk stresinden uzak olmanın rahatlığı ile ligin en iyi topunu oynayacağını, izleyicilere görsel bir şölen sunacaklarını düşünmüştüm.

Maç bu beklentiye yakışacak bir tempo ile oynanıyordu ki; VAR uygulaması ve hakem kararları maçın önüne geçti. Bize ne bundan diyebilirsiniz, bende öyle düşünmüştüm. Ta ki başkanlar arasında karşılıklı söz düellosu başlayana kadar.

Trabzon’dan yüzlerce kilometre ötede bir güney ekibi olan Adana Demirspor’un başkanı Murat Sancak mağduriyetlerini sıralarken satır arasına ‘’Kenardaki Trabzonlu hakeme dikkat’’ cümlesini de sıkıştırıveriyordu. İyi de sn. başkan iki tartışmalı pozisyonun ikisinde de yan hakemin dahli yok, zaten var sonrası futbolun işleyişinde yan hakemlerin de bir işe yaradığını söylemek zor. Neden hiçbir hakemin memleketini ifade etmezken olay ile ilişiksiz bir yan hakemi olay ile ilişkilendirerek memleketini büyük puntolarla ‘’Trabzonlu’’ deme ihtiyacı hissediyorsun.

Neyse, lafı fazla uzatmayalım. Adana ekibinin başkanının bu söylemlerini ‘’Tecrübesiz bir başkandan maksadını aşan sözler’’ olarak değerlendirerek çok önemsemedim ve konunun muhatabı Beşiktaş kanadının ne cevap vereceğini beklemeye koyuldum. Çok geçmeden, sosyal medyadaki hareketlenmeden bir şeyler olduğunu anladım. Beşiktaş’ın Trabzonlu başkanı Ahmet Nur Çebi de iki kelam eder etmez sözü alelacele Trabzon’a bağladı ve ‘’Adana Demirspor’un hocası seneye Trabzonspor'a gidiyor’’ diye şaka ile karşılık bir şeyler sıralayıverdi..

Velhasıl biri Ege, Biri Marmara bölgesinden iki ekibin kavgasında dayağı Karadeniz ekibi olan Trabzonspor yedi diyebiliriz.

Bu yaşananlar bana eski Türk filmlerinde çokça gördüğüm bir sahneyi hatırlattı. Terminalleri mesken tutan hırsız çetelerinin bağını, bahçesini, hayvanını satıp İstanbul’a gelen saf Anadolu insanını kurma bir kavganın içine çekerek cebini boşalttığı o meşhur sahneyi.

Ne kadar benziyor değil mi?

Kurmaca bir kavga ama günün sonunda herkesin ağzında iki kelime var, biri Trabzonlu yan hakem, diğeri Trabzon’a hoca.

Haa niye bunları yazdım biliyor musunuz? Bu oyunları yemiyor bu camia bu böyle biline!!

Sözümüzü söyledik, meramımızı dile getirdik o zaman şimdi geçelim günün maçına;

Ömür ve Danswil'in kovid, Hamsik'in sakat olması nedeniyle Abdullah Hoca jokeri Dorukhan'ı tekrar merkeze çekmiş.

Devre arası kavgalarından etkilenmesinden çekindiğimiz oyuncular ise aksine daha bir konsantre, daha bir iştahlı gördük sahada.

Bu iştahlı, arzulu oyuna birde Ferioli'nin geriden oyun kurma ısrarı eklenince Alanyaspor için yıkım engellenmez oldu.

Önde baskı ile kazanılan toplar ya gol oldu yada ahlar,vahlar içinde direk dibinden sahayı terk etti. Bir düzine gol atmanan işten olmadığı ilk 45 dakikada 4 gole razı olduk diyebiliriz.

İkinci yarıya Fırtına farklı önde olmanın rehaveti ile topu rakibe bırakarak başladı. Buna rağmen top rakipte gibi görünse de yine pozisyonlara giren tarafın Trabzonspor olduğunu ekleyelim. Bu yarıda rakibin bir penaltısını Uğurcan'ın cikardığını, Djaniny ile yüzde yüzlük bir pozisyonu ise değerlendiremediğimizi ekleyelim.

Sonuç olarak hafta ortası Trabzonspor'a korku filmi hayali kuranlara Trabzonspor 4 gol ile korku filmi izletti dersek yerinde bir benzetme olur sanırım..

Teşekkürler çocuklar..