Trabzon’un geçmişine kazınmış, kent hafızasında yer etmiş kişilerden birisidir rahmetli Şişko Kenan. Konak Camisin ya içinde namaz kılıp  tespih çekerdi,  ya da şadırvanında otururdu..

Gelen geçen de çok iyi bildiği vereceği cevabı  işitmek için, ’Kenan Kenan Ortahisar yanay’ diyerek takılırdı kendisine..

Çünkü rahmetlinin evi Ortahisar’da olduğu için bu söze çok kızar, ‘Ananın …  yanay’ diyerek karşılık verirdi.

Hırsını alamaz bir de bastonunu fırlatırdı..

Ancak rahmetli sağ olsaydı, bu kez sanıyorum O’da  ‘Yanarsa yansın’ derdi Mayıs’ta..

Çünkü Trabzonspor inşallah o tarihlerde şampiyonluğunu ilan etmiş olacak ve buna Kenan’da çok sevinecekti..

Geride kalan 12 maçta 9 galibiyet ve 3 beraberlik alarak yenilgisiz olarak ve de ezeli rakiplerinin 9-10 puan fark atarak  liderliğini sürdüren Trabzonspor’un önünde elbette çok uzun ve her türlü engellemeye açık bir yol var ancak, olacak çocuk şeyinden belli olur misali gidişat gösteriyor ki, bu sene ve gelecek en az 3 sene  gerçekten o sene olacak.

Lakin Abdullah Hocamızın Beşiktaş maçından sonra dediği gibi ‘Henüz 3 puan dışında bir şey kazanmadık’..

Önümüzde oynanmamış 26 maç ve kazanılacak 78 puan var..

Elbette doğmamış çocuğa don biçmeyeceğiz ama, MR’da görünen de aşikar.

Çok sağlıklı,nurtopu gibi  bir çocuk  çoktan yola çıktı bile

Bize düşen de  doğumu kolaylaştırmaktır..

AKYAZI AVNİ AKER OLMALI

İlk yapmamız gereken de öncelikle Akyazı Stadı’nı her maçta efsane Avni Aker günlerine döndürmek olmalıdır.

‘Bu maçı nasılsa kazanırız, hava soğuk, yol uzak,  trafik sıkışık ’ demeden tribünleri dolduracağız,  Trabzonspor’un tökezlemesini dört gözle bekleyenlere ‘ Bu sefer de olmadı’ dedirterek saç baş yolduracağız.

Sonra, bu saatten sonra önemli olanın kazanmak olduğu bilinciyle ‘ Kazandık ama hiç iyi oynamadık’ demeyeceğiz..

Hata yapan futbolcumuza maçta,  sosyal medyada demediğimizi bırakmayıp yerlere sermeyeceğiz..

Ortamı gereksiz yere germeyeceğiz..

Suları bulandırmak isteyenlere koz vermeyeceğiz..

‘Trabzonspor artık şampiyon oldu’ diyenlere kanıp rehavete girmeyeceğiz..

Bu saatten sonra  artık her maçın final olduğunu ,en önemli maçın oynayacağımız ilk maç olduğunu bileceğiz puanları 3’er 3’er toplayarak  mutlu sona gideceğiz..

TABİ NE DEMEZSİN!

Bu arada  Trabzonspor maçına dönüm noktası olarak bakıp  kazanmak için Şampiyonlar Ligi’ni bile boşlayan aşırı motive olmuş Beşiktaş’ı 40 bin seyircisinin önünde 3’ü kendi altyapısından yetişmiş 6 Türk futbolcuyla mağlup eden Trabzonspor’un eksiğine, noksanına rağmen kimi oynatırsa oynatsın kazanmayı alışkanlık haline getirdiğini  gören yandan çarklılar, ’Hakemler Trabzonspor’u kolluyor. Devlet Trabzonspor’un yanında’ gibi inciler dışında yeni bir taktik geliştirdi:

Neymiş; Trabzonspor artık şampiyon sayılırmış.

Bu takım Mayısa kalmadan tur atarmış..

Başka; Herkesi çok rahat yenermiş..

Akılları sıra gevşetip rehavete gark edip, tıkır tıkır işleyen tekere çomak sokacaklar.

YENİ TAKTİK DOLDUR-BOŞALT!

Hem de hamsinin bu kadar bol ve ucuz olduğu bir dönemde Trabzonspor taraftarının, hocasının, futbolcusunun bunlara kanacak kadar saf! olduğunu düşünenlere inat ateşi sürekli tavında tutacağız, bu lokmaları! değil rakipleri yutacağız..

Kim ne yaparsa yapsın..

Tarihi tekerrür ettirmek, 45 yaş altı insanlara da şampiyonluk sevinci yaşatmak için  yakalanan bu fırsatı değerlendirmek adına  kılı kırk yaracağız, oldum demeden ancak olacağımızı bilerek yolumuza devam edeceğiz..

Beşiktaş maçının galibiyet sevinciyle Türkiye’yi hayretler içinde bırakan Trabzonspor taraftarlarının bu coşkusunu, mağdur ve mazlum Anadolu takımlarının taraftarlarıyla birlikte tüm Dünya’ya yayacağız.

Yeter ki olması kaçınılmaz kötü bir sonuçtan sonra  dolmuşa gelip bir çuval inciri berbat etmeyelim..

UĞURCAN AYIP ETMİŞ..

Olağanüstü değil, imkansız ötesi iki kurtarışla değil Türkiye’nin Dünya’nın nın en iyi kalecilerinden birisi olduğunu bir kez daha gösteren Uğurcan ‘Maçtan sonra çok ayıp etmiş’…

Öyle diyor bir kısım kalemşör..

Ne yapmış Uğurcan?

40 bin kişi anasına küfrederken tribünlere ‘Devam edin’ işareti yapmış..

Oysa eğip kafasını gitmeliymiş.

La bırakın bu sinekten yağ çıkarma çabalarını da..

Çok zorunuza gitse de böyle bir kaleciyi izlemenin keyfini çıkarın.

Sonra da gidip günah çıkarın..

Çünkü bazılarınız dört gözle bekliyor;

Milli takım kalesinde de olsa hatalı gol yemesini…

KALDI ÇEVRE KONTROLÜ

Uzun süredir forma giymemesine ve de haliyle maç noksanlığı yaşamasına ,asıl önemlisi de özellikle sosyal medyada kendisine yapılan eleştiri ötesi yorumlara karşın yıkılmayan Hüseyin, Beşiktaş  karşısında ilk 11’de olunca  haliyle çoğumuz tedirgin olduk.

Ancak Trondsen’in geri pasıyla yenen gole kadar hatasız oynadı Hüseyin..

Kafa topu vermedi, taca attığı bir top dışında pas hatası yapmadı, üstelik çok kritik birkaç müdahale ile oluşmak üzere olan net gol fırsatlarını önledi.

 Bence Hüseyin’in halletmesi gereken bir konu kaldı;  çevre kontrolü..

Sadece topa  değil, sağa sola da bakarak oynaması..

Geri pasıyla yenen gol pozisyonunda sadece Trondsen’e değil, soluna da baksaydı Larin’i görüp  çok rahat topa ondan önce müdahale ederdi.

Bu sorunu da hallettiğinde, Türkiye’nin en iyi yerli stoperi olmaması  için bir neden yok.

ORTAMI BU HALE SİZLER GETİRDİNİZ!

ÖzellikleTrabzonspor’a vurduğu darbelerle hafızalarımıza kazınan  hakem Halis Özkahya, son olarak  4 dakika erken bitirip soyunma odasına gönderdiği futbolcuları duştan geri  çağırarak  tamamladığı Gaziantep-Kasımpaşa maçından sonra  istifa ederek düdüğü asmak zorunda kaldı.  Özkahya istifa gerekçesi olarak da şunları söylemiş;  Futbol ortamı çok çirkinleşti. Her maç hakaret ve küfürler işitmekten sıkıldım. Bu kaos ortamında daha fazla durmak istemiyorum. Bu ortamda hakemlik yapılmaz. Bırakma kararı aldım.

İyi de, böyle bir ortamın oluşmasında sen senin gibi hakemlerin de hiç rolü yok mu?

Bence kabahatin çoğu  rüzgara göre yelken açan  sen ve senin gibi hakemlerindir.

4 dakika uzatma verdiği maçı kolladığı takım gol yiyecek diye atağın tamamlanmasını beklemeden 93.57’de bitiren,

Aynı takım yenik durumdayken 5 dakika uzattığı maçın 96.47. dakikasında penaltı çalan benzerlerinden de aynı davranışı bekliyoruz..

Hem de dört gözle..

Hem bakın Kayserispor’un Asbaşkanı Ali Çamlı  maç sonunda ne demiş Cüneyt Çakır’a ; Bitmiş maçı oynatıyorsun,bir de  96.47’de penaltı çalıyorsun. O penaltı Kayserispor’un olsa çalabilir miydin? Bizim maçlarda Cüneyt Hoca aslan kesiliyor”

Demek ki neymiş?

Yok aslında birbirinizden farkınız..

Bakalım daha ne kadar dönecek çarkınız!

BEDALİZA SİOPİS!

Gençler bilmez, eksiden ahşap  evlerde  yanan ampulün etrafında  ha bire dönen  kelebekler olurdu.

 Bedaliza denirdi adına.

Nedense bu Siopis’i izlerken onlar geliyor aklıma..

Geçiyorsun karşına çıkıyor.

Geçiyorsun karşına çıkıyor..

Tıpkı ısrarla ampulun etrafında dönen bedalizalar gibi!

ÇALIŞINCA OLUYORMUŞ

Son maçlardaki formuyla  eski ritmini bulan, hatta  geride bırakan  Abdulkadir Ömür yeniden Trabzonspor’un en büyük kozlarından birisi oldu.

Kısa süre önce üflesen uçacak Ömür’le, şimdi taş gibi olmuş Ömür arasında dağlar kadar fark var.

Özel hoca tutmuş, antrenmanlar dışında ekstra çalışmalar yapıyormuş.

Demek ki neymiş?

Çalışırsan oluyormuş.

Ve de bu sonuçta bence sahaya atlayıp kendisine ‘ Sen ne yapıyorsun?’ diyen taraftarın da rolü var.

Belli ki ‘Ben ne yapıyorum?’ diye düşünmesine yol açmış, kendisine getirmiş!

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

Yıl 1983.

Mehmet Ali Yılmaz Trabzonspor başkanlığına birkaç ay önce seçilmiş.

O zaman yayında olan Kuzey Haber Gazetesi’nin spor müdürüyüm.

Rahmetli Hikmet Aksoy üstadımız da yaşı işleri müdürü.

Davet ettik, başkan Yılmaz bu gün Sağıroğlu Otel’in yerinde olan gazete büromuza geldi röportaj yapıyoruz.

Hikmet Abi teybi açmış, ben not tutuyorum..

Öyle şeyler söylüyor ki heyecanla dinliyoruz..

Dediklerinin çoğunu da yaptı..

Hikmet Abimize rahmet,  sayın Yılmaz’a da uzun ömürler diliyoruz.

O günlere selam olsun..