Malatya benim için hep özel olmuştur. 2015 yılında Güneydoğu’nun ilk Trabzonsporlular Derneği yine böyle soğuk bir zamanda Malatya’da açılmıştı. Şahsım ve birkaç arkadaşım haricinde bir avuç Trabzonsporlunun iştirak ettiği mütevazi bir açılış olmuştu.

Derneğin kurucu başkanı şike sürecinde farkındalık yaratma adına Malatya’dan Trabzon’a yürüyerek gelen Yunus Metin kardeşimizdi.

Hem Trabzonspor için mücadele etmiş bir kardeşimizin kurduğu dernek olması nedeniyle, hem de Güneydoğu da açılmış ilk ve tek Trabzonsporlular derneği olması nedeniyle özel bir yere konulması gerektiğini düşünmüş ve ulaşımın en sıkıntılı olduğu bir dönemde Ülkenin diğer ucuna gitmekten imtina etmemiştim.

Lakin Trabzonspor’dan ne bir idareci, ne bir yönetici nede yedek dahi olsa bir futbolcu katılmamıştı.

Bunun eksikliğini, burukluğunu her Malatya sözü geçtiğinde hissederim, yaşarım.

Neyse yeter bu kadar duygusallık!! Futbolda duygusallığa yer yok diyerek geçiyorum maça;

Kadrolar açıklanınca sağbek mevkiinde uzun zamandır forma yüzü görmeyen Hüseyin'i görünce şaşkınlığımızı gizleyemedik dersek yeridir.

Yalnız sahayı gördüğümüzde tüm şaşkınlıklar bir kenara bırakıldı, ağzımız açık kaldı.

Bu zeminde bırakın top oynamayı yürümek bile imkansız.

Yanıltmadı da zaten Trabzonspor'un kaliteli ayakları zeminle dalaşmaktan rakiple boğuşmaya vakit bulamadı.

Bir golün ofsayta takıldığı, birkaç gollük pozisyonu da zemine takıldığı koca ilk yarıda başka da bir şey göremedik.

İkinci yarı da ilk yarı onbirlerini koruyarak başlayan Trabzonspor'da umutlar duran toplarda uzun oyuncuların kafasına ya da dönen toplarda kaliteli ayaklardan çıkacak şutlara kalmıştı. Geçen hafta Denizli maçının kilit adamı Bakasetas bu maçın da kilidini açtı, güzel bir şutla skoru 1-0'a getirdi.

Gol sonrası oyunu kendi sahasında kabul eden fırtına kontra çıkışlarda  zorlandı ve bizleri hop oturup hop kaldırdı.

Uzatmalarda Mahir bahçıvanımız Nwakaeme patates tarlasında altın buldu ve skoru ilan etti.

Tebrikler çocuklar...