Soylu, Memur-Sen Genel Merkezinde düzenlenen "Bir Aradayız İdlib'in Yanındayız Kampanyası Mehmet Akif İnan Mahallesi Lansmanı" programına katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Soylu, kampanya dahilinde, İdlib'de Mehmet Akif İnan Vakfınca kurulacak olan mahallenin tanıtımı vesilesiyle bir araya geldiklerini kaydetti. Türkiye'nin etrafındaki coğrafyanın "ateş çemberi" olduğunu söyleyen Soylu, "Ya biz olmasaydık? Ya sırtımızı dönseydik? Batı gibi, yapıyormuş, ilgileniyormuş gibi yapsaydık ne olacaktı." diye konuştu. Türkiye'nin Suriye sınırının ötesinde 3 milyon 700 bin insan yaşadığını, oradaki çocukların da oynamak istediğini, anne babaların da evlatları için en iyisini arzuladıklarını ifade eden Soylu Türkiye'nin bölgede "yüz akı" olan bir proje geliştirdiğini söyledi. Hz. Muhammed'in "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." hadisini hatırlatan Soylu, sadece bu hadisin bile maksadı ifade etmek için yeterli olacağını belirtti.

İKİNCİ VE BÜYÜK BİR GÖÇ DALGASI KAPIMIZIN DİBİNDEDİR

Türkiye’nin, Suriye iç savaşının başından beri 10 yıldır sürdürdüğü politikanın ve attığı her adımın temelinde, inancın ve medeniyetin nakşettiği değerlerin yattığını anlatan Soylu, Türkiye'nin Suriye meselesiyle ve bu meselenin hızlandırdığı, Orta Doğu'nun neredeyse tamamından gelen bir göçle karşı karşıya olduğunu belirtti. İdlib meselesinin, göçün çok ötesinde bir trajedi, insanlık dramı ve tehlike barındırdığına vurgu yapan Soylu, şunları kaydetti: "İdlib’in tamamında savaş öncesinde 1,5 milyon insan yaşıyordu, bugün bu sayı 3,8 milyondur. 1 Aralık 2019'dan 2020 Mart başına kadar, yani sadece 3 ayda 960 bin insan, savaş yüzünden zorla yerlerinden edilmiş ve bu insanlar İdlib merkezi, İdlib'in kuzeyi, Atme kamplar bölgesi ile Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekat bölgelerine sığınmışlardır.

2020 Mart başında ilan edilen ateşkes sonrası az bir kısmı geri döndü, ancak şu an halen bölgede 1 milyon 146 bin 527 kişi İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki kamplarda bulunan çadırlarda yaşam mücadelesi vermektedir. Bu tablodaki insani dramlar bir yana, buradaki istikrarsızlığın, sefaletin ve başıboşluğun, güvenlik tehdidi olarak bizim ülkemize de yansımaları söz konusudur. Her şeyden önce, burada biriken tansiyon, ikinci ve büyük bir göç dalgası elbette ki kapımızın dibindedir." Türkiye'nin sınırlarının hemen yanı başında aşağı yukarı 7,5 milyonluk bir göç baskısı bulunduğunu ifade eden Soylu, Türkiye'nin ülke içinde 5 milyon, sınırları dışında 7,5 milyonluk bir göç potansiyelini yönetebilme kabiliyetine sahip olduğunu kaydetti. Türkiye'nin zenginleşirken değerlerinden vazgeçmediğini, batı ülkelerinin ise zenginleştikçe insanı meta olarak gördüğünü ifade eden Soylu, bu durumun kendi sorumluluklarını artırdığını söyledi.

AKILLARINDAN DOĞU AKDENİZ HİÇBİR ZAMAN GEÇMEMİŞTİR 

Emekli amiraller tarafından hazırlanan açıklamanın da dünyanın bu düzenine kendilerini teslim etmek isteyenler tarafından hazırlatıldığını belirten Soylu, bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi sonuna kadar yapma konusunda kararlılıklarından bir milim bile geri durmayacaklarını ifade etti. Soylu şunları kaydetti: "O bildiriyi yayınlayanların aklından Doğu Akdeniz hiçbir zaman geçmemiştir, cesaret dahi edemezler, akıllarından geçer ise efendileri döner ve onlara 'Siz neyi düşünüyorsunuz' diye sorgular ve yargılarsa diye pısırık pısırık yaşamışlardır. İdlib'e gidip elini uzatıp, 'Siz bizim kardeşimizsiniz' deyip hiçbir hesabın, kitabın içerisinde olmadan birbirini sarmalamak, kardeşliğin bütün gereğini yerine getirmek bunların akıllarından bile geçmez, hiç geçmemiştir. Çünkü onların efendilerinin hiçbir zaman böyle bir tavrı olmamıştır."

HER DARBE BU ÜLKEYE BÜYÜK MALİYETLER GETİRMİŞTİR

Safların daha sıklaştırılması ve güçlü olunmasının önemine işaret eden Soylu, şöyle devam etti: "Değil darbe yapmaya kalmak, bunu zihninden geçirenlere bile tarihin en büyük cezasını vermezsek bu millet bize 'Sizden bir şey olmaz' desin. Bu tip düşüncelere, zihniyet ve darbeye karşı tüm milletimiz ve herkes sıfır toleranslı olmalıdır. Her türlü eleştiriyi ortaya koyalım, daha iyisini yapabilmek için çaba sarf edelim, koşuşturalım. Her darbe bu ülkeye büyük maliyetler getirmiştir ve esas itibarıyla da ardından büyük tavizler verilmek zorunda kalınmıştır. Bu tavizler hep sırtımızda kamburdur. Biz kamburlarla beraber büyüyoruz. Gelecek nesillerimiz hiç endişe etmesinler, onlara hiçbir kambur bırakmayacağız."

Editör: TE Bilisim