Çakıroğlu, “ Devlet yönetmek her şeyden önce bir zihniyet meselesidir. Geleneği, geçmişi olan Devletlerin ruhu da vardır. Bu öyle keyfiyet alanı, baba çiftliği veya rövanş alınacak bir yer olarak görülmemelidir. Oldu da Devlet ile sorununuz var o zaman o Devlet ile ilişkiniz olmamalı, o Devletin itibarını düşünmüyorsanız, önemsemiyorsanız o Devleti yönetmeye talip bile olmayacaksınız.


Şimdi Sayın Erdoğan bu ülkeyi yönetiyor ve ziyadesiyle kendisini Devletin hakimi, partisini de Devletin sahibi görüyor. Öyle ki o kadar keyfi, milletten kopuk bir yönetim şekli var. Bu duruma sussak gönül razı gelmiyor, şairin dediği gibi söylenenin de tesiri yok. Şayet bu ülkeyi yönetmek onuru size Allah'ın bir lütfu milletin de takdiriyle nasip olmuşsa bu ülkenin onurunu,  itibarını görmelisiniz, gözetmelisiniz. Sayın Cumhurbaşkanımız kendisine yapılan eleştirilere bile tahammül edemiyor, onurunu ve itibarını zedeleyecek en küçük söze bile ağır tepki gösteriyor, yargıya gidiyor.
Hakkı da, doğrusunu yapıyor . Ancak herkesin olduğu gibi kendi varlığını da değerli kılan üst bir değer var...

DEVLET

Bu devlete düşmanlık besleyen, dünün Fetö ve Pkk sempatizanı bir kadını önce parlatıp gazeteci yapmak sonra da TRT yönetimine almak izah edilir bir durum değil.

Havuz medyası veya telkininizle el değiştiren Doğan Medyası sizin istediğiniz gibi hareket edeceğiniz bir alan.

Gerçi o da kabul edilir değil, Cumhurbaşkanlığı makamı basının tarafsızlığına gölge düşürecek bir makam değil.

Ama söz konusu Devletin itibarı olunca gerisi teferruat oluyor.

Türk kimliği ile, Türk Bayrağı ile sorunu olan bir kişinin TRT yönetimine girmesiyle Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkması arasında bir tek ben mi bir fark görmüyorum.

Fetö'den dolayı onlarca, yüzlerce masum insan bedel ödüyorken Fetö elebaşına şiir  yazacak kadar hayranlık besleyen birinin TRT yönetimine girmesiyle TRT ekranlarında Abdullah Öcalan mektubu okunması arasında bir tek ben mi bir fark görmüyorum.

Yarattığınız korku imparatorluğunun gölgesinde yaptığınız tercihler, atamalar belki sizden görmediklerinizin sinirlerini bozuyor ve bu da hoşunuza gidiyor.

İnsani duygular, anlayabiliriz.

Ama milletin genelinden zorla alınan vergilerle yaşamını ve yayın hayatını sürdüren Devlet Televizyonu sizin istediğiniz kişiyi atayacağınız havuz medyanız değil.

Bu havuzu 3-5 mütahit  değil MİLLET dolduruyor.

Milletin kahir ekseriyetle düşüncesini önemsemek zorundasınız ve belki yakın çevreniz bu atamalarda sizi teşvik ederek karşıtlarınızı tahrik edeceğinizi, yaratılan gerilimden fayda sağlayacağınızı size telkin ediyor ancak sizi yanlış tercihe, yanılgıya sevk ediyorlar.

Çünkü yandaş dediğiniz çoğu kişi de bu tercihlerin DEVLETİN itibarını yok saymak olarak görüyor ve tepki gösteriyorlar.

Liyakat durumunu sorgulamadık bile.

Kişilik sorunu yaşayan Hilal Kaplan, aynı zamanda Devlete de hasmane duygular beslemektedir.
Bu hatadan umarım dönülür ve Devleti yöneten kişiler umarım en az kendi itibarları kadar Devletin itibarını gözetirler.”
 

Editör: TE Bilisim