Çok yaklaştığımız ve çok istediğimiz şampiyonluğa sezonun bitimine 3 hafta kala veda etmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Bunun sebebini birçok etkene bağlayabiliriz.
Siyasetin sporun içine girmesi ve ligi dizayn etmesi.
TFF ve MHK’nin sahadaki tetikçileri aracılığı ile Trabzonspor’un önünü kesmesi.
UEFA’nın yarış devam ederken ligin sonunu beklemeden men cezasını açıklaması.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, teknik ekibin korkak ve rakiplerine boyun eğen bir oyun anlayışı ile sahada mücadele etmesi, sahaya sürdüğü oyuncuların vurdumduymaz tavırlarına sabır göstermesi bir sezonun daha heba olmasına neden oldu. Özellikle oyuncuların son dört haftalık performansı çok düşündürücü ve ortaya koydukları oyun utanç verici. Puan kaybedilen maçlara bakıldığında bu utancın dozunun ne hadde de olduğuna sizler karar verin.
Yönetimin oturup bu sezonu iyi analiz etmesi gerekir. Şampiyonluğa bu kadar çok yaklaşılmışken son dört haftada neden kaybedildi.
Bence bu coğrafyada doğmamış, bu coğrafya ya aidiyet duygusu ile bağlı olmayan, sonuç ne olursa olsun duyguları incinmeyen oyuncuların, bu şehre ve bu takıma katkıları ancak bu kadarla sınırlı olacaktır, ötesini beklemek hayalcilikten öteye gitmez. Bunu son dört maçta çok net gördük. Aslında kırk yıldır görüyoruz ama hala bu hataya devam etmekte inat ediyoruz.
Ağaoğlu ve ekibi göreve geldiğinde hayata geçirdikleri öze dönüş projesi büyük heyecan yaratmış ve başarıda yakalanmıştı. Eğer bu yıl projeye devam ediliyor olsaydı, belki şampiyonluğu yine kaybedecektik ama yeni Yusuf Yazıcı’lar, yeni Abdulkadir Ömürler kazanacaktık. Şimdi hem şampiyonluktan olduk hem de kazanabileceğimiz oyunculardan. Peki değdimi.