Günlük yaşamda kullandığımız Sarı Çizmeli Mehmet Ağa söyleminin kültür tarihimiz içinde önemli bir yeri bulunmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda sokakta giyilen kıyafetlerin dinî anlayışla, etnik yapıyla bağlantısı vardı. İnsanların giydikleri elbiseleriyle mesleklerinin, bir grubun, cinsiyetin, dinlerinin işaretini verirlerdi. Sakal mülkiye sınıfındaki kişilerin ayrıt edici özellikleri olurken, cübbe, sarık ve sakal daha ziyade ilmiye sınıfını temsil ederdi. Askerler sakal bırakamaz, subaylar sarı, erler kırmızı, ulema sınıfı ise mavi renkte ayakkabı giyerdi.

Peygamberimizin elbisenin hayırlısı beyazıdır hadisini rehber alan insanımız her daim beyaz renkli elbiseler giymeye gayret ederdi.

Aynı şekilde başa sarılan sarığın, bu sarığın bağlanma şeklinin insanları ayırt edici özelliği bulunmaktaydı. İnsanların makamı yükseldikçe başlarındaki sarığın büyüklüğü de artmaktaydı. Vezirlerin kullanmış oldukları sarıklara kallavi sarık denilmekteydi.  Fakat sarık daha ziyade ulema ile özdeşleşmiş adata ilmin simgesi hâline dönüşmüştü.

Sarıkları sarmak da ayrı bir marifet isterdi.  Kadınların yüz güzelliklerine bakmak için ihtiyaç duymuş oldukları aynaya; erkekler sarıklarını düzeltmek, sarık şekline bakmak için ihtiyaç duyardı.

Esnaf kavukları, tarikat kavukları farklılık göstermekteydi. Rufailer siyah, Kadiriler yeşil, Nakşiler beyaz- yeşil, halvetiler beyaz renkli kavuklar kullanmaktaydı.

Osmanlı toplumunda Hristiyanlar pürüzsüz tek renkte sarıklar kullanıyorken, Müslümanlar ayırt edici olması amacıyla peygamberimizin dönem dönem kullanmış olduğu saf beyaz, yeşil, bazen de siyah renkli sarıklar kullanmaktaydılar. Halk ise daha ziyade tülbent denen sarıkları kullanmak durumundaydı.

Sokak kıyafetlerinde II. Mahmut dönemine kadar sarı deriden yapılmış ayakkabı giymek ayrıcalık olmuştu. O dönemde gayrimüslimlerin bu tarz bir ayakkabı giyme şansı yoktu, giyenlere hemen ceza kesilmekteydi.

 Osmanlı döneminde sarı çizme giymek herkese nasip olmazdı. Hatta Müslümanlar arasında bile sarı çizme giymek belirli şarta bağlıydı. Sarı çizmeyi giymek ancak imtiyazlı kişilere verilmiş hak olarak görülürdü.  Sarı Çizmeyi giymek önemli bir şahsiyetin emaresi konumundaydı. Bu kişiler halka arasında itibar görür, toplum içinde rahatça hareket edebilirlerdi.

Abbasî dönemde sadece peygamberimizin soyundan gelenlere yeşil sarık takma ayrıcalığı verilmiş, daha sonra bu ayrıcalığı elde etmek için herkesin yeşil sarık taktığı görülmesi neticesinde bu uygulamadan vaz geçilmişti.

Yeşil sarığın Abbasîlerde sıradanlaşması gibi sarı çizmeler de Osmanlı’da sıradanlaşmış, herkes sarı renkli çizme giymeye başlamıştır. İnsanlar sarı çizme giyerek kendilerine bir imtiyaz alanı oluşturmuş ve bu imtiyazı kullanarak halkı sömürmeye başlamışlardır.

Barış Monço  Sarı çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı şarkısını da bu kişiler için söylemiştir.

Günümüzde farklılık göstermiş olsa da bazı kişiler farklı araçları sarı çizme niyetine kullanarak belirli imtiyazları çok rahatlıkla elde ettikleri, şekiller değişse de zihniyetlerin değişmediği görülmektedir.