İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet ediyordu.
Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan pas pal bir çocuk görürler.
Berber, iş adamının kulağına fısıldar;
Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir. Bak; dikkat et şimdi.”
Berber çocuğa seslenir:
“Ali, oğlum buraya gel!”
Bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar.
Merhaba berber amca
Berber iş adamının kulağına sessizce, “bak şimdi” diye fısıldar ve bir elinde 200, diğer elinde 20 liralık bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:
“Hangisini istiyorsan alabilirsin Ali?” 
Ali dalgın dalgın önce 200,sonra da 20 liraya bakar ve 20 liralık banknotu berberin elinden hızlıca çekerek alıp gider.
Berber, gülerektıraş etmekte olduğu iş adamına döner ve gülerek söylenir:
“Gördün mü? Sana söylemiştim. Ne aptal bir çocuk olduğunu. 200 lirayı değil de 20 lirayı aldı”.
Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride tek başına oynayan Ali’yi görür.
Yanına giderek, Ali sen neden 200 lirayı değil de, 20 liralık banknotu aldın.
Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir :
-Eğer 200 lirayı alsaydım oyun biterdi amca. Şimdi gidiyorum her gün 20 lira alıyorum ondan!
Fıkra bu ya
Hem güldürüyor, hem düşündürüyor.
Aptal görünümündeki Ali aslında çok zeki bir çocuk,
Günlük düşünmüyor,
Küçük Ali ilk seferde 200 liralık banknotu alsaydı bir ikincisini alamayacağını biliyordu.
Kendini zeki zanneden berber de 200 lirayı almamasını aptallık sanıyordu.
Ama Ali süreklilik arz etti.
Bir seferde alacığına sürümden kazanayım düşünmüş.
Çıkarılması gereken çok ders var.
Kimseyi hakir görmemek, küçümsememek lazım.
Hele de aptal
Demek ki;
Kimse, kimseyi rencide etmemeli, hele hele hiç aptal gibi görmemeli,
Can Yücel’in dediği gibi;
Kimseyi aptal yerine koymadık.
Herkes gelip kendi yerine oturtu.
Aslında karşındakini aptal yerine koymaya çalışan insanın aynaya da ihtiyacı yoktur.
Çünkü karşındakini aptal yerine koymak üstün zekâ gerektirir.
Demek ki;
Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. İnsan elinde olanla da yetinmeli. Şükretmeli. Aksi halde elindekini de kaybeder. Açgözlü olmamalı. Eldekinin kıymeti bilinmeli. Doyumsuz olunmamalı.
Ve yine demek ki;
Dinlemeden, görürken bile yanılabileceğimizi düşünüp karar öylece vermemeliyiz.
Akıllı insanların bazen aptalca şeyleri yapabileceğini, aptal insanların da akıllı işler yapabileceğini düşünmeliyiz.
Berber ve Küçük Ali’nin hikâyesi gibi
Berber akşama kadar makas sallamaya devam etti.
Ali de her gün 20 lira kazandı suya sabuna dokunmadan.
İş adamı da kendine göre bir ders çıkardı.
Berberin dedikleri geldi aklına.
Çocuk mu aptal yoksa berber mi?
O da çıkamadı işin içinden.
Demek ki aptal gibi görünen aslında çok zekidir.