Bir türkü vardır ‘ALÇAKLARA KAR YAĞIYOR ÜŞÜMEDİN Mİ SEN BU İŞİN SONUNU DÜŞÜNMEDİN Mİ?’ diye. Trabzonspor'da başta Ahmet Ağaoğlu'nun yönetimi transferde sınıfta kaldılar. 2,5 yıl içinde yapılan 30'a yakın yerli ve yabancı isimler arasındaki oyunculardan sadece Aleksandr Sörloht tuttu. Bunun dışında alınan oyunculardan acaba paraları kimler yuttu? Sezon başında Ağaoğlu’nun isteği doğrultusunda Hüseyin Çimşir’in yerine Teknik Direktör olarak getirilen Newton, vatandaşı Baker’ı aldırırdı.
 
İngiliz oyuncunun dışında gelen diğer yabancı futbolculardan Diabata, Afobe, Flavio, Trondsen, Plaza, Vitor Hugo, Edgar, Djaniny ve Anıl’ı menajerler önerdi. Trabzonspor’un çok bilmiş scout ekibi izledi alındılar. Sezon başında Brezilya’dan alınan sol bek Marlon ise Scout ekibinin başında yer alan kişinin raporu doğrultusunda alınmış. Trabzonspor’da öyle saçma sapan bir sistem var ki kulübe gelen menajerler ‘şöyle bir oyuncum var’ diyor yönetime, yönetim de ‘bunları alacağız’ deyip Scout ekibine izlettiriyor. Sonra da alıyorlar. Bu nasıl transfer politikası. Trabzonspor’da başkanlığa aday olduğu vakit ‘menajerler bu kulübünün içine değil etrafından bile geçemezler’ diyen Başkan Ağaoğlu, Menajerlere isyan ederek “Evrakları kopyalayıp kulüplere teklif götürdüler” diyor. Bunu diyen Ağaoğlu neden iki buçuk yıldır menajerlerle iş yapıyor?
 
TRABZON DİBE DOĞRU GİDİYOR
 
53 yıllık kulüp... Türkiye ligine açılan penceresi fokur fokur kaynıyor. ‘Düzelme ümidi var mı?’ diye sorarsanız, bu yönetim, bu hoca ve bu futbolcu kadrosuyla ‘Kesinlikle yok’ derim. Bu yaşanan ortam yeni mi oldu? Hayır. Bu kulüp özeleştiri yapmazsa, kan emicileri camia deklare etmezse daha da kötü günler yaşanacak. Önce Sadri Şener’le başladı, İbrahim Hacıosmanoğlu, Muharrem Usta şimdi de Ahmet Ağaoğlu’nun yanlış transfer politikası kulübü bazı çalışanların eline bırakması ile dibe doğru demir almaya başladı.

Birkaç şey sormak istiyorum. Ünal Karaman’la bu takım iyi giderken neden görevine son verilip Hüseyin Çimşir niye getirildi. Alanya ve Ankaragücü maçlarında yaşananları burada kaleme almayacağım. Ligin bitmesine bir maç kala önünde Türkiye Kupası final maçı varken neden Hüseyin Hoca’nın görevine son verilip dördüncü yardımcı hoca konumunda bulunan Newton takımın başına getirildi? Kulübün içine bu el bombasını kim koydu? Bu yaşanan şok gelişmeleri bu yönetim tek tek açıklamalı. Transferlerde Flavio’ya neden 1.200 bin Euro verildi. Balıkesir, Altınordu’dan alınan oyuncuları kim transfer ettirdi? Son bomba Ağaoğlu yönetimi bir yıldan bu yana kulüp de eleman olarak çalışan yüksek meblağda maaş alan kendi arabalarını kapıların önünde bekletip, kulübün kiralık arabaları altlarında olan bu kişilere neden prim veriliyor? Onun adamı, bunun adamı. Herkesin bir görevi var. Önemli olan kulüpteki huzuru bozmak.

NELER OLUYOR NELER?
 
Trabzonspor’da Newton gitmek üzere Avcı da gelmek. Yönetimde Avcı’ya kaldırılan parmak sayısı 2’yi geçmemiş. Ancak yetki Başkan Ahmet Ağaoğlu’na verilmiş. Ahmet Ağaoğlu’nun teknik direktör adayı ile bir telefon görüşmesi yaptığı ve şampiyonluk sözü vermesini istediği ileri sürüldü. Trabzonspor’a yakın kaynaklara göre Avcı yeni bir ekibiyle Bordo-Mavi takımda görev alabileceğini istemiş. Bu yeni ekibin içinde Trabzonsporlu eski oyunculardan Egemen Korkmaz’ın da yer alması bekleniyor.

Trabzonspor’a kim ihanet ediyorsa futbolu bıraktıktan sonra birilerinin eteğini tutup yardımcı hoca olarak göreve başlıyor. Bunlardan biri de Egemen Korkmaz. 2011-12 futbol sezonunda Sadri Şener’in ikinci dönemi idi. O zamanki yöneticimiz Egemen’le dirsek temas halinde. Egemen yönetici abimizin dükkanından bazen çıkmıyor. Bu yöneticimize ‘abi sen olduğun sürece ben Trabzonspor’a boş mukaveleye bile imza atarım, seni çok seviyorum. Trabzon’u ayrı seviyorum’ diye güzel sözler dizerdi. O zamanki yönetici abimiz Egemen’le masaya oturdu 7 milyon liraya anlaşma sağladı.

Herkes Egemen’den çok sevdiği Trabzonspor için mutlu imzayı atmasını beklerken o menajeriyle birlikte olup Fenerbahçe’nin kendisine verdiği 21 milyon lira ya İstanbul’un yolunu tuttu. Tabi o paraya herkes uçma gider. Ama benim burada anlatmak istediğim delikanlı ayaklarına yatan biri ağzından söz çıktımı o sözün arkasında durur. Egemen o sözlerinin arkasında durmadı. Şimdi hangi yüzle Trabzonspor’da yardımcı antrenörlük yapacak. 30 Ekim Cuma günü sahasında ligde Kasımpaşa ile karşılaşacak Trabzonspor’da takımın başında sahaya kimin çıkmayacağı ise henüz netlik kazanmadı.
 
FENER SEYİRCİSİNE ‘TRABZON KÜMEYE’ TEZAHÜRATININ HESABINI SORMALIYIZ
 
İş insanı ve 1461 Soğuksuspor Başkanı, ASKF yönetim kurulu üyesi Coşkun Öztürk,  İstanbul’da oynanan Trabzonspor’un Fenerbahçe’ye 3-1 yenildiği müsabaka sırasında tribünlerden ‘Trabzon kümeye’ tezahüratlarının hesabının sarı-lacivertli taraftarlardan sorulması gerektiğini söyledi. Başkan Öztürk, “Elbette Trabzonspor’da sportif başarı önemli. Geçen sezon da şampiyonluğu kıl payı kaçırdık. Eski dönemlerde Ligde üçüncü veya dördüncü olmak bile başarısızlık sayılırdı. Bu sezon şu anda gelinen nokta kötü ama bunu birlik ve beraberlik içinde, doğru adımlar atarak tersine çevirebilir, yeniden büyük zaferler yaşatabiliriz.
 
Geçmiş yıllarda İstanbul´daki maçlarımızda rakip seyirci ‘Trabzon olamazsın şampiyon’ diye tempo tutarak kendine göre aleyhte tezahürat yapardı. Bu son maçta Fenerbahçe seyircilerinin ‘Trabzon kümeye’ diye bağırması her Trabzonsporlu gibi beni çok üzmüştür. Nereden nereye geldiğimizi böylece daha iyi anlayabiliriz. Bunu birlik ve beraberlik içinde, doğru adımlar atarak yeniden tersine çevirebilir, yeniden büyük zaferler yaşatabiliriz.
 
Trabzonspor bizim üst kimliğimiz, başarılarıyla övündüğümüz, başarısız günlerinde de üzüldüğümüz hayatımızın bir parçası. 80’li ve 90’lı yıllarda Trabzonspor’un Trabzon’daki maç saatlerinde hayat adeta dururdu. Cadde ve sokaklarda pek insan kalmazdı. Trabzonlular ve bizler o saatleri Trabzonspor’a ayırırdık.
 
Trabzonspor’da yönetici olmak çok özel ve gurur verici bir durum. Trabzonspor tarihini bilen, futboldaki Türkiye ve dünyadaki yenilikleri takip eden, gerektiğinde hepsi olmasa da bir kısmını maddi katkı yapabileceği çoğunluğunun da Trabzon’da yaşayan kişilerden oluşan bir yönetim olmalı. Trabzonspor’un kendi öz kaynaklarını harekete geçirmesi gerekir. Ayrıca halen bir Trabzonlu iki üç bakanın olması fırsat olarak değerlendirilmeli, onların dolayısıyla iktidarın gücünden yararlanmalı, Trabzonspor’a maddi girdi sağlanmalı, Akyazı Stadı için büyük sponsorlar bulunmalı ve bu konuda da devlet desteği mutlaka alınmalı. Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri DHMİ tarafından kamulaştırılmak suretiyle Trabzonspor’a dolaylı katkı sağlanmalı, İstanbul’daki Kartal Tesisleri günün ihtiyaçlarına göre yeniden projelendirilerek Trabzonspor’a ek gelir temin edilebilir.
 
Trabzonspor’u daha iyi tanımak için Trabzonspor Müzesini görmeyenler Trabzonspor Müzesini mutlaka görmeli, kupaların geçmişini öğrenmelidir. Trabzonspor TV mutlaka kurulmalı, Trabzonspor’un geçmişteki başarıları yeni nesillere görsel olarak anlatılmalı, hafızalar tazelenmelidir. Trabzonspor tüzüğü bir an önce güncellenmeli, yönetim ve divan kurulu işbirliği ve mutabakatı ile hazırlanacak olan yeni tüzük genel kurul onayından geçirildikten sonra yürürlüğe girmelidir. Çevre il ve ilçe takımları ile ilişkiler geliştirilmeli, şike anıtı unutulmamalı, unutturulmamalıdır.
 
Trabzonspor’un kurucularından merhum Ali Osman Ulusoy’un Trabzonspor’un İstanbul’da uzun süre hamiliğini yapan merhum İbrahim Cevahir ve merhum Kenan İskender’in adı uygun yerlere verilmek suretiyle yaşatılmalıdır. Çevre il ve ilçe takımlarıyla ilişkiler geliştirilerek yurt dışındaki kardeş takımlar belirlenmeli, taraftar gruplarıyla ve hakem camiasıyla olan ilişkilere dikkat edilmeli, Topuk Yaylası benzeri bir kamp yeri bizim yaylalar civarında Trabzonspor için yapılmalıdır” İfadelerini kullandı.
 
SCHUMACHER’DE OLSAN ALMAM SENİ
 
Her gün İncirlik Mahallesi’nin cami altında eski kaleci Aloş’un anılarını dinliyoruz. Öyle güzel anlatıyor ki 40 yıllık tiyatroculara taş çıkartıyor. Aloş abimiz geçenlerde profesyonel futbol yaşantısında yaşadığı anılarından birini anlattı; “1985 yılında Fatsa ile anlaştık. Aradık da Uşakspor başkanını lisansımızı istedik. Başkan bize bir buçuk milyondan aşağıya olmaz. Başkanım etme gitme pazartesi gelirseniz bir milyon o kadar. Fatsa’da verdi bize parayı gidin lisansı alın dedi. Gittik lisansı almaya gittik notere anlaşmayı yaptık. Ver parayı dediler. Verdim parayı Uşakspor Başkanına 600 Lira saydı. Bu para 400 Lira eksik. Ben de Başkanım 400 lira bankada dedim. Başkan da bana git 400 lirayı Bankadan çek parayı gel öğleden sonra lisansını al dedi. Yanımda da Bayram Altun var. Bayram’a ne yapacağız. Bankadan dışarı Bayramla çıktık. Trabzonspor’un lisan işlerine bakan Halil abiye telefon açtık. Şöyle şöyle bir durum var dedik ona da bize parayı vermeden lisansı alabilirseniz alın gelin dedi. Biz de Uşakspor lokaline gittik. Lisansımı Lokal müdürüne başkan vermişti. Lokal müdürüne Trabzon’a 6’da arabamız kalkıyor. Sen bize lisansı ver, biz gidelim. Kulüp müdürü bu sözlerime inandı o da verdi bize lisansı, aldık çıktık dışarı bekliyoruz İzmir’e araba ile gideceğiz. Saatlerce bekledik ne gelen var ne giden araba gelmiyor. Başkanın lokale geldiğini gördük. Başkan arabası ile geliyor. Yanında biri var. Bir elinle arabayı sürüyor bir eliyle yanındakine yumrukla vuruyor. Döndüm Bayram’a dedim ki bu bizi öldürdü. Haydi kaçalım, başladık kaçmaya ormana doğru. Bir adam Anadol arabasını yıkıyor. Yanına yanaştık, ‘emice bizi kaça Ula’ya atarsın. Oğlum ben dolmuşçu değilim. Emice Allah’ını seversen mesela 15’ gidiyorsa biz ona 20 lira verdik. Attı bizi Ula’ya kurtardık. Gittik İzmir’de paraları yiyoruz. İzmir’den otobüse bindik güya Trabzon’a dönüyoruz. Otobüs Uşak’ın içinde garajlara girdi. Mahvolduk dedim. Ben arabanın içinden çıkmıyorum sindim koltuğun arasına, sonunda Trabzon’a geldik. 400 lirayı vermedim.
 
Eve geldim ki adliyeden büyük bir zarf geldi, açtım zarfı içinde küçük bir kâğıt. Kâğıdın içinde Alaattin evladım stop… Parayı gönder stop… Göndermediğin takdirde stop… icraya veririm stop…. Ey Allah’ım korkudan ne yapacağımızı şaşırdık. Aradım avukatı ne yapacağım diye. Avukat da ona fotokopi çek. Sana bir şey yapamaz. Akşam eve geliyorum telefon açıyor. Alaattin evladım parayı gönderir misin ben de basıyorum ona küfürü. Uşakspor Başkanı seni buraya kelepçeli götüreceğim…. O gidiş geldik Fatsa’ya çektim lisansın fotokopisini verdim onlara, imzayı atacağız Fatsa ile 2 milyon liraya anlaştık. Al dediler para. Hani para, meğersem çek verdiler. Kulübün altında banka en aşağıya çek parayı dediler. Yöneticiye Çek senin değil mi sen çek parayı getir bana karşımda yok muhatabım deyince Fatsasporlu yönetici sen ne demek istiyorsun. ‘Ben delikanlı adamım’ Yönetici ‘Ben delikanlı değilim mi?’ dedi. Yönetici, s… la Schumacher’de olsan almıyorum seni. Kovdu beni.. Bayram’ı da benim yüzümden almadılar. Lisans elimde gittim Bitlisspor’a buradan aldığım parayı gönderdim Uşakspor’a…”
 
DİZİLER YUNUS BATUR’DAN SORULUR

 
Hafta içi ulusal bir kanal da Çukurova dizisi var. Bu dizinin tiryakisi Yunus Batur abimiz. Dizinin yeni bölümünü izledikten sonra tekrarını bile kaçırmıyor. Dizide oynayanların isimlerini tek tek sayıyor. Çukurova dizisinde Trabzon’un başarılı teknik adamlarından İsmail Batur’un Üsküdar Anadolu takımında futbol oynadığı yıllarda takım arkadaşı Kerem Alışık da oynuyor. Yunus abi, amcasının oğlu olan İsmail Hoca’ya, ‘Şu Kerem Alışık’la telefonla konuştur beni. Hala rolündeki bayanı diziden göndersin” diyeceğim ona.
 
Geçtiğimiz günlerde İsmail Hoca eski takım arkadaşı Kerem Alışık’ı telefonla arayarak, ‘Kerem benim amcamın oğlu, oynadığın Çukurova dizisinin tiryakisi, Hala rolündeki bayanı sevmiyor. Ne zaman onu diziden göndereceksin’ diye sorar. Kerem Alışık da “yakındır” der. Muhabbet sürer. Üsküdar Anadolu’daki futbol yılları konuşulur. İsmail hoca takım arkadaşı Kerem’i Trabzon’a davet eder. Bu esnada İsmail Hoca’nın Kerem Alışık’la konuştuğunu gören, Bayram Altun’u, Kerem Alışık’la görüştürür. Kerem Alışık, Bayram Altun’la sohbet eder. Bayram Altun, Kerem Alışık’a fındık göndermek için adres ister. Ertesi gün Yunus abi İncirlik Camii’nin altına gelir. Kerem Alışık ile yapılan telefon görüşmesi kendisine anlatılır. Yunus abi ben bu görüşmeyi nasıl kaçırdım diye üzülür. Buna üzülen Yunus abi ‘Gelinim mutfakta’, ‘Çukurova’ ve Arka Sokaklar’ dizisini hiç kaçırmıyor.