Geçtiğimiz Cumartesi günü Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, Asbaşkan Mehmet Yiğit Alp, Başkan Yardımcıları Ertuğrul Doğan ile Emin Kahraman ve Genel Sekreter Ömer Sağıroğlu’nun katıldıkları kahvaltılı basın toplantısında Trabzon medyası buluştu. Tabi bu toplantıya ben neden davet edilmediğimi bilmiyorum.
 
KTÜ Sahil Tesisleri’nde gerçekleşen toplantıda başkan Ağaoğlu, Asbaşkan Alp ve Başkan Yardımcısı Doğan, güncel konularla ilgili bilgiler verdi. Başkan Ahmet Ağaoğlu, CAS’taki dava ile ilgili geniş bir sunumda bulundu. Ve konuşmasında ince bir noktayı dile getirdi. Ağaoğlu, “Maalesef Türkiye’de bazı kulüpler CAS’tan ceza almamız için UEFA’ya baskı yapmışlar” cümlesini kullandı.
 
Ağaoğlu’na “Kimdi bu kulüpler?” sorusu gelince başkan Ahmet Ağaoğlu sessiz kaldı. O zaman nerede kaldı? Trabzonspor’un büyüklüğü, niye 10 yıldan bu yana UEFA ve CAS kapıları aşındırılıyor, niye İsviçre’deki büroda bulunan yabancı avukatlara ne için büyük paralar verildi. Niye CAS görüşmesinden dönerken havalimanında koltukların üzerine uzanıp uyumalar neyin nesi idi. Ceza verilecekti niye bu kadar helak oldunuz! Bunlar neyin nesi idi?
 
ERZİK VE GALATASARAY
 
Trabzonspor’un CAS’tan Avrupa kupalarından ceza almasının arkasında yatan Türk takımı ve kişi ortaya çıktı. Geçen sezon Trabzonspor ile şampiyonluk mücadelesi yapan daha sonra da gerilere düşen Galatasaray camiası ve uzun yıllar UEFA’da Başkan Yardımcı olan Şenes Erzik, Trabzonspor’un Avrupa’da olmaması için bu kurula baskı yaptıkları belirtildi.

Bir Türk Takımının bunu yapması abesle iştigal. Hele hele UEFA’da en yüksek makama kadar çıkan Şenes Erzik’in Trabzonspor’un Avrupa’dan men edilmesi nedeniyle yaptıkları baskıyı şiddetle kınıyorum. Acaba elinize ne geçti? Galatasaray şampiyon olamadı, Fenerbahçeli Şenes Erzik’in takımı ise ligi 6. Sırada tamamladı. Yazık çok yazık.
 
PARA CEZALARINI KİM ÖDEDİ? CEVAP VERİN!
 
Bir kurumu ele mi geçirmek istiyorsunuz? O zaman o kurumu önce borçlandır, sonra "borç alan emir alır" özdeyişi gereği, kurumu ele geçirmiş olursunuz! Maddi sıkıntılar ile boğuşan Trabzonspor, Ziraat Bankası ile yapılan borç yapılandırması sonucu borcunu 5 yıla yayarak nefes alır gibi gözükse de aslında 2 yıl ödemesiz, yapılandırmada, ondan sonraki dönemde çok yüksek faiz ödemek zorunda bırakıldı! Ama başka çare de, çıkar yol da bırakılmamıştı! O nedenle borcu ileriye doğru ötelemesi bir yana, bir de özgür karar alabilme durumunu yitirdi! Bu nedenle de eli kolu bağlanmış oldu! Başta söylediğimiz gibi "borç alan emir alır" özdeyişini bir de tersinden bakın, o da ayrı bir vahim durum.

"Borç veren, emir de verir!" Trabzonspor'un bugün kısıtlayan en önemli mesele budur. Ama gel gör ki; başkan Ağaoğlu ve yöneticiler ve hatta çalışanlar bu sorunları en az zararla çözmeleri gerekirken, yeni sorunlar yaratmada üzerlerine düşeni yapmaktan geri kalmıyor! Bunlardan biri de geçen sezon İstanbul Olimpiyat stadında oynanan Trabzonspor-Alanyaspor Türkiye Kupası final maçında sahaya girenlerin yarattığı olumsuzluk! Kurallara uymayan Trabzonspor yöneticileri ve çalışanlarının disiplin talimatlarına aykırı hareketleri sonuçta Trabzonspor'a yazıyor!
 
Bu karşılaşmada disiplin talimatının dışına çıkan, kurallara uymayan yönetici ve çalışanlar TFF Disiplin Kurulu tarafından para cezasına çarptırıldı. Şimdi ben buradan sormak istiyorum. Trabzonspor yöneticileri ve çalışanlarına verilen 950 TL’den 25 bin TL’ye kadar cezalar verildi. Şimdi 2020-21 futbol sezonu başladı ve üçüncü hafta geride kaldı. Ama geçen sezondan uygulanan bu cezalar Trabzonspor'un kasasından mı ödendi yoksa cezaya çarptıranlar mı ödedi? Bunun cevabını merak ediyorum ve soruyorum. Bu cezalar kim tarafından ödendi!
 
DÜŞÜN HÜSEYİN TÜRKMEN’İN YAKASINDAN
 
Trabzonspor’da az bir şey oldu mu hedef tahtası Hüseyin Türkmen oluyor. Bu genç kardeşimiz alt yapıdan yetişti tırnakları ile kazıyarak sıkıntılı bir dönemde tecrübesi olmadan kendisine verilen  kutsal formayı sırtına geçirip hiç tereddüt etmeden aslanlar gibi canla başla mücadelesi verdi.

Zaman zaman hatalar yaptı yapmaya da devam edecek. Ama Hüseyin Türkmen’e her maçta veya maçtan sonra kimsenin hakaret etmeye hakkı yok. Milyon dolar ve Eurolar verilip oynamayan yabancı oyuncuların yaptıklarını niye görmemezlikten geliyorsunuz? Bu takım bir tek Hüseyin’den kurulmuyor. Yabancılara gösterdiğiniz sevgi saygının onda birini Hüseyin, Serkan Asan ve diğer yerli oyunculara da gösterin… Lütfen düşün Hüseyin Türkmen’in yakasından…
 
AMATÖRÜN ÇİLESİ MEZARDA BİTER
 
Bir zamanlar Türkiye’de arabesk müziğe damgasını vuran merhum Bergen’in “Garibanın çilesi mezarda biter” parçası o döneme damgasını vurmuştu. Müzikseverlerin her zaman mırıldandıkları bu parçayı artık amatör spora gönül verenler mırıldanmaya başladı. Hemen hemen her ziyaret ettiğim amatör spor kulüp yöneticileri dertli mi dertli. Bir dokunduk bin ah işittik onlardan. Zamanlarından, çoluk çocuklarından, maddiyatlarından fedakarlık yaparak hiç bir karşılık beklemeden spor kulüplerini ayakta tutmaya çalıştıklarını belirten yöneticiler, “8-9 yaşlarında çocukları keşfederek onlara kısıtlı imkanlarda en güzel futbol eğitimini vermeye çalışıyoruz. Trabzon’da spor tesisleri yetersiz olduğu için bu gurupları genelde 14 yaşına kadar halı sahada çalıştırıyoruz. İyi altyapısı olan kulüpler 4-5 hoca çalıştırıyor. Malzeme, servis, antrenör ve halı saha kira parası derken genelde bir sezonda sadece altyapıya 80-100 bin TL para harcıyoruz.
 
Burada ana hedefimiz geleceğimizin teminatı çocuklarımıza spor yaptırmak. Ama bunun yanında profesyonel kulüplere de sporcu yetiştirmeyi hedefliyoruz. Kulüplerimizin ayakta durabilmesi için profesyonel sporcu yetiştirerek hem sporcuların hayatlarını kurtarmaya hem de kulüplerimize gelir kapısı aralamaya çalışıyoruz. Ama maalesef işte bu noktada özellikle hepimizin ortak sevdası olan hani hep deriz ya Trabzon amatörünün ve bölgenin büyüğü, lideri ve babası Trabzonspor’dur. Kazın ayağı öyle değil. Trabzonspor amatör kulüplere gereken desteği vermiyor.
 
Trabzonspor’un son transfer ettiği Diabate, Sivas’ta kiralik oynadı. 17 maçta 2 gol ve 3 asist yaptı. Malili futbolcunun kendine, Leicester kulübüne ve menajeri olmak üzere toplam 6 milyon avro veren Trabzonspor; amatörden yetişen bir futbolcuyu profesyonel yapmak istediğinde, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından belirlenen yıllık 15 bin TL yetiştirme bedelini amatör spor kulüplerine çok görüyor. Trabzonspor yöneticileri kendileri değil de kulüp çalışanlarına amatör spor yöneticilerini arattırarak Trabzonspor olarak yetiştirme bedeli için 15 bin değil de ancak 7.5 TL verebiliriz. Bu şekilde karar aldık” diyorlar. Böyle olunca bizler sporcu ve ailesiyle karşı karşıya geliyoruz. Amatör kulüp yöneticilerinin Trabzonsporlu yöneticiler değil de kulüpte maaşlı çalışan elemanların aramaları zorlarına gidiyor. Sanki bulunmaz Hint kumaşları… O koltuklarda temelli oturmayacaksınız. Bugün varsınız yarın o koltuktan kalkıp başkaları gelecek. Sporcuların aileleri, “Çocuğumuzun önünü kesmeyin” diye serzenişte bulunuyorlar. Biz de mecburen muvafakat nameyi imzalamak zorunda kalıyoruz. Sadece Trabzonspor değil Trabzon’daki diğer profesyonel takımlar da aynısını yapıyor. Durum böyle olunca da bizim de moralimiz ve konsantrasyonumuz bozuluyor” ifadelerini kullandılar.

Trabzonspor’u yönetenler elinizi vicdanınıza koyun dışardan getirdiğiniz yabancı oyuncu ve menajerine musluğu açıyorsunuz. Gözünüzü kırpmadan eliniz titremeden parayı oynasa da oynamasa da hesaplarına bir tık ile gönderiyorsunuz. Bunu yaparken bol kepçeden dağıtıyorsunuz. Amatöre geldi mi musluğu kısıyorsunuz.
 
Amatör spor yöneticilerini dinledikten sonra “Bu amatörün çilesi ancak mezarda biter” diye içimden geçirdim. Buradan profesyonel kulüplerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bin bir zorluklarla hiç bir menfaat beklemeden amatör spora hizmet edenlere lütfen yardım elinizi uzatın. Onları yaşatın ki siz de yaşayın.
 
TRİBÜNE KOŞTUM BAŞKANIM KORKMA DEDİM
 
Alaattin Kurt namı değer Aloş..
İncirlik mahallesinin neşe kaynağı
Futbola İdmanocağı takımında kaleci olarak başladı. Buradan sivrilip Bitlis, Uşak, PTT takımlarında profesyonel kaleci olarak hayatı devam ettirdi. En son PTTspor’un kalesini koruduktan sonra amatörlüğe dönerek Yalıspor’da oynadı. Futboldan ve çalıştığı Telekom’dan emekli olarak kendini Faroz’daki damında inzivaya çekti. Aloş’un eski anılarını dinleyerek günlerin nasıl geçtiğini bilene aşk olsun. Geçenlerde İncirlik Cami altında futbolda yaşadığı anıların bir tanesini anlattı.

Aloş, “Samsun'daki grup maçlarında final maçını Bulancakspor ile oynuyoruz. Maç berabere devam ediyor. Son dakikada maçın hakemi bizi yendirmek için penaltı verdi. O zamanki Başkanımız Adil Kurtoğlu idi. Adil abi tribünde fenalaştı. Kaleyi terk ettim, hemen tribüne koştum. Başkanım korkma  bu penaltıyı alırım ben sen rahat ol, yeter ki sana bir şey olmasın dedim. Bulancakspor’dan penaltı atacak olan kişiyi de tanıyorum. Nereye topu vuracağını da biliyorum. İstediğim yere vurdu. Atladım topu çıkarttım. Tribüne koşup Başkanım ben sana rahat ol demedim mi bak penaltıyı kurtardım” dedim.
 
ORHAN’I KOVDU OBUZ BEREKETLİ GELDİ
 
Faroz Mahallesi bir tek Trabzon’un değil belki de Türkiye’nin en matrak en neşeli en sıcak mahallesi. 1 Eylül’de başlayan Palamut av mevsiminde  küçük kayıklar uzatmaya giderek palamut tutuyorlar. Trabzon sınırları içerisinde Of’tan Beşikdüzü’ne kadar akşam karanlığından sonra küçük kayıklar uzatma ağlarını serip beklerler palamutun ağlarına takılmasını.
 
Obuz Erol başka bir kayıkla denize gider. O gün reisi hastalanıp denize gidememişler. Kamış Orhan’da, Avni ile denize gidermiş. Üç akşam denize giden Avni ile Orhan sadece bir palamut tutabilmişler. Dörtüncü gün Orhan’ın canı denize gitmek istememiş. Avni’de yanına Obuz Erol’u almış. Gündüz çektirip dört palamut tuttular. Akşam uzatmaya giderek ağlarına 480, başka bir akşam 490 tane palamut vurur. Avni baktı ki Orhan’ın ayağı kısmetsiz onu kovup beni yanına alarak bereketi bulduk. Ben Avni’ye bereketli geldim. Orhan şimdi kadroya giremiyor.