Sevgili okurlar önce bir konuda anlaşalım. Birinci devre sonu itibari ile alınan sonuç başarı mıdır? Bu konuda herkesin kendince bir fikri var o fikre de saygı duyulur elbet. Ancak kulübümüzün gerçeklerini (özellikle mali yönden) biraz olsun bilenler olaya daha sağlıklı bakacağını düşünüyorum. Sezona üç kulvarda yarışan takımımızın kadro derinliği olanaksızlıklar yüzünden alt yapıdan sağlanabildi. Gelen iki kalitesi yüksek sporcular da hazır gelmeyince bir de Yusuf’un yokluğu ile lige başladık. Tesellimiz geçmiş yıldan herkesin beğenisini alan bir oyun anlayışımızın var olması idi. Eğer o oyun anlayışını devam edebilirsek başa oynayabilme şansımızın olabileceğini beyan eden bir hayli spor otoritesi de vardı.

Bu koşullar ve düşüncelerle lige başlarken bir de ne görelim en zengin bölgemiz olan hücum hattında on gün içinde üç futbolcu birden sakatlanınca takım olarak eldeki olanaklarla üç kulvarda yarışmaya devam etmek zorunda kaldık. Özellikle Avrupa’da alınan sonuçlar bize erken havlu attırınca o maçları rotasyon olarak kullandık. Artık elimizdeki tüm olanaklarımızı Türkiye Kupası ve de lige koşullandırdık. Gelinen noktada özellikle bazı maçlarda kaybedilen puanlar içimizi yakmış olsa da sezon başında bu sıra sizin deseler kimse hayır demezdi diye düşünüyorum. Kaldı ki üç puanlı sistemde bu puan farkının hiçbir önemi de yoktur. Bundan çıkan sonuçta gerek yönetim gerekse teknik kadro takım ile birlikte başarılı sayılmalıdır. Bana göre de başarılıdır.

Hal böyle olunca yapılması gereken önce bu başarının birlikte keyfini sürüp sonra da koyacakları hedef doğrultusunda neleri yapıp yapamayacaklarını devre arası transferi açısından tartışmaktır. Peki bizimkiler ne yapıyor…! Başkan hocasının galip durumunda iken maçı tutamamasını kamuoyu önünde eleştirirken Ünal hoca da farklı bir galibiyetin hemen sorasında camianın tüm dikkatleri ekranda iken bir soruya verdiği cevabın içinde Başkanını tehdit etme anlamında cümle kuruyor. 

Sevgili okurlar son bir haftada yaşanan bu iki olayın dışında ülkenin en huzurlu kulübü bizdik. Yönetim yaptığı çalışmalar ile borcu aşağı çekmiş, sorunlu tüm dosyaları çözmüş, futbolcuların alacakları zamanında ödenir hale getirmişti. Takım da karşılığında başarılı sonuçlar aldı. Rahatlık batmış olacak ki bir hafta içinde karşılıklı yapılan yanlışlar yüzünden kulüp olarak bütün huzurumuz kaçtı. Bu yazıyı yazarken Ünal hoca ile ilgili haberler kanallara düşmeye başladı bile.

Sonuç olarak günümüz koşullarında kulüp yönetmek hiç de kolay bir şey olmadığını biz biliyorduk da umarım bilmeyenlerde öğrenmiştir. İsimlerin meşhur olması, maddi gücü ya da siyasetten destek alması ile yönetilemeyeceğini artık görmeliyiz. Artık kulübü yönetmek için deneme yanılma yöntemini terk edip bilgi birikim ve de deneyime öncelik verilmesi gerektiğini ilgililer umarım anlamıştır. Eğer bu başarılırsa böyle durup dururken suni sorunlar yaratan çocukça işlerle karşılaşmamış oluruz. Eğer Ünal hocanın ayrılması doğru ise yeni hocanın ne isteyeceği, yanında yeni anlayışın uyumu süresince takıma ne getirip götüreceğini yaşarsak hep birlikte göreceğiz. Bu yapılana bir başka deyişle kendi ellerinle dertsiz başını belaya koymak denir.  İyi haftalar…