“Trabzonspor Türk futbolunun Don Kişot’udur. Belki kaybedeceğiz ama Tarih DİK DURANLARI da yel değirmeni gibi DÖNENLERİ de yazacak!’’

Yukarıdaki satırları bundan yıllar önce şike sürecinde sosyal medya hesabımdan paylaşmıştım.. Ben, o yıllar Trabzonspor'un Şike çetesi ve hamilerine karşı savaşını İspanyol yazar Cervantes'in romanında konu edilen Don Kişot'un yel değirmenleri ile kavgasına benzetmiştim..

Aradan geçen yıllara rağmen Türk futbolunda değişen hiçbir şey olmadığını Fenerbahçe maçı ile bir kez daha gördüm. Yalnız içime su serpen bir şey daha gördüm ki, o da Trabzonspor’da davasından, mücadelesinden bir adım geri atmamış hala yel değirmenleri ile mücadelesine devam ediyor.

Trabzonspor; Siyaseten, ekonomik olarak, sosyolojik bakımdan, medya tarafından vs.. nereden bakarsanız bakın kendisinden misliyle güçlü ekiplere karşı, hem de her türlü adaletsizliğe rağmen tüm inadıyla mücadelesine devam etmekte… Demem o ki; özlü sözde değinildiği üzere ‘’Galiptir bu yolda mağlup’’

Şimdi geçelim günün maçına;

Trabzonspor’da geçen haftadan farklı olarak göbekte oynayan Flavio'nun yerine hocanın sakatlığı iyileşen Abdulkadir Parmak'ı monte ettiğini gördük. Bu değişikliğin sebebinin Trabzonspor'da topla mesafe kat eden oyuncu eksiğini giderme ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. 24. dakikada Djaniny kendi kaptığı topta golü bulana kadar maçın mutlak hakimi Kasımpaşa idi desek abartmış olmayız. Gole kadar geçen haftanın moral bozukluğunu ve travmasını oyuncuların atamadığı net bir şekilde kameralara yansıdı. Golden sonra morallerin yerine gelmesi ile oyunun yönü de Trabzonspor'a döndü. Döndü dönmesine lakin skorer oyuncu eksikliği farkın artırılmasına, oyunun koparılmasına mani oldu.

İlk yarı böyle bitiyordu ki hakem cinayet gibi iki karara imza attı. Önce topun üzerine kapaklanarak Nwakaeme'nin oynamasına müsaade etmeyen Kasımpaşa oyuncusunu cezalandırmayan hakem efendi, pozisyonun devamında da kayarak gelen Berat'ın yerdeki destek eline gelen topta Penaltı noktasını işaret etti. Penaltı gol oldu ve ekipler berabere soyunma odasının yolunu tuttu. Bu gol hem sahada oynayan oyuncuların, hem de taraftarın moralini yerle bir etti.

İkinci yarı hem oyuncu hem de oyun olarak ilk yarıdan farksız başladı. Panik ataklar, gereksiz top kayıpları, pozisyon hataları, demarke bırakılan oyuncular rakibi cesaretlendirdi ve oyuna ortak etti. Kaleciye nişanlanan şutlar ve direkten dönen toplar da cabası. Hele ki 68'de Djaniny'nin kaleci ile karşı karşıya atamadığı gol evlere şenlik. Saç baş yola yola maç böyle mi bitecek derken Djaniny'nin bir başka şutunu yine çizgiden çıkardılar ama bu sefer dönen top Bakasetas’ın önüne düştü. Bakasetas ayağına gelen bu fırsatı geri çevirmedi ve güzel bir vuruşla Fırtına'yı 2-1 öne geçirdi. Son dakikaları sinir savaşına dönen maçta kaçıranlar kervanına yedekten oyuna dahil olan Afobe de eklenince maç bu skorla tamamlandı.

Fener maçı sonrası çok kıymetli bir 3 puan, tebrikler çocuklar