Derbi müsabakalarında favoriler kazanmaz sözü her ne kadar kural olmasa da yaşananlara bakıldığında doğruluğu oransal açıdan haklılık kazanıyor.
Aslında bu sözün asıl vurgu yaptığı şey derbi maçlarının önemidir.
Bu maçlara takımlar bir başka önem verir.
Maça hazırlanırken bireysel olarak sporcu kendini bir başka hazırlar.
Psikolojik olarak o maçın kaderini değiştirmede rol almak ister.
Biliyor ki bu maçların kaderini ancak büyük futbolcular değiştirir.
Kendisi de o futbolculardan biri olmayı amaçlar.
Galatasaray derbisine bakıldığında kendi sahasında yenilmeyen futbolu rakibine göre çok daha iyi oynayan Trabzonspor tereddütsüz maçın favorisi idi.
Galatasaray geçen haftayı mağlup kapatmış, takım içi sorunları yanında yönetimsel de ciddi sorunlar ile boğuşur durumda idi.
Bizde durum tam tersi olunca haklı olarak spor camiasının favori gösterdiği takım Trabzonspor’du. Ancak Galatasaray da bu maça koşullar ne olursa olsun çıkış maçı olarak baktığını unutmamak lazım. Zira kaybetmeleri halinde onca transfere rağmen şampiyonluktan uzaklaşıp koca bir yıl heba olacaktı. Bizim kazanmamız halinde geri kalan maçlara bakıldığında zirvenin en güçlü adaylarından biri olacaktık.
Bu şartlarda başlayan maçın ilk yarısı üstünlüğümüzle geçse de kayda değer bir şey yoktu denebilir. İkinci yarıya golle başlamış gibi olduk. Bu moral gücü seyirciyi galeyana getirdi.
Ancak takımı sanki ters yönde etkilemiş oldu.
Öyle ki maçın bitimine birkaç dakika varmış gibi takımımız kendi ceza sahamıza çekilince Galatasaray da hiç engelsiz üzerimize gelmeye başladı.
Bu kadar uzun süre rakibe rahat hücum yapma fırsatı verirsen, bu süre içinde yakaladığın kontralarda çoğalıp değerlendiremezsen bu sonuca razı olmaktan başka çareniz olmaz.
Nitekim Pazar günü başımıza gelen aynen bu oldu ve iki puanı kaybeden taraf biz olurken bir puan almayı başaran takımda Galatasaray oldu.
Sonuç olarak Galatasaray’ı elimizden kaçırırken sakatlar ile birlikte hazır olmayanlar yanında takımın bir hayli eksik yönleri ile yüzleşmiş olduk.
Devre arası ekonomik koşullar fırsat verirse birkaç takviye ile şampiyonluğu sonuna kadar kovalayacağımıza inanıyorum.
Galatasaray’ın onca cezalı ve sakatlarına rağmen alternatif bolluğu onu rahatlatırken Ünal hocanın alternatifsizliği de onu zora sokan en büyük nedendi.
Elimizdeki bu dar olanaklara rağmen Galatasaray’ı elimden kaçırdığımıza üzülüyor isek ve de hala zirvenin başlarında yer alıyorsak bu keyfi yaşamaya devam etmeliyiz.
İyi haftalar.