Milli Takım en başarılı dönemlerini Şenol Güneş zamanında yaşıyor ya, İstanbul medyasının bazı kalemşorları çıldırıyor. Başarı sürdükçe de saçmalamadan başka çareleri kalmıyor!

Şimdi bu medyanın yüz karaları, yüzlerini karartmaya doymuyor! Ama çare yok, Şenol Güneş'in talebeleri başarı çıtasını yükselttikçe, onlar da isteri krizinden ölecekler! Akıllarınca ellerindeki medya araçlarıyla algı mühendisliği yapıp, toplumun algısını yöneterek algısını kendi istedikleri yönde oluşturacaklar. Ama çırpı sıkça, debelendikçe batıyorlar, baktıkça çığlıkları bitmiyor!

Ülkemiz medyasında bu yüzkaraları var oldukça hiç merak etmeyin Türk futbolu bir arpa boyu yol almayacak! 1970'li yıllardan beri Türk futbolunun üstüne kâbus gibi çökmüş bu yüzkaraları. Ama bu yüzkaralarının oyununu Şenol Güneş darmadağın ediyor.

Millî Takımın başında bugüne kadar en istikrarlı başarıyı gösteren Şenol Güneş olmasına rağmen en fazla eleştiriyi de o alıyor! Yeter da bıkmadınız mı bu karalama kampanyalarınızdan? Futbolseverler bu karalama kampanyacılarını ekranlarda görmekten artık yıldı. Hala daha 1915’den girişiyorlar. Kafalarının içini örümcek ağı sarmış! "Ben ne dersem o dur" saplantısı sağlıklı düşünmelerini de yok ediyor!

Dünyada futbol her geçen gün kendini yeniliyor. Bu tipler hala daha çöküklerinden çamur atmaya devam ediyor. Milli Takım Şenol Güneş'le altın çağını yaşıyor ama gel de bu çamur arıcılara bunu anlat! ŞİMDİ hesap şu Fatih Terim bu yıl Sergen'e şampiyonluğu kaptırırsa Galatasaray'dan kovulur. Sonra hangi takımı çalıştırabilir? Sadece Milli Takım var! Ee ama orada da başarılı bir Şenol Güneş var. Çok da güzel işler yapıyor. O zaman boş durmamak lazım, altını oymaya devam! O zaman kiralık kalemleri yönlendirip, devreye sokmak lazım! Ama benden söylemesi boşuna çaba göstermesinler. Çünkü Şenol Güneş'in başarısı öyle saman alevi değil. Çok istikrarlı bir başlangıç yaptı. Çok da iyi bir Milli Takım oluşturdu. Artık bu tipler karınlarını böyle giderse çok daha sirkeye koyarlar!

ABDULLAH AVCI ÖDÜN VERMEMELİ

Trabzonspor’da Newton’dan sonra büyük bir değişim yaşanıyor. Abdullah Avcı, Trabzonspor’a gelmesiyle birlikte çok ciddi ve katı bir disiplin başlattı. Geçmişteki başıbozukluk Avcı'yla ortadan kalktı. Elbette sezon başı yapılan yanlış transferleri sezon içinde ortadan kaldırmak çok da mümkün değil. Ara transferde transfer limiti ve diğer kulüplerin talip olunan futbolculara çok astronomik para istemeleri, Avcı'nın kafasındaki takımı oluşturmada zorluklar oluşturdu. Buna rağmen Bekasetas, Berat ve Yunus Mallı transfer edilerek takıma önemli 3 takviye yapılmış oldu. Bakasetas ve Berat takıma direk katılıp, çok önemli katkılar sunarken Yunus Mallı da uzun süre oynamamanın etkisi nedeniyle uyum ve form tutma süresi uzamış oldu.

Elinde sihirli değnek olmadığına göre kafasındaki değişimi hemen gerçekleştirmesi tabi ki de mümkün değil. Bu değişim artık önümüzdeki sezona kaldı. Ve elbette değişimin sancıları da olacak. Hiçbir değişim sancısız olmaz. Avcı’nın gelmesiyle elde edilen başarı ve küme hattının biraz üstünden zirveye tutunma Avcı’nın da değişim için eli güçlendirdi.

Yeni sezonda Avcı istediğini yaptırma gücüne de sahip. Bu onun hakkı. Transferde inşallah kimseyi devreye sokturmaz. Bu konuda otoritesini kabul ettireceğini düşünüyorum. Ettirmesi de gerekir. Trabzonspor uzun yıllardır yapılan çok sorumsuz yabancı transferleri ve boşa akıtılan on milyonlarca avrolar nedeniyle ekonomik yönden çöktü! Olmaması gereken işlere imzalar atıldı. Ve Trabzonspor bir anlamda bankaya ipoteklenmiş oldu. Onun için bundan sonra atılacak olan adımlar çok ciddi hesaplanarak atılmalı. Abdullah hoca istemediği oyuncuları adla alınmamalı.

Bordo-Mavili takımın sırtından büyük paralar kazanan menajer, kulübün kapısından içeri sokulmamalı. Ahmet Ağaoğlu seçildiğinde de böyle bir laf etmişti ama sonraları o da bu ettiği lafı unutup gitti. Trabzonspor Abdullah Avcı ile kısa sürede büyük adımlar atıyor. Bu adımlar gelecek sene de devam eder inşallah. Altyapıya da gerekli önem verilmeli. Trabzonspor eksik yerlere kısıtlı sayıda nokta transferin dışında ağırlığını altyapıya vermeli. Kulübü borç batağından kurtaracak olan da budur. Bugün bir Yusuf Yazıcı 17 milyon avroya transfer edilebiliyorsa, Uğurcan için 25 milyon avro’dan kapı açılıyorsa bunun nedeni altyapıya daha önce Sadi Tekelioğlu ile verilen önemin karşılığıdır. Bunu sağlayacak, ağırlığını koyacak olan da Teknik Direktör Abdullah Avcıdır. Yeter ki Avcı duruşundan ödün vermesin.

UĞURCAN PAYLAŞILAMIYOR

Trabzonspor’un ve Millî Takım’ın başarılı genç kalecisi Uğurcan Çakır, Avrupa’nın ünlü ve dev kulüplerinin radarında artık. Özellikle Milli Takımın Hollanda ve Norveç maçlarında gösterdiği üstün performansla tüm dikkatleri üzerinde toplan Uğurcan, büyük bir ihtimalle Avrupa’ya uçacak. Millî kaleci için, İngiltere, İspanya ve İtalyan’ın ünlü kulüpleri adeta sıraya girdi. Uğurcan’a futbolun içinden gelen birisi olarak şu öneride bulunuyorum.

Yedek kalmaya değil oynamaya ve kaleyi ele geçirmelisin. Bunun için de ilk 11’de forma giyeceği takımı seçmeli. Bana göre, Trabzonspor’un alacağı bonservis ücreti ve Uğurcan’a verilecek para 1-2 milyon Euro eksik olsun, ama genç kaleci eğer Avrupa’ya gidecekse mutlaka eldivenlerine gitmeli. Uğurcan için en ideal ülke İtalya. Uğurcan, İtalya’da İnter gibi güçlü bir takıma transfer olursa 2 yıl içinde Avrupa’nın bir numaralı kalecisi durumuna geleceğine inanıyorum. İtalyan devi kapıyı 25 milyon Avrodan şimdilik açtı. Şimdiden hayırlı olsun diyelim.

Dünyaca ünlü boksör Muhammet Ali'nin kas geliştirici antrenman yapmak için Amerika'da ağaçları kesilecek bir ormanı kiralayıp, kestirip, kütükleri ata ata ormandan çıkardığını belirten Gazeteci Osman Cudi Yılmaz, Uğurcan Çakır'ın da Bufon gibi 41-42 yaşına kadar sağlıklı ve güçlü kalıp futbol oynayabilmesi için Muhammet Ali’nin yaptığını yapmasını önerdi; “Uğurcan Çakır bir orman belirleyip, kesilen ağaçlardan oluşacak kütükleri atarak ormandan çıkararak kaslarını geliştirirse, çok daha farklı ve güçlü bir kaleci olur” dedi.

NE VİSCA İDİ BU BEE!

Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın transfer listesindeki isimler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Alanyaspor’dan Salih Uçan, Başakşehir’den Edin Visca, Bundesliga 2. Lig ekiplerinden Fortuna Duesseldorf’ta forma giyen Kenan Karaman, Fransa 2.Lig takımlarından La Havre’de top koşturan Umut Meraş, Kasımpaşalı ileri uç oyuncusu Koita ve yabancı bir sağbek. Avcı istiyor ancak bu oyuncuların transferi için Trabzonspor, elindeki yıldız oyuncularından birini mutlaka yüksek bonservis ücreti ile satmalı.

Salih Uçan’a, Trabzonspor dışında ve Avrupa’dan da teklifler var. Visca’ya gelince. Bizim aldığımız bilgilere göre, Başakşehir yüksekten uçarak 7 milyon Euro’dan kapıyı açmış. Avcı’ının gelecek sezonda kadroda görmek istediği oyuncular arasında gelen Visca için biraz geri adım atmış. Visca, Ronaldo veya Messi benzerinde bir futbolcu sanki. Nerede ise bir yıldır sakatlığı nedeniyle takımında oynamayan Visca, Trabzonspor’a gelirse tek başına Trabzonspor’u şampiyon yapacak mı! Bordo-Mavililer tarafından ise 1 milyon Euro teklif ve Abdulkadir Parmak, Serkan Asan ve Yusuf Sarı önerilmiş. Şimdilik bu alışveriş askıya alınmış. Visca’ya karşılık bu üç genç futbolcunun önerilmesini doğru bulmuyorum. Teknik Direktör Abdullah Avcı ve yönetim Visca için bu gençleri Başakşehir’e vermek niyetinde ise ben buna sonuna kadar karşıyım. Ne Visca imiş bu beee!...

TOPU HAVAYA VURDUM UÇAĞIN KANADINI KIRDIM!

Mahallede herkesin amcası o..

Gençliğinde her genç gibi o da futbola merak sardı.

Trabzon birinci amatör küme takımlarından o zamanki adı Köy Hizmetleri veya YSE olan futbol takımında oynamaya başladı.

Kimden bahsediyorum derseniz tabi ki mahallemizin medarı iftarı amca lakaplı İdris Hardaloğlun’dan.

Daha önce dedim ya anılar onda bitmez. Anlattıkça anlatıyor. Bu anıları derseniz hayal dünyası çok geniş derim.

Gerçekten de öyle…

Takım arkadaşlarından biri de Anadolu Ajansı müdürlerinden emekli gazeteci Osman Çavuşoğlu idi. Trabzon’da o yıllarda bek fazla saha bulunmadığı için maçlar Y.Selim Sahası’nda oynanır,

idmanlar Karayolları altında yani şu an ki Ahmet Suat Özyazıcı tesislerinde yapılırdı. Amcanın oynadığı takım da idmanlarını Karayolları’nın altındaki sahada yapardı. Köy Hizmetleri takımı yine burada idman yapıyor. Sahanın üst tarafı Havalimanı, uçaklar inip kalkıyor. Hikâyenin geri kalanını İdris Amca’dan dinleyelim, “ İdmana çıktık. 15 dakika ısınma hareketlerinden sonra top çalışmasına başladık. Yolcu uçağı havalandı. Ben de ayağımdaki topu havaya vurdum. Vurduğum top gitti uçağın kanadını kırdı. Uçağın kanadı sahanın içine düştü. Pilot uçağı havada durdurarak camı açarak beni tanıdı. Amca ne yaptın! Havaya vurduğun top uçağı ne hale getirdi. Yaptığın olmadı. Bu kadar yolcu ile şimdi geri dönmek zorunda kalacağız.”

KAFALARI ÇAKIR OLANLARA YENİLDİK

Şerif Kunt yılların futbolcusu ilerlemiş yaşına rağmen hala daha futbol oynamaya devam ediyor. Bir dönem kurduğu Zaferspor’un her şeyi olan Şerif hocamız Yavuz Selim Sahası’nda yer bulamadığı için idmanları Karayolları’nın altında yapıyordu. Kurtuluş mahallesinden Hüseyin Çolak (Gara) ile Bakkal Arif Zaferspor’da oynuyorlar. Şerif hoca idmanı yine Karayolları altında yaptırmaya karar verince Gara bu kez Şerif hocaya, “Hocam yeter her gün buraya gidip gelmekten cebimizde para kalmadı bir gün de idmanı Y.Selim’de yaptır” der. Ama Şerif hoca bunları dinlemez. Bir gün bir takımla çift kale maçı oynamak için tekrar Karayolları’nın altına idmanı verir.

Zaferspor’lu oyuncular çift kale maçı için idmana gelir. Ama rakip gelmez. Bunun üzerine Şerif Hoca takım arar. Sahanın kenarında 8 ila 10 kişi hem demleniyor hem de sohbet ediyorlar. Bu kişilerin kafaları çakır. Gara yanlarına gider bu kişilere ‘top oynamak ister misiniz?’ der. Onlar da tabii oynarız diyerek onları sahaya çağırır. Şerif Hoca’dan yırtık ayakkabı idman tişörtü ve şort alır. Bu kişiler giyer sahaya çıkar maç başlar. Toplama takım Zaferspor’a sahada göz açtırmaz. Ve 1-0 öne geçer. Santra yapan Zaferspor bir türlü rakip kaleye gidemezken toplama takım ikinci golü bulur. Maçı da 2-0 kazanır. Şerif Kunt, Gara’ya “bunları nereden buldun?”  Gara da, “Kale arkasında demleniyorlardı. Onlara bizimle top oynar mısınız? diye sordum. Onlar da ‘Oynarız’ deyince sahaya davet ettim. Bunun üzerine Şerif hoca Gara’ya ‘Rakip takımdaki 6 ile 8 numaralı oyuncuların nüfus kağıtlarını al da gel. Onlara lisans çıkartayım’ der.